Başarısız siyasi sistemlerin, tıkanan ve çalışamayan düzenlerin, çözüm üretemeyen metot veya yöntemlerin veya gerçekçi olmayan hedeflerin süratle terkedildiği bir dünyadayız. Adeta Darwin’in Doğal Seleksiyon Mekanizması gibi bir süreç, uluslararası ilişkilerde başarısız olan her şeyi geri plana itmekte, yenilerini öne çıkarmakta ve değişimi hızlandırmaktadır. Ancak buna tek istisna, herhalde Kıbrıs sorunudur. Nasıl olur da, BM ve uluslararası toplum yarım yüzyıldır sonuç vermeyen federasyona yönelik bu müzakereleri devam ettirmiş alternatifleri bir türlü masaya getirmemiştir. Neden statükonun devamı kutsallaştırılmıştır ? BM, ulaşılamayan bu hedefi değiştireceğine adeta müzakereleri sonsuza kadar sürdürmeyi hedefledi. Aslında Montana’da son Kıbrıs görüşmelerinin çökmesi ile ilk defa federasyon hedefi çok ciddi şekilde sorgulanmaktadır.

KUTSANAN FEDERASYON HEDEFİ

Dünyanın 50 yılda tanınamaz hale geldiği, her şeyin değiştiği, İmparatorlukların bile çöktüğü ve Dünyadaki federasyonların arka arkaya çöküp dağıldığı bir dönemde, dünyada tek değişmeyen şey, BM’nin Kıbrıs’ta müzakerelerde ille de “federasyon”u hedeflemesidir. Ama taraflar bir türlü bu konuda bir anlaşmaya varamadı. Bakalım Kıbrıs’ta federasyon hedefi değişmezken, dünyada neler değişmiş. Bunu çok kısa bir tarihi yolculukta açıkça görmek mümkündür:

Kıbrıs sorunu başladığı zaman, dünya Küba’da nükleer savaşın eşiğinden döneli sadece iki yıl kadar olmuştu. ABD’de Lyndon Johnson Başkandı, Rusya’da Nikita Khruschev liderdi, Türkiye’de İsmet İnönü Başbakandı ve BM Genel Sekreteri U-Thant’tı. Cemal Abdul Nasser Mısır’da liderdi, Nehru ise Hindistan’da Başbakandı, Joseph Boz Tito Yugoslavya Devlet Başkanı idi. Doğu-Batı yarışı zirvedeydi, bağlantısızlar kükremekteydi, komünizmle kapitalizm kıyasıya mücadele ediyordu, nükleer rekabet ürkütücü idi. Hatırlayan kaldı mı?

Peki o günlerden bu güne neler değişti? Tüm dünya tanınamayacak kadar değişti, BM’nin kendisi bile tanınamaz hale geldi ancak BM ve Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin Kıbrıs politikaları temelde pek değişmedi. “Kıbrıs’ta iki taraf federasyon modeli çerçevesinde çözüm bulmalıdır” denmeye devam etti.

Devletler hiç terkedilemez dedikleri ve milyonlarca insanı feda ettikleri ideolojilerini, ulusal çıkarlarını, müttefiklerini, dünya görüşlerini, liderlerini adeta her şeylerini ve çalışmayan sistemlerini terk etmiş, yeni arayışlara girmiş ve yeni hedefler belirlemişlerdir. Ancak iş Kıbrıs’a gelince, işler değişmekte ve başı ve sonunu kimsenin hatırlamadığı sonuçsuz müzakere süreçleri devam edegelmektedir.

DÜNYADA NELER DEĞİŞTİ?

Bir zamanlar, dünyayı idare etmek için mücadele eden komünist ideoloji işlemedi ve başarısız oldu. O da, halkları ve toplumları bir araya getirecek ve ortak yaşamı sağlayacak sistem olarak lanse edilmişti. Ancak bir süre sonra sistem başarısız oldu, tıkandı, çökmeye başladı ve bedeli ağır oldu. Tüm dünya “empoze edilen bu ütopyaların” esiri oldu ve milyonlarca insan bu uğurda yok olup gitti.

