Dün JİTEM, bugün PKK

Son kaybettiği iki kızıyla birlikte teröre üç evladını veren Siirtli Nurettin Evin, ağlayarak diyor ki; "Yine ölen biziz.'' İşte bütün yaşananların özü, ruhu, en özlü ifadesi bu üç kelimede saklı! Önce 12 Eylül cuntası, sonra JİTEM, şimdi de PKK...

Nurettin Evin, "Kızım üniversiteye gidecekti. Bunun için dışarıda yemeğe çıkıyorlar. Yemek yedikten sonra geliyorlar ve ateş içinde kalıyorlar. Bu, çok acı bir şey. Bu gençlerin ölümüne neden olabilecek bir gerekçe var mı?" diye soruyor. Evet bu Kürt gençlerin ölmesi için bir gerekçe var mıdır? Hani PKK, Kürtlerin haklarını korumak, onlara baskıyı önlemek için vardı? Şu son saldırıları alt alta koyup bir bakalım. PKK aslında kimi öldürüyor, bunu bir kere daha soralım. Siirt saldırısı PKK'nın bir Kürt örgütü olmadığını çok açık seçik ortaya koymamış mıdır?

Bu kadar laçka, bu kadar ciddiyetsiz ve itibarsız bir örgüt olabilir mi? Hatırlayın; Reşadiye saldırısını üç gün sonra üstlendiler. Meğer PKK rozetini takan birileri Reşadiye saldırısını gerçekleştirmiş. Örgüt bunu üç gün sonra fark edebildi! Hakkari'de, biri çocuk dokuz kişinin öldüğü, biri bebek dört çocuğun da yaralandığı Geçitli saldırısını da PKK, önce üstlenmedi. Sonra olayın failleri PKK'lı çıktı. Gerçek anlaşılınca, örgüt kargaların bile güldüğü bir gerekçe ortaya koyup olayı üstlendi. Sonra Batman'da 4 kişinin ölümüne sebep olan mayınlı saldırı... Kardeşinin ifadesiyle iradesini PKK'ya teslim etmeyen Salih Özdemir'in de aralarında bulunduğu dört kişi, mayınlı saldırı sonucu öldü. Altından da yine PKK'lılar çıktı. Bunlar, bir anda insanın aklına gelenler... Araştırmaya kalksak kim bilir daha nelerle karşılaşacağız.

Son olarak, Ankara'daki saldırı için 'biz yapmadık' diyen örgüt, saldırganın PKK'lı olduğunun tespit edilmesi üzerine 'kendi holdingi içinden ortaya çıkarttığı yeni terör şirketine' olayı havale etti. PKK, üstlenmeyi konjonktürel olarak uygun görmediği eylemler için 'TAK yaptı' deyip kenara çekiliyor. Sanki başka bir örgütmüş gibi...

Hele, iki gün önce yaşanan Siirt saldırısı, PKK'nın hayasızlığının zirve yaptığı bir eylem olarak tarihe geçecek. PKK artık tahlil edilmekten, anlaşılabilir olmaktan çoktan çıkmış durumda. Belki de kendi ağalarının bile kontrol edemediği bir Frankenstein'e dönüştü. Evet, Frankenstein, ağaların elinden kurtuldu ve herkese silah sıkıyor. Korkarım ki bu kez savaş ağaları da büyük tehdit altında. Bölgeyi ve Türkiye'yi kontrol altında tutmak için üretilip ortaya çıkartılan bu canavar, şimdi parayı kim veriyorsa onun için silah sıkıyor. Şu sıralar bu kurşunların hedefine ise en çok Kürtler konuluyor.

Ya da başka bir şey var ortada. Dün JİTEM'i kurup Kürtleri öldürenler, bugün JİTEM'in derdest edilip ortadan kaldırılmasından sonra PKK'yı onun yerine ikame ediyorlar. Savaş ağaları Bodrum'da tatil yaparken, Güneydoğu'yu kan ve irin deryası içinde tutmaya devam ediyorlar. JİTEM'in çekilmesi, devletin oraya şefkat elini uzatması bir işe yaramıyor. PKK, JİTEM'in görevini devraldı. Diyarbakır'da polis memuruna ateş ederken, hemen yanındaki Kürt tamirci esnafının canı zerre kadar umurunda değil. Kurşunu sıkarken bu kadar pervasız, bu kadar hesapsız, bu kadar dertsiz sıkıyor.

İki kızını PKK kurşunlarına veren Nurettin Evin ne diyordu: "Yine ölen biziz."