MUSTAFA KÖKER

LONDRA

Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkan Yardımcısı ve Gima UK Limited Directörü Vehbi Keleş, Brexit’in Türk gıda sektörü için fırsata dönüşebileceğine dikkat çekti.

Avrupa Birliği’nin farklı nedenlerden dolayı Türk gıda ürünlerine yönelik uyguladığı kotalar ve yasaklar nedeniyle özellikle İngiltere’ye yapılan ihracatta gıda sektörünün çok düşük seviyede kaldığını hatırlatan Vehbi Keleş, ihracaata dayalı ve İngiliz toplumunun damak zevkine hitabeden ürünlerle bu pazarın daha da büyütülebileceğini kaydetti.

Türkiye’den Avrupa Birliği ülkelerine ve İngiltere’ye et ve süt gibi ürün ihracatının yasak olduğunu, kimi gıda ürünlerinin ise korumacılık nedeniyle kota engeliyle karşılaştığını belirten Keleş, “Türkiye’nin İngiltere’ye yıllık ihracatı 11 milyar dolar seviyesinde olmasına rağmen bu rakamın içinde gıdanın payı sadece 200 milyon dolar seviyesinde. Bu çok düşük bir rakam. Türkiye, tarım ve gıda ürünlerinde İngiltere’de daha iyi bir seviyede olması gerekir. Bunun için alt yapısı ve potansiyeli uygun. Brexit sonrası hijyen gibi standartlar belki daha da yüksek tutulacak ama kotalar, et ve sut urunlerindeki yasaklar kaldırılırsa Türkiye için yeni dönem fırsata dönüştürülebilir” dedi.

ÜRETİM ALIŞKANLIKLARIMIZI YENİDEN DÜZENLEMELİYİZ

Türkiye’nin kendi iç piyasasına göre ürettiği ürünlerle Avrupa ülkelerine ihracat yaptığına işaret eden Keleş, ihracaata dayalı Avrupalıların damak zevkine göre üretim yapılması halinde de gıda ürünleri ihracatının daha üst seviyelere çekilebileceğininin altını çizdi.

İngiltere’nin farklı etnik toplumların yaşadığı çok renkli bir mozayik ülke olduğunu vurgulayan Keleş, “Türkiye’nin ürünleriyle bu ülkede daha fazla söz sahibi olması için mevcut üretim planlamalırını yeniden gözden geçirmesi lazım. Bizim damak zevkimize hoş gelen bir gıda ürünü diğer toplumlara gelmeyebilir. Nitekim biz Türkiye’den de alabileceğimiz birçok gıda maddesini, Dogu Avrupa ve Balkan ülkelerinde ürettiriyoruz. Çünkü bu ülkeler konuyu çözmüş ve kime ne satabileceğini bilerek üretim yapıyor. Biz mevcut üretim alışkanlıklarımızı yeniden formatlamalıyız” şeklinde konuştu.

Türkiye’ye özgü birçok ürününün de ilgisiz ülkelerde üretildiğine dikkat çeken Keleş, “Biz ülkemizi ve ürünlerini tanıtmak için ‘Bodrum’u marka yaptık. Bu markanın altında 800 çeşit ürün var. Bu ürünlerin bir çoğu Türkiye’de veya Avrupa’da Türk girişimciler tarafından kurulacak fabrikalarda üretilebilir” diyerek yeni yatırım alanlarına işaret etti.

ÜNİVERSİTELER ÜRETİM VE PAZARLAMADA AKTİF OLMALI

Türkiye’nin insan gücü ve gerekli alt yapıya sahip olmasına rağmen, ihracatta, dış ticarette hakettiği yerde olmadığını bildiren Vehbi Keleş “Üniversiteler farklı bölgelerde teorik olarak eğitim veriyorlar ama bu sadece teoride kalmamalı. Akademisyenler alanda olmalı. Üretimin orta yerinde, pazarlama, planlama hemen her alanda aktif rol üstlenmeli. Tez hazırlamanın ötesine, hayata aktarılmalı bilim insanlmarının buluşları. Bizim gibi firmalar kendi beceri ve çabalarıyla bir yere kadar götürebiliyoruz. Devlet dış ticareti daha profesyonel hale getirmeli. Büyükelçiliklerde atanan bürokratların yanısıra, sektörün içinde uzmanlar istihdam edilmeli. Hangi ülkede neye ihtiyaç var, nasıl isteniyor. Üretim standardı, damak zevki gibi hemen her konuda bu uzmanlar özel sektörü yönlendirmeli” sözleriyle düşüncelerini ortaya koydu.