İskoçya bölgesel yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon, ülkesinin ikinci kez bağımsızlık referandumuna gitmesi halinde, bunun sorumlusunun Londra'daki merkezi hükümet olacağını belirtti.

Sturgeon, Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden The Times için kaleme aldığı makalede, Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği’nden ayrılma (Brexit) sürecinde İskoçya'nın kendi konumuyla ilgili olarak merkezi hükümete önerdiği alternatiflerin dikkate alınmadığını ifade etti.

İskoç hükümetinin iyi niyet göstererek "İskoçya’nın Avrupa’daki Yeri" başlıklı bir "orta yol" önerisi yayınladığını hatırlatan Sturgeon, şunları kaydetti:

"Gönülsüz de olsa AB’den ayrılmayı kabul ettik ancak ya Birleşik Krallık'ın ortak pazarın parçası olarak kalmasını ya da müzakere sürecinde İskoçya’nın ortak pazar içinde kalmasını sağlayacak bir sonuç elde edilmesini savunduk. Böylece Brexit sonrası oluşacak yeni manzara içinde Birleşik Krallık içinde güç dağılımını yeniden dengelemek ve İskoçya’nın almak isteyeceği bazı farklı kararlara yardımcı olmak mümkün olacaktı. Ancak Birleşik Krallık hükümeti bize doğru bir adım atmak yerine ‘ya benim yolum ya da hiçbirisi’ yaklaşımını benimsedi." 

- AB kozu olmayacak

"Eğer ikinci bir bağımsızlık referandumu olursa bu, İskoç hükümetinin kötü niyetinin değil, Birleşik Krallık hükümetinin uzlaşmazlığının sonucu olacak." ifadesini kullanan Sturgeon, yeni referandum sürecinde Birleşik Krallık’ın parçası olarak kalmak isteyenlerin elinde AB kozunun da olmayacağını vurguladı.

İskoçya’nın bağımsızlığına karşı çıkacakların yanıtlaması gereken zor soruların bulunduğunu belirten Sturgeon, "Beraberinde getirdiği bütün belirsizliklerle Brexit, Birleşik Krallık’ın 'güvenli bir bölge’ olarak sunulmasını imkansız hale getirecek." değerlendirmesinde bulundu.

Bağımsızlığı seçmesi halinde İskoçya ile Birleşik Krallık'ın diğer bölgeleri arasında ortaya çıkacak sınırların ticareti sekteye uğratacağına yönelik tehditleri de "komik" olarak nitelendiren Sturgeon, merkezi hükümetin Brexit sonrasında Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında sınır olmayacağının güvencesini vermek için harcadığı çabayı hatırlattı. 

- İskoçya'da yüzde 62 "AB'de kalalım" dedi

Birleşik Krallık'tan ayrılmayı 2014'te referanduma götüren ancak bağımsızlık için yeterli çoğunluğu sağlayamayan İskoçya'da hükümet, AB referandumunun ardından ikinci bir bağımsızlık referandumunu gündeme almış ve yeni bir referandum tasarısını tartışmaya açmıştı.

Ülkedeki ilk bağımsızlık referandumunda merkezi hükümetin "Birleşik Krallık’tan ayrılmak AB’den de ayrılmak anlamına gelir." şeklindeki tehdidinin de etkisiyle halkın yüzde 55'i Birleşik Krallık'ta kalmaktan yana oy vermişti. 

İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta geçen yıl yapılan AB referandumunda halkın yüzde 52'si Brexit'ten yana oy kullanmıştı
.

İngiltere ve Galler'de Brexit oyları ağırlıktayken, İskoçya'da halkın yüzde 62'si, Kuzey İrlanda'da da yüzde 55,8'i AB üyeliğinin devamı yönünde oy vermişti.

Birleşik Krallık'ta Theresa May başkanlığındaki hükümet mart ayı içinde ülkenin AB'den ayrılma sürecini resmen başlatacak olan 50. maddeyi işletmeyi planlıyor. Sürecin resmi başlangıcından sonra 2 yıl içinde Birleşik Krallık AB'den ayrılmış olacak.