Ödeme sistemlerinin deneyimli ismi ve ABD merkezli myGini Inc şirketinin Kurucusu ve Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Sezgin, "FinTech'ler mevcut pazarı almak için değil, başka pazarları açmak için geliyorlar."

Garanti Ödeme Sistemleri'ni kurup uzun süre yöneten ve "Bonus Kart"ı marka haline getiren Mehmet Sezgin, BBVA Global Ödeme Sistemleri'ndeki görevi sonrası ABD San Francisco'da kendi girişimi myGini'yi kurdu.

Sezgin, video konferans yöntemiyle AA muhabirinin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ödeme alışkanlıklarına etkisi, kartlı ödeme sistemlerinin yurt içi ve dışındaki gelişimi ve geleceğine ilişkin sorularını yanıtladı.

Türkiye'de 1980'li yıllardan başlayarak 2001 krizine kadar yüksek enflasyon nedeniyle bireysel kredi ürünlerinin ve tasarruf enstrümanlarının pek öne çıkmadığını ifade eden Sezgin, o dönemde öne çıkan ürünün kredi kartları olduğunu söyledi.

Sezgin, 2000'li yıllarda hem özel hem de kamu bankalarının yoğun rekabetle bu ürünleri geliştirme yoluna girdiğini anlattı. Türkiye'nin genç nüfusu ve yeni ürün kullanmaya çok hazır olmalarının önemli avantaj oluşturduğunu vurgulayan Sezgin, bankacılık alanında da çok eğitimli insanların istihdam edilmesinin Türk bankacılık sistemini ileri götürdüğünü kaydetti. 

Türkiye'nin 1990'dan itibaren kredi kartı alanında önemli yol katettiğini, 2000'li yıllarda da chip&pin teknolojisine başarıyla geçiş yapıldığını hatırlatan Sezgin, şöyle devam etti:

"Bankalararası Kart Merkezi (BKM) ile bankalar, ortak bir amaç için bir araya gelip önemli projeler yaptı. Kartların üzerine bir sürü özellik koyduk. İş yerlerine gidip çok ve başarılı kampanyalar yaptık. Türkiye, bugün diğer tüm ülkelerle karşılaştırıldığında, bankaların ödeme sistemlerinde oldukça büyük pay aldığı, oldukça gelişmiş ürünler çıkardığı bir ekosistem haline geldi. Diğer taraftan da BDDK, regülasyonlar çıkarıyor. Aslında her regülasyon iyi niyetli çıkar. Ancak o regülasyonlar artarak geldikçe istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Karlılığı çok aşağı çekiyorsa kurallar, bu sefer inovasyon yapmakta bankalar eskisi kadar istekli olmuyor, yatırımlarını eskisi kadar hızlı yapmıyorlar. Son 7-8 yıldır kartlı ödeme sistemlerinde eski hızda inovasyonlar ve farklı ürünler göremiyoruz. Bunun nedeni bana göre bankaları zorlayan regülasyonlar... Merkez Bankası, BDDK ve bankalar bir araya gelip 'ödeme sistemlerinde yenilikleri nasıl getiririz' diye çalışmalı. Yeni düzenlemelerle birlikte kartlı ödeme sistemleri Merkez Bankası'na geçti. Merkez Bankası'nın, yeni bir sayfa açıp bankalarla birlikte 'bireysel bankacılık ve ödeme sistemlerinde yeniden eski hızımıza, yeniliklere nasıl dönebiliriz, böyle bir ortamı nasıl oluşturabiliriz' konularını konuşması lazım.

Türkiye, ödeme sistemlerinde çok güzel yerlere geldi ama buralarda kalınırsa geriden gelenler sizlere yetişir. Dolayısıyla halkımıza yeni ürünler vermeye devam etmemiz lazım."

"Türkiye, kartlı ödemelerde Avrupa'da ilk ikide"

Mehmet Sezgin, kartlı ödeme sistemlerinde kart sayısı, işlem adedi ve harcama büyüklükleri olmak üzere 3 parametreye bakıldığını bildirdi. Türkiye'nin yaptığı yeniliklerle kart sayısı anlamında Avrupa'da her zaman ilk iki içinde olduğunu belirten Sezgin, Türkiye'de 170 milyonun üzerinde banka kartı, 72 milyon kredi kartı ve 2,5-3 milyon POS terminali olduğunu aktardı.

Yapılan kampanya, indirim, bonus gibi özellikler sayesinde insanların 30-40 TL'lik harcamalarında da kart kullandığını ifade eden Sezgin, işlem adedi sayılarında da çok iyi noktalara gelindiğini söyledi.

Sezgin, harcama büyüklüklerinin ülkelerin genel ekonomik durumuyla direkt ilgili olduğuna işaret ederek, "Türkiye'nin 700-800 milyar dolarlık ekonomik büyüklüğü var. Buradan kartlı ödeme sisteminin aldığı pay yüzde 45 civarında. Bu oldukça büyük bir orandır. Örneğin, Almanya'da kartlı ödeme sistemi hem bu kadar gelişmemiştir hem de bu büyüklüklerde değildir." ifadelerini kullandı.

