Küçükcan, Yunanistan ve İtalya'daki siyasi gelişmelere ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nde hem ekonomik kriz yaşayan hem de bu krizi hafifletmeye çalışan ülkelerin ekonomik anlamda küçüldüklerini kaydetti.

Küçükcan, "Avrupa bu ekonomik küçülmeden dolayı uluslararası siyasette önemli bir rol oynayamadı. Ne Ortadoğu'daki değişmeler ne de dünyanın pek çok yerindeki çatışmaların çözülmesi konusunda Avrupa kendisinden beklenen performansı gösteremedi. Bu aslında bahsi geçen krizlerin siyasi etkileri olarak okunmalı. Mevcut krizler ve siyasi problemler sadece Avrupa'nın kendi içindeki birliğini zedelemiyor, Avrupa'nın dış dünyadaki imajını, dış dünyadaki etki gücünü gittikçe küçültüyor" dedi.   

Avrupa'nın genişlemesinin uzun yıllardır merakla beklendiğini kaydeden Küçükcan, AB'nin, Türkiye gibi ülkelerin üye olmak için büyük çaba sarfettikleri siyasi ve aynı zamanda ekonomik katalizör rolü oynayan bir birlik olduğunu ifade etti.   

AB'nin uzun süredir bu katalizör rolü oynayamadığını vurgulayan Küçükcan, "Dolayısıyla buna paralel olarak AB'nin siyasi etkisinin, siyasi çekiciliğinin eskisi kadar olmadığının da altını çizmekte yarar var. Yani AB'nin genişlemesi eskisi kadar önemli görülmüyor" diye konuştu.   

Küçükcan şunları söyledi:   

"Söz konusu krizin sadece Yunanistan ve İtalya ile sınırlı kalmayacağı, Portekiz, İspanya ve diğer bazı ülkelere de yayılabileceğini tahmin ediyoruz. Dolayısıyla Merkel'in 'Mevcut krizlerin ortadan kaldırılması en az 10 yıl alabilir' demesi aslında AB'nin kendi gerçeklerini ciddi biçimde gördüğüne işaret. Bu da AB'nin içe çekilmesi, içe dönük bir siyaset izlemesi anlamına geliyor. Uluslararası platformlarda ABD, Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye yükselirken AB'nin yavaş yavaş içine kapandığını, içine çekildiğini görüyoruz. Bu, orta ve uzun vadede Avrupa kimliğinin ne olduğuna ilişkin tartışmaları da beraberinde getirecektir diye düşünüyorum. Bu krizler Avrupa'nın küçülmesi demektir. Avrupa'nın dış dünyadaki etkisinin uluslararası sistemdeki etkisinin azalması ve hafiflemesi demektir."   

-Yunanistan

Talip Küçükcan, Yunanistan'ın ekonomik geleceğinin belirsizlikle dolu olduğunu da kaydederek, Yunanistan'da ekonomik ivme olmadığı sürece siyasi krizlerin çözülmesinin kolay olmadığını belirtti.

İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin bir çok siyasi ve magazinel skandala adının karışmış olmasına rağmen sürdürdüğü 10 yıllık iktidarından ekonomik krize çözüm bulamadığı için vazgeçmek zorunda kaldığını dile getiren Küçükcan, "Bu ekonomik krizlerin yakın zamanda aşılması pek kolay görülmüyor. Yunanistan'ı zor günler bekliyor siyasi açıdan. Tek parti hükümetinin iktidara gelmesi zor. Gelse bile Yunanistan'da sivil toplum ve halk yığınları hükümetlerin politikalarına karşı çok örgütlü bir şekilde direniş gösteriyorlar. Bu direniş Yunanistan'da istikrarlı bir hükümetin kurulmasını da engelleyici unsurlardan bir tanesi. Ya da en azından halk kendi üzerinde baskı kurabilecek ya da kemerleri daha fazla sıkmayı taahhüt edecek siyasilerin peşinde koşmayacak gibi görünüyor" diye konuştu.   

Almanya ve Fransa halkının diğer ülkelerin yüklerini omuzlamaktan bunaldığını ifade eden Küçükcan ancak AB'nin ana kurucu ülkeleri olan Fransa ve Almanya'nın bu sorumlulukla hareket etmeye çalıştığını kaydetti.

"Almanya ve Fransa'nın Yunanistan gibi ülkelere desteğinin çekildiği andan itibaren AB diye bir fikir ortadan kalkabilir" diyen Küçükcan, şu anda yapılmaya çalışılanın zararı mümkün olduğunca sınırlamak olduğunu söyledi.

Bu krizin çok uzun süre devam etmesi halinde Almanya ve Fransa'da da sıkıntı olacağını dile getiren Küçükcan, "Bütün Avrupa ülkelerinde aslında sosyal devlette bir çöküş var. Sosyal devlet zayıflıyor. İşsizliğin artması bu ülkelerde kaçınılmaz. Almanya ve Fransa'nın Yunanistan'daki krize destek veriyor olması iç politika açısından ciddi sıkıntılar doğuracaktır. Halk, bu sıkıntılarını belki de çok daha açık bir şekilde dile getirmeye başlayacaklardır. Bu da hem Almanya'nın hem de Fransa'nın siyasi istikrarı açısından tehlikelidir. Bunu göze alacaklarını zannetmiyorum uzun vadede" dedi. 

AA