Ehl-i Şek!...

10.yüzyıl alimlerinden ve aynı zamanda bugünkü  “ehli sünnet” anlayışının en önemli kuramcılarından olan El Bağdadi;  “varlıkların, olayların ve insanların gerçek olup olmadıklarının bilinemeyeceğini” söyleyenleri, “ehl-i şek” diye nitelendirir…

Günlük hayatta “şeksiz-şüphesiz” diyerek, şüphe ile birlikte kullandığımız bu kelime, şüphe kelimesinden biraz farklıdır…

Şüphe duygusu, tercih yapmayı zorlaştırır ama tercihte bulunmayı engellemez…

Ancak “şek” kelimesi, endişe ve bilinmezlik sebepleriyle hiçbir tercihte bulunmama ya da bulunamama halini ifade eder…

Yani, tümüyle sizi kilitleyen bir durum vardır ortada!

14 Mayıs 2023’te iki seçim yapılacak…

Bu seçimlerde, iktidardaki partiye oy vermeyeceğini söyleyen ciddi sayıda yeni seçmen var…

Bir kısmı şu ana kadar iktidar partisine oy vermiş; bir kısmı da ilk defa oy kullanacak  olan insanlar bunlar!...

İktidarın sorun çözme yeteneğinin azaldığını düşünüyorlar… Bu gerekçe ile daha iyisini yapabilecek alternatif aday bulma telaşı içindeler…

Muhalefet partileri onları gördükçe ellerini ovuşturuyor!

İçlerinden, “çantada keklik” diye haykırıyorlar…

İktidara oy vermeyeceğini söylediklerine göre, önlerine konan her muhalif aday işlerini görür diye düşünüyorlar!...

Fakat çok yanılıyorlar…

Çünkü bu yeni seçmen kitlesi mevcut iktidardan daha iyisi var mı diye bakıyor etrafa…

Sadece “muhalif aday var mı” diye bakmıyor!

Seçmen kitlesinin beklentilerini dikkate almadan belirlenen muhalefet adayları sükutu hayale uğrayabilir!...

Muhatabınızın duygu ve düşüncelerini nazarı dikkate almadığınızda; üzerinizde oluşacak şüpheler, rakiplerinize duyulan şüphelerden daha fazlasına dönüşebilir!...

Aday belirlemedeki dayatmacı tavır, şüphe sahibi insanları bir zaman sonra “şek” sahibi pozisyonuna da getirebilir!...

Seçmen kitlesi üzerindeki şüpheleri giderme veya şüpheleri azaltma noktasında hangi taraf konuyu üstüne vazife edinir ve bu yönde daha fazla çabalarsa  sonunda o taraf karlı çıkar!...

İnsanoğlunun hayattaki en önemli mücadelesi şüpheleri yok etme üzerinedir…

  • Varlığı, gerçekliği, iyilik ve  doğruluğu kolayca bulabilmek için edindiği şüpheleri…

Yani “şüphelenmek” doğruyu bulma noktasında kullandığımız en önemli silahımızdır…

Kuşkularımız, endişelerimiz ve akabinde yol açtığı korkularımız, rüzgar önündeki yaprak misali savurdukça savurur bizi…

Bugün bilimin ve felsefenin ön şartı haline gelen “şüphecilik” insana her şeyi yaptırabilir…

Descartes’in dediği, gibi her şeyi “yeniden” düşündürebilir…

Düşündükçe yeni gerçeklikler buldurabilir!...

Bu konuda, Gazali’nin de ilginç bir tespiti var:

  • Şüphelenmek, zihinsel bir tecrübe sürecidir… Şüpheli kişi aradığı güvenirliği, bu sürecin sonunda  aklın otoritesine bağlanarak bulabilir…”

Millet İttifakı açısından durum şudur:

  • Tespit edilen aday, sözünü ettiğim bu yeni seçmen kitlesinin iktidar üzerindeki şüphelerini azaltmış; muhalefet üzerindeki şüphelerini ise artırmış olabilir!...

Şüphelerin çoğalmasına yol açan bir başka faktör de, matematik hesaplarla seçim kazanmaya odaklanıp; elmalarla armutları bir sepette toplamaktır!...

  • Görüşleri, düşünceleri, hedefleri ve karakterleri birbiriyle örtüşmeyen tarafların iktidarı düşürmek adına  bir araya gelmesi;
  • İktidar tarafının da benzer tavır sergileyerek; merkezi politikalardan uzak, uçuk-kaçık hedefler belirlemiş  radikal gruplarla ittifak yapmaya çalışması; siyaset meydanının tam ortasında “şekli-şüpheli” bir durum yaratmıştır!...

Seçmen (özellikle yukarda bahsini ettiğim yeni seçmen),  bu şekten ve şüpheden kendini nasıl kurtaracaktır?

Aradığı güvenli limana onu hangi gemi götürecektir?

Günümüzde ticari şirketlerin “işe yarar” bulduğu ve  karar anında kullandığı “swot analizi” denilen bir yöntem var…

Durumun güçlü ve zayıf yönleri bir teraziye konup tartılıyor… Karar ona göre veriliyor…

Kafası karışık seçmen kitlesi, buna benzeyen bir “şüphe terazisi” kullanacak gibime geliyor!

  • Şayet “şüphe” modunda ise en az şüphe arz eden tarafa gidecek…
  • Eğer bu seçmen, Bağdadi’nin bahsettiği “ehl-i şek” modunda bırakılmış ise, çok  istemesine rağmen maalesef hiçbir tercih yapamayacak!

Ben anketlerden çok, felsefecilerin kurduğu mantık önermelerini daha isabetli buluyorum…

Ehl-i şek” moduna sokulan seçmen,  bu durumu, asla  yapanın yanına kâr bırakmaz!