Dünya aç kalır mı



Son söyleşi iktisatçı yazar F. Willliam Engdahl ile yapıldı.Çarpıcı bilgiler veren F. Willliam Engdahl, ‘GDO’lu Tohum ve Gıdalarla Türkiye ve Dünyada Açlık’ başlıklı söyleşi kapsamında Türkçeye yeni çevrilen ‘Sahte Domuz Gribi, Sahte Gıdalar-Üstün Irk Yaratma-Dünya Nüfus Azaltımı Projeleri’ kitabını da imzaladı. Bilim+Gönül Yayınları tarafından Levent Kartal’ın çevirisiyle yayımlanan kitabında Engdahl, “... milyonları aç bırakmak, gıdayı biyolojik ve ekonomik silah olarak kullanmak kalıtımı değiştirilmiş tohumlarla daha da kolay. Kalıtımı değiştirilmiş, sahte gıdalar sayesinde yeni, olmadık hastalıklara maruz bırakılıyoruz. Tohum şirketlerinin gıda kontrolü ile dünya nüfusunun azaltımı gerçekleşiyor” diyor.
Yazara göre aile planlaması, doğum kontrolü, tarımda sözde ‘yeşil devrim’, moleküler biyolojideki gelişmeler, biyoyakıt, biyoteknoloji, Dünya Sağlık Teşkilatı, Dünya Bankası, Rockefeller Vakfı ve daha niceleri hep bu gizli amaca kilitli. Küçük bir elit dışında kalanlar ise bu gizli amaçtan habersiz. Oysa biyosavaş için hazırlıklar aralıksız devam ediyor. Domuz gribi diye bir salgın korkusu yaratılarak insanlar aşıyla boş yere hasta ediliyorlar. Daha önce kuş gribi ile küçük tavuk çiftliklerine büyük bir darbe vurulmuş, tavuk üretim işi dünyada beş büyük şirketin tekeline girmişti.

Kılıç davaları neden çekti

MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Başbakan’a soruyor:
“Samsun Büyükşehir Belediyesi eski başkan yardımcısı Adnan Bahadır, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın uygunsuz görüntülerinin yer aldığını iddia ettiği kasetlerinin varlığını ve bu kasetleri kamuoyuyla paylaşacağı tehdidinden sonra Bakan Suat Kılıç’ın Adnan Bahadır adına açtığı tüm davalardan (20) vazgeçtiği iddiaları doğru mudur? Doğru ise Bakan Kılıç hakkındaki son günlerdeki hükümete olan güveni sarsıcı hareketlerde olduğu düşüncesine katılıyor musunuz? İddialar karşısında ne gibi bir işlem yapacaksınız? Tehdit ve şantaj içeren bu söylemlerinden dolayı Adnan Bahadır hakkında savcılık soruşturma başlatmış mıdır?”

Süryanilerden uyarı!

BEYOĞLU Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı-İstanbul Süryani Katolik Vakfı, son zamanalarda, Süryanileri temsil ettiklerini belirten kurum, kuruluş, dernek veya şahısların Süryaniler ile ilgili beyanda bulunmaları, Süryaniler adına gazete ve dergi yayınladıklarını gözlemlediklerini belirterek şöyle bir açıklama yaptılar: “Türkiye’de yaşayan Süryanilerin büyük bir bölümünü oluşturan Süryani Ortodoks Cemaati’nin önemli bir kısmı İstanbul’da ikamet etmekte ve bu cemaati Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı temsil etmektedir. Türkiye’deki Süryani Ortodoksların diğer bir kısmı da Mardin, Midyat, Adıyaman, Diyarbakır ve Elazığ illerinde yaşamakta ve bu cemaatleri de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Cemaat Vakıfları listesinde kayıtlı bulunan Diyarbakır Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı, Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı, Midyat Süryani Deyrulumur Morgabriel Manastırı Vakfı, Midyat Süryani Kadim Cemaati Morborsom ve Mort Şmuni Kiliseleri Vakfı, İdil Süryani Kadim Kilisesi Vakfı, Elazığ Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı tarafından, ayrıca Adıyaman Cemaati de Adıyaman Mor Petrus Mor Pavlus Kilisesi Bakım Onarım ve Yaşatma Derneği tarafından resmen temsil edilmektedirler.
Süryani Ortodoks Cemaati’nden başka büyük bir bölümü İstanbul’da, geri kalan az bir kısmı da İskenderun ve Mardin’de yaşayan Süryani Katolik Cemaati’nin İstanbul ve İskenderun’da yaşayanlarını İstanbul Süryani Katolik Vakfı, Mardin’de yaşayanlarını da Mardin Süryani Katolik Kilisesi Vakfı resmen temsil etmektedir. Bunların dışında, ister yurtiçinde ister yurtdışında hiçbir federasyon, konfederasyon, dernek, kurum, kuruluş ve şahsın Türkiye’deki Süryanileri temsil etme, Süryaniler adına demeç verme ve toplantılar düzenleme yetkisine sahip olmadığını, yukarıda saydığımız vakıflarımızın imzası olmadan verilen demeç ve bildirilerin Süryanileri bağlamadığını kamuoyunun bilgisine arz etmek istiyoruz.”