Soğuk savaş sona erdi

Demir Perde çöktü, dev Sovyet İmparatorluğu çöktü ve dağıldı, Varşova Paktı dağıldı, Leninizm çöktü, Rusya vahşi kapitalizmle tanıştı, Yugoslavya parçalandı, Almanya birleşti, Doğu Avrupa NATO’ya ve Avrupa’ya katıldı, Kıbrıs Türklerine en büyük eleştirileri yönelten ve bir zamanların kükreyen Bağlantısızlarını artık hatırlayan bile kalmadı.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı Çözüm olamaz denmekteydi.

Yugoslavya Dağıldı

Bir zamanlar Kıbrıs’ta taraflara örnek olarak gösterilen Yugoslavya parçalandı. Yıllarca federasyonun ne kadar üstün bir sistem olduğu, Yugoslavya federal sisteminde geçmişte düşman olan toplumların bir arada ne güzel yaşadığı Kıbrıslılara anlatıldı durdu. Adeta “önünüzde bu kadar güzel örnek varken neden bir şeyler öğrenmiyorsunuz” dendi.

Ancak Yugoslavya, Soğuk Savaş sonrası tam bir trajedi yaşayarak parçalandı ve ortadan kalktı. Sırbistan’ın askeri güçle federasyonu elde tutma çabası da başarısız oldu ve dağılma gerçekleşti.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı Çözüm olamaz denmekteydi.

Avrupa Birliği, Yugoslavya’da önce ortaya çıkacak yeni devletleri tanımayacağını açıkladı ve dağılmayı önlemeye çalıştı. Ancak sonra çatışmalar yoğunlaşınca, kaçınılmaz gerçeği kabul etmek ve ayrılan Cumhuriyetleri tanımak zorunda kaldı. Hatta Almanya, Hırvatistan’a büyük askeri yardım yaparak parçalanmayı hızlandırdı.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve bu döngü devam etti gitti. Federasyon dışı Çözüm olamaz denmekteydi.

Çekoslovakya bölündü

Kıbrıs’ta Çekoslovakya örneği de çok verildi. Çek ve Slovakların, nasıl bir federasyonda ortak olarak yaşadıkları ve başarıları sürekli anlatıldı. Hatta Kıbrıs’ta Çekoslovak Büyükelçisi yıllarca iki taraftan siyasetçileri/siyasi partileri, bir araya getiren toplantılara öncülük etti. Amaç çatışan bu iki Kıbrıslı tarafın, en sonunda Çekoslovakya gibi olmasıydı. Ama neler ters gittiyse gitti, Çekoslovakya Kıbrıs’ı kendine benzetmeye çalışırken; o Kıbrıs’a benzedi ve ülke bölündü. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya “kadife ayrılık”la yollarını ayırdı. Bu toplantıların hala devam ettiği biliniyor. Slovakya Büyükelçileri bunu yürütüyor. Ancak Slovak büyükelçiler artık Kıbrıs’a “kadife ayrılık” modelini mi yoksa eski Çekoslovakya’da ne güzel yaşadıklarını mı anlatıyor pek öğrenilemedi. Bazılarına göre, bu Slovak diplomasisinin dünya sahnesinde oynadığı bir rol olarak Bratislava’da değer buluyor…. Ancak yıllarca süren bu toplantılarda, henüz tek bir başarı bile ortaya konmadı.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı çözüm olamaz denmekteydi.

Rusya Güney Osetya ve Abhazyayı tanıdı

Ancak en enteresanını, dünyanın iki büyük gücü yaptı. ABD ve Rusya, Kıbrıs’ta sadece Kıbrıs Cumhuriyetini yani Rum tarafını tanıyoruz demekteydiler. Ama onlarda da bir şeyler ters gitmeye başladı. Rusya Gürcistan’ı işgal etti ve Güney Osetya ve Abhazya sorunlarında iki devletli çözüm ortaya koydu ve bu ülkeleri resmen tanıdı. Gerekçe Gürcistan’ın onlara saldırmasıydı. Yani Gürcistan toprağı olan bu bölgeler şimdi Moskova tarafından resmen ayrı devletler olarak tanındı. Ancak Rusya, Kıbrıs’a gelince yan çizmeye devam etti. “O başka, bu başka” dendi.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı Çözüm olamaz denmekteydi.

