Pierini, Erdoğan'ın tüm gücü elinde toplamak için attığı bu adımın sürpriz olmadığını, ancak Almanya'nın tüm bu gelişmeler karşısında takındığı uysal tavrın daha önce görülmemiş bir durum olduğunu savunuyor.

ERDOĞAN, BERLİN'İN DE RIZASIYLA, MUTLAK GÜCE DOĞRU YÜRÜYOR

Erdoğan'ın demokrasi anlayışının "çoğunlukçuluğa" dayandığını belirten Pierini, AKP'nin almış olduğu oy oranı nedeniyle, Erdoğan'ın anayasada istediği değişiklikleri yapma hakkını kendinde gördüğüne vurgu yapıyor.

Pierini, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduktan sonra attığı - kendi yaptırdığı saraya taşınmak gibi- çoğu adımla da 'Yeni Türkiye'de Kemalizm karşıtı bir devrim başlattığını açık bir şekilde gösterdiğini' belirtiyor.

AKP'nin Kasım ayındaki seçimlerde anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edemediğini hatırlatan Pierini, bu noktada Almanya'nın devreye girdiğini ifade ediyor.

Pierini'ye göre Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa'daki mülteci krizini çözmek için Avrupa'ya Türkiye ile bir anlaşma imzalama direktifi vermesinin ardından, 6 ayda 3 kez yaptığı Türkiye ziyareti ile Erdoğan'ı desteklediği algısı yarattı.

Makalede Merkel'in bu uğurda Erdoğan'ı hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü gibi kavramlardan muaf tuttuğu, Erdoğan'a AB'nin temel demokratik değerlerini ekarte etme hakkı tanıdığı savunuluyor.

Pierini makalesini şöyle sonlandırıyor:

"Türkiye Erdoğan'ı seçti ve Avrupalı liderlerin, AB'ye katılım sürecini ilgilendirmediği sürece, Erdoğan'ın yönetim şekli ve hırslarına karşı gelme şansı yok. Burada asıl soru Avrupa'nın, Erdoğan'ın mülteciler ya da kendi vatandaşlarının ifade özgürlüğü konularındaki tehditlerinden kaçınmak için ödeyeceği bedelin ne kadar büyük olacağı... Türkiye mutlakiyetçi bir rejime doğru ilerlerken, AB'nin içine düşmüş olduğu tuzak daha da öldürücü hale geliyor."

"TÜRKİYE'NİN YENİ BAŞBAKANI, ERDOĞAN'A SADIK BİR İSİM"

AK Parti'nin dünkü Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası, yeni genel başkan adaylarının Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım olduğunu açıklaması da İngiliz gazetelerinde yer bulan gündem maddelerinden.

Financial Times, Binali Yıldırım'ın uzun süredir Erdoğan'ın yanında olduğuna dikkat çekiyor ve Yıldırım'ın Erdoğan'a olan bu desteğinin yeni başbakan olarak seçilmesinin ana nedeni olduğu değerlendirmesini yapıyor. Gazeteye göre Erdoğan böylelikle "fiili başkanlığını sürdürüyor olacak".

Gazete haberinde 17-25 Aralık 2013'te ortaya çıkan ses kayıtlarında Binali Yıldırım'ın da telefon görüşmelerinin yer aldığını, ses kayıtlarında bazı basın kuruluşlarını satın alması koşuluyla bir şirkete 3. havaalanı ihalesini vermeyi teklif ettiği belirtiliyor.

Times gazetesi de Binali Yıldırım'ın kariyerinin tartışmalardan muaf bir dönem olmadığını yazıyor ve Ulaştırma Bakanı olduğu Temmuz 2004'te 40 kişinin hayatını kaybettiği hızlı tren kazasını hatırlatıyor.