İmar durumunun değişmesine karşıyız


ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan geçen gün kentsel açıdan bir Türkiye imar portresi ile Türkiye’nin nereye gideceğini dinledik Hürriyet’teki konuşmasında.
Bayraktar’ın ilk sözü “Kentsel dönüşüme rantsal dönüşüm demek yazıktır. Biz kentsel dönüşüme, kurdun değil çobanın kuzu gibi sevdiği bir olay olarak bakıyoruz. Bu işin manevi gücü var, heyecanımız var” oldu. Bakan, kentsel dönüşümün ilk açıklandığı gibi katı hükümler yerine daha ‘yumuşak’ bir uygulama olacağı anlaşılıyor.
Diyor ki:
- “Kentsel dönüşümü halka yaptıracağız. 3/2 gibi nitelikli çoğunluk arayacağız. Eksprertiz raporuyla bir bedel belirlenecek. 3/2 evet derse, geri kalan 3/1’i Hazine adına biz alacağız. Vatandaşın bir üst kurula gitme hakkı olacak. Ama yürütmeyi durdurma verilemeyecek, gerektiğinde yargıya da gidilebilecek. Kazanan tarafa tazminat neyse verilecek.
Bu büyük projenin başında valiler yer alacak, belediyeler öncü olacak. Biz de çözümcü ve yardımcı olacağız. Yani biz esas olarak oyuncu olmayacağız.
- Çin’den sonra dünyada müteahhitlik olarak en çok iş alan biziz. Ne yazık ki oyun kurucu değiliz. Ana proje dizaynırı ve müşavirlik firmalarımız geliştikçe biz de pay alırız.
- Yabancı yatırımcıların gelmesi için gayrimenkulde mütekabiliyet şartını kaldırıyoruz. Bununla sermaye girişimi olacağı gibi, inşaat sektörüne de kaynak sağlanmış olacaktır.
- Yanlış bir kavram var; arsa satılmaz, arsanın imar durumu satılır. Ancak arsada imar durumunun değişmesini doğru bulmuyoruz.
- Karşımızda rant var, para var, bir tarafta da insan var. Bu meseleyi dengelemek çok zor.
Vatandaşı kollayan, haksızlıkları önleyen düzenlemeler yapacağız. Ruhsatlandırma işini basitleştireceğiz.
İnşaatlarda kaliteyi artırırken, denetimi artıracağız; bundan da kimse rahatsız olmasın. İmar değişiklikleri ile haksız kazançları engelleyeceğiz.”

Engelliler kandırılıyor


“ÜNİVERSİTE mezunu bir engelliyim... Devlet, engellileri istihdam etmek için 29 Nisan’da ÖMSS yapacağını ekim ayında duyurdu. Bir sonraki ay boş engelli kadroları açıklandı. Bu sayı başta 27 bin, sonra 20 bin olarak Bakan Fatma Şahin tarafından açıklandı. Ocak ayında 81 ilde ÖMSS’ye hazırlık kursları açıldı. Ben dahil çoğu arkadaşımız bu kurslara her gün gidiyoruz. Çünkü sınav bizim hayatımızı kurtaracaktı; harıl harıl çalışıyorduk ki sınava 20 gün kala Bakan Faruk Çelik sınav sonucunda 3 bin 512 kişinin alınacağını açıkladı. Şu an bizlerin tüm umutları kırıldı. Bizi niye dışlıyorlar.”    Kerem ÇAKIR


(Hürriyet)