Kosova Tanındı

ABD ve Batılı birçok ülke, Yugoslavya parçalanınca askeri müdahale gerçekleştirdi. Bosna Hersek’te Boşnak-Sırp-Hırvat federasyonu kuruldu. Ancak iş bununla bitmedi. Sırbistan, Kosova’da baskı uygulayınca NATO Sırbistan’ın bir parçası olan Kosova’ya müdahale ederek işgal etti ve daha sonra bu bölgeyi de bağımsız bir ülke olarak tanıdı. Yani Sırbistan’ın toprak bütünlüğü mü yoksa yeni bağımsız ülke mi sorusuna, yeni bağımsız bir ülke dedi.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı çözüm olamaz denmekteydi.

Bu arada, Soğuk Savaş sistemi de kökten değişikliğe uğruyor ve adeta parça parça dökülüyordu. ABD’de Oğul Bush’un dünya hegemonu olmak için preemptive strike doctrini-önleyici vuruş doktrini ile başlayan müdahaleleri ve işgalleri dünyayı kökten sarstı. Irak ve Afganistan işgal edildi sonra Suriye trajedisi geldi. Dünya, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana görmediği bir insan kaybı, yıkımı ve göç dalgalarıyla şok üstüne şok yaşadı.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı, devam etti ve bu döngü devam etti. Federasyon dışı çözüm olamaz denmekteydi.

Çin Yükselmeye devam etti

Irak ve Afganistan işgalleri sırasında yapılan devasa harcamalar, ABD ekonomisini darbeledi ve 2008 global finansal krizi ile ABD’nin de global hegemonyasının sarsılmaya başladığı görüldü. Çin, bu krizde ortaya çıkarak ABD’ye meydan okuyan güç olarak sahneye çıktı. Büyük döviz rezervleriyle Çin, adeta yaklaşan yeni global hegemonun kim olacağına işaret etmekteydi. Yeni global mücadele ABD-Çin ekseninde kendini göstermeye başladı. Dünya güç dengeleri yeniden kökten değişmeye başlamıştı.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı çözüm olamaz denmekteydi.

Trump ABD nin kurduğu global sistemi yıkmaya başladı

Trump Amerikası, kendi isteği ile adeta global liderlikten geri çekiliyor ve “Önce ABD” diyordu. ABD, ilk defa Avrupa’da dehşet saçan yıkıcı milliyetçiliğin kendi versiyonunu dünyaya pompalamaya başladı. Trumjp ABD nin parçalanmasına destek verdi. Daha sonra ise, bugüne kadar ABD’nin öncülüğünde kurulan global ekonomik mali ve güvenlik sistemi ile ilgili her şey, Trump tarafından eleştirilmeye ve ortadan kaldırılmaya başlandı. Dünyada adeta değişmez denen ne varsa çökmeye ve değişmeye başlamıştı.

Kıbrıs’ta ise federasyon görüşmeleri tekrar başladı, çöktü, tekrar başladı ve devam etti. Federasyon dışı çözüm olamaz denmekteydi.

SIRA GUTERRES’DE…

Nerede kalmıştık? Ha Kıbrıs’ta federasyon modelinde çözüm mü?

BM Genel Sekreteri Guterres araştırıyor. Acaba müzakereler eskisi gibi federal modeli mi hedeflemeli yoksa alternatifler –yani iki devletlilik veya konfederasyon- gündeme gelmeli mi? William Shakespeare’in dediği gibi esas soru işte budur.

Bu arada, Kıbrıs konusunda çalışmış eski BM Genel Sekreterleri yani U-Thant, Kurt Waldheim, Perez de Cuellar, Boutros Boutros Gali, Kofi Annan gökyüzünden ve Ban Ki Moon da Güney Kore’den, Guterres’in alternatifleri masaya getirmesini ve bir çözüme ulaşılmasına kapıyı açmasını dilemektedirler. Onlar da biliyorlar ki ayni yolu yürüyenler farklı yere varamazlar...