"Gelecek kartsız ödemelerde"

myGini Inc Kurucusu ve Üst Yöneticisi Sezgin, kartlı ödeme sistemlerinde halihazırda değişim içinde olan ödeme alışkanlıklarının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte hızlanarak devam ettiğini söyledi.

Türkiye'nin Apple Watch'tan çok önce, 2006 yılında temassız ödemeye geçtiğini hatırlatan Sezgin, "Temassız ödemede çok hızlı gidemedik. Ancak son 3-4 yılda Türkiye'de POS'ların da temassız özelliği olan POS'larla değişmesiyle temassız kartlarda da artış yaşandı. Artık kartlı ödeme sisteminde yapmamız gereken bir sonraki evre, kartsız bir dünyaya geçmek. Boşu boşuna plastik üretmeye ve çevreyi kirletmeye gerek yok. Milyarlarca plastik kart kullanmak yerine herkesin yanında cep telefonu var. Bankalar mobil uygulamalarının içine telefonla temassız ödeme özelliğini de koyacak. Böylece plastik karta gerek duymadan sanal kartla ödemelerinizi yapacaksınız. Gitmemiz gereken nokta burası. Bankaların bu alanlara yatırım yapması lazım. Umarım, Merkez Bankası, BKM ve bankalar bir araya gelerek Türkiye'nin bu evresini planlarlar." diye konuştu.

"Banka sistemleri FinTech'lere açılmalı"

Mehmet Sezgin, Türkiye'nin kartlı ödemelerde önde olduğu ve geliştirmesi gereken alanlara ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de kartlı ödeme penetrasyonunun iyi noktada olduğunu belirten Sezgin, ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya'da kartlı ödeme büyüklüğünün GSMH'nin yüzde 45-50'si kadar olduğunu, Türkiye'nin de bu ülkeler arasında yer aldığını söyledi.

Böyle bakılınca Türkiye'nin, kartlı ödemede iyi durumda olduğunun altını çizen Sezgin, ancak cep telefonu ile temassız ödemede bu ülkelerden geri kalındığını ifade etti.

Sezgin, Apple'ın Goldman Sach'la birlikte akıllı telefonlar için geliştirdiği temassız ödeme uygulamalarının, Türkiye'de de yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

Dünya genelinde bankacılık sektörünün büyümesiyle regülasyonların da arttığına dikkati çeken Sezgin, şunları kaydetti:

"Regülasyonlar arttıkça bankalar iş yapmaktan korkar hale gelir. Bankalar inovasyonlarını yavaşlatır. Bankalarda, pazarlama ve yaratıcılık yerine risk bölümleri, uyum, raporlama, kontrol ve teftiş bölümleri daha çok öne çıkıyor. Ama halkın istekleri ile teknolojinin getirdikleri yavaşlamıyor. O zaman FinTech'ler ortaya çıkıyor. FinTech'lerin halka hizmet vermesi için ya bankaya dönüşmesi gerekiyor ya da mevcut bankadaki bilgilerin FinTech'lerle paylaşılması gerekiyor. FinTech'lerin böyle çalışması için bankalarla bağlantı yapması lazım. Birkaç girişimcinin bir araya geldiği 5 ila 100 kişinin çalıştığı startup'lar, bankalara gidecekler 'sisteminizi bana açın' diyecek. Bankalar da 'regülasyonlar buna uygun değil, açamam' diyecek. Yeni regülasyonların FinTech'lerin bankalarla olan ilişkilerini standartlaştırması ve uygulanabilirliğini zorlaması gerekir. AB, PSD2 adı verilen Ödeme Sistemleri Direktifi-2 ile bankaların sistemlerini diğer kurumlara, FinTech'lere açma zorunluluğunu getirdi. Buna Uygulama Programlama Arayüzü (API-Application Programming Interface) adı veriliyor. Bunlar küçük uygulamalar... Şimdi bunların ortaya çıkması gündemde. Avrupa'da bazı ülkeler ve bankalar bunu daha ciddiye almış durumda. Ülkemizde de TCMB ve BDDK tarafından ödeme sistemlerine ilişkin kurallar çıktı. Bu API'ların zorunlu hale getirilmesi ve FinTech'lere açılma kısmı yıl sonunu bulabilir. Örneğin, senin 3 bankada hesabın var, 2 bankada kartın var, 1 yerde emeklilik hesabın var. Bunların hepsini bir arada görebilmen lazım. Bunun için API'lar ilgili kurumlardan bunları alarak tek elde sana sunacak. Böylece 360 derece kişisel finansal resmini sana sunabilirim. Bunun için FinTech'lerle bankalar arasındaki teknik iletişimin regülatörler tarafından zorunlu ve kolay yapılabilir hale getirilmesi gerekiyor."

