Almanya’da yayınlanan Der Spi­egel dergisine konuşan İskoçya Baş­bakanı Nicola Sturgeon, Büyük Bri­tanya başbakanlığı için iki adaydan en güçlüsü olan Boris Johnson’un İskoç halkınca uygun görülmediğini vurguladı.

Johnson’un başba­kanlığını ‘kâbus’ olarak niteleyen Sturgeon, Britanya’nın uluslararası alandaki itibar kaybında eski Dışiş­leri Bakanı Johnson’un büyük payı olduğunun altını çizdi.

Boris Johnson’un eşcinsellerin yanı sıra Müslüman kadın göç­menlere yönelik sözlerini hatırla­tan Sturgeon, Johnson’un toplum­sal uzlaşmada rol oynamasının zor olduğuna dikkati çekti. Der Spie­gel’deki röportajında 2014 yılında yapıla bağımsızlık referandumu­nun tekrarlanıp tekrarlanmayaca­ğına da değinen İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, bunun büyük bir ihtimal olduğunun altını çizdi.

Sturgeon, daha muhafazakâr bir çizgide olan Boris Johnson’un Bü­yük Britanya Başbakanı olması ha­linde İskoç bağımsızlık hareketinin daha da güçleneceği yorumunda bulundu. Sturgeon, 2021 yılından önce yeni bir referandumun düzen­lenmesinden ‘emin olduğunu’ dile getirdi. Ancak Sturgeon, olası bir referandumun Büyük Britanya hü­kümetinin hilafına rağmen düzen­lenip düzenlenmeyeceğine açıklık getirmedi. Sturgeon, referandum isteğinin engellenmesinin gayri meşru ve anti demokratik olaca­ğına da vurgu yaptı.İskoçya Başba­kanı, Britanya’dan ayrılmaları ha­linde Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik­lerinin ise kolay olacağını savundu. Sturgeon, “AB bizi kolları açık bir şekilde karşılayacaktır” dedi.

2016 yılında Büyük Britanya’nın AB üyeliğine dair yapılan Bre­xit referandumunda İngiltere ve Galler’de Brexit oyları çoğun­lukta idi. Ancak Kuzey İrlanda ve İskoçya’da halkın büyük çoğunluğu AB’de kalınması yönünde oy kul­lanmıştı. Britanya’nın AB’den kesin olarak ayrılmasının İskoçya’daki bağımsızlık yanlılarının konumunu güçlendirdiği biliniyor.