Kiralamak için ev satın alanların (buy-to-let) sayısında yaşanan artışın önüne geçmek için hükümet tarafından alınan önlemler, ev sahiplerini kira piyasasından çıkmaya itiyor.
Bu durumun, özel sektördeki kiralık evlere bağlı olan 4,5 milyon aile için endişe verici olabileceği belirtiliyor. İngiltere’deki ev sahiplerini temsil eden Residential Landlords Association (RLA) tarafından yapılan ve 2,500 ev sahibini içeren araştırma, bunların dörtte birinin gelecek yıl içerisinde evlerini satmayı düşündüğünü ortaya çıkardı. Hükümet, buy-to-let piyasasından elde edilen kazançları kontrol altına alarak konut piyasasını canlandırmayı ve ilk kez ev almak isteyen kişilere daha fazla fırsat yaratmayı hedefliyor.
The Guardian gazetesi tarafından ayrı olarak yayınlan bir habere göre, ev sahibi olan genç ailelerin sayısı son yirmi yılda yarı yarıya azalmış durumda.
Son on yılda ev fiyatlarının hızla artmasının yanında maaş artışlarının durgun ilerlemesinin, ülke genelinde ev sahibi olmayı daha da zorlaştırdığı belirtiliyor. Bu da ev sahibi olamayan aileleri aileleri özel sektörde ev kiralamaya bağlı hale getiriyor. Ev sahiplerinin evlerini satması ise özel sektördeki kiralık ev sayısını azaltarak, kira fiyatlarının yükselmesine neden olabilir. Özel sektörde gündeme gelen bir diğer konu ise kiracılara daha fazla koruma sağlanması.
Mevcut sistemde, ev sahipleri, 6 veya 12 aylık kira sözleşmelerinin sonunda hiçbir gerekçe göstermeden kiracıları 8 haftada evden çıkarabiliyor.
Hükümet tarafından bunu önlemeye yönelik yapılan planlar doğrultusunda, ev sahipleri iyi bir gerekçeleri olmadan kiracılarını kısa sürede evden çıkaramayacak.
Bunun yanında, vergi sisteminde yapılan değişiklikler de ev sahiplerini kira piyasasından çıkmaya iten sebeplerden biri olarak görülüyor. Değişiklikler, kiralamak için satın alınan evler için daha fazla damga vergisi (stamp duty) ödenmesini ve vergi yardımlarının kaldırılmasını da içeriyor.
Visionary Finance firmasından Hiten Ganatra, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Özel sektördeki ev sahipleri için caydırıcı önlemler almak, piyasada ciddi bir konut yetersizliğine yol açabilir. Bu da yeni bir konut krizi yaşanması halinde istenmeyen sonuçlar doğurur.”