"İnovasyon yeni pazarlar ortaya çıkarır"

myGini Inc Kurucusu ve Üst Yöneticisi Sezgin, bankların FinTech'leri rakip ya da iş ortağı olarak görmelerine ilişkin, "Öncelikle, su yolunu bulur. Çok uzun yıllar bankacı şapkasını giyen biri olarak ilk etapta bankalarda 'FinTech'ler gelip müşterilerimizi, pazar payımızı ve karlılığımızı alacaklar' anlayışı vardı. Aslında FinTech'ler mevcut pazarı almak için değil, başka pazarları açmak için geliyorlar. En önemli fark bu..." ifadelerini kullandı.

İnavasyonun yeni pazarlar ortaya çıkarmak anlamına geldiğini vurgulayan Sezgin, mevcut pazar içinde bir düzenleme yapılıyorsa bunun inovasyon değil, hizmet iyileştirmesi olduğunu aktardı.

Sezgin, hizmet iyileştirmesini bankaların yapabildiğini ve bu nedenle orada FinTech'lere gerek kalmayacağını söyledi. İnovasyonların yavaşlaması sebebiyle Fintech'lerin geldiğini ve bu şirketlerin müşterilere vereceği farklı hizmetler olduğunu anlatan Sezgin, şöyle devam etti:

"Öncelikle bankacılar birinci olarak bu konuyu anlamalı. Bunun önünde durmak kaçınılmaz. İkinci önemli konu güvenlik. Finansal konularda olduğu gibi burada da kurallar olmalı. Güvenlik açıkları dediğimiz konular, çok rahatlıkla kurallarla üstesinden gelinebilecek konulardır. Cep telefonu içindeki sanal kartla yaptığımız ödemeyi her seferinde farklı bir numara ile yapabiliyorsam, senin elinde her seferinde aynı olarak kullandığın plastik karttan daha güvenli demektir. Kötü niyetli bir sistem hırsızı, benim cep telefonumdaki ödemeyi bir defa yakalarsa bile bir sonraki ödemede aynı kart numarası kullanılmayacak. Çünkü o numara tek defaya mahsus üretiliyor."

"ABD'de 60 milyon kart müşterisine ulaştık"

Mehmet Sezgin, Türkiye'de bankacılık sisteminin çok ileri seviyede olduğunu belirterek, ABD'de bir bankadan diğer bir bankaya düzgün para gönderiminin yapılamadığını söyledi.

ABD'de en kolay ve hızlı para transferinin çek yazmak olduğunu ifade eden Sezgin, ABD'de bankaların mobil uygulamalarının son derece sıkıcı ve düz olduğunu aktardı.

Sezgin, şunları kaydetti:

"Türkiye'de kredi kartlarında alışık olduğumuz taksit, kampanya, puan gibi uygulamaların hiçbiri ABD'de yok. myGini'yi Türkiye'deki bu ileri uygulamaları ABD'de hayata geçirmek için kurduk. Bu kurduğumuz dünyayı bankalara götürelim, bankalar da onları müşterilerine sunsunlar diye ABD'deyiz. Buradaki fikir kolay gözükse de ABD'ye bunu uyarlamak vakit aldı. Bankalarla tek tek ilişki kurmak yerine Visa ve Mastercard ile bağlantı yaptık. myGini ile bankalara, perakende şirketlerine ve tüketicilere bir kazan-kazan sistemi kuruyoruz. Bankalar, kendi strateji ve eksikliklerine göre bizden istedikleri, ihtiyaç duydukları hizmetleri alabiliyor. Yarattığımız yazılım altyapısı, kredi kartlarının kampanya ve puan kullanımları bizim için doğal ama ABD'de faal olmayan özellikleri kazanmasını sağlıyor. myGini, hem kredi kartlarının müşteri açısından daha akıllı olmasını mümkün kılıyor hem bankaların çağrı merkezlerine gelen işlemleri yapabiliyor. ABD'de kampanya mantığında indirim de verilebiliyor. Perakende alanında da kampanya çeşitlendirmesi, puan sistemi, müşterilere özel indirim yapabiliyoruz. Böylece kart sahibi, kendilerine uygun önerileri görüp kampanyalardan yararlanabiliyor. Örneğin, ABD'deki uygulamamızı Türkiye'ye getirsek farklı kredi kartlarını bizim uygulamamıza yükleriz, en avantajlı kampanyayı hangi kart sunuyorsa ödeme o bankaya ait kartla yapılır."

Sezgin, ABD'de bankalara danışmanlık hizmetleri sunduklarını da bildirdi. 

myGini'nin bankalar üzerinden hizmet verecek şekilde ilk etapta tasarlandığını, ilerleyen yıllarda akıllı telefonlarda kullanılmak üzere myGini uygulamasının yapılacağını belirten Sezgin, şu anda ABD'de 60 milyon kart sahibine ulaşır durumda olduklarını söyledi.