Destanlar sessiz yazılır

Bir şeyin kıymeti ve harbiyeti onun şaşaasıyla yahut debdebesiyle alakalı değildir. En kıymetli şey en saklıda, en büyük çığlık en derin sessizlikte ortaya çıkar.

Bu benim kanaatim, Türkiye'de olanı ve Türkiye'nin yaptıklarını bu kanaatim çerçevesinden seyrediyorum, bunun ışığyla yorumluyorum.  Fırat Kalkanı, geldiğimiz gün itibariyle bir operasyonun değil, Allah nasip ederse bundan on yıl yirmi yıl sonra gururla anılacak bir destanın adı olacak.

Geç kalınmış bir adım denildiğine bakmamak lazım, şartlar buna elverdi demek lazım. Mazlumların umudu olan ülkenin, mazlumların güvencesi olan ordusu, zalimlerin oyunlarını onlarla karşı karşıya gelmeden, kendi yolundan giderek, mazlumun yanında durarak ve akıllıca hareket ederek bir bir bozuyor. Bozmaya da devam edecek inşallah. Bu daha başlangıç diyelim, Irak işgaliyle uygulamaya konulan IŞİD projesini yeni palazlanmaya başladığı dönemde, kökünden kurutma ve çıktığı toprağa geri gömebilme şansı var elimizde. Egemen güçler oyun kurmayı ve kurdukları bu oyun üzerinden güçsüz ülkeleri yönetmeyi ve yönlendirmeyi severler çünkü onları güçlü yapan bu özellikleridir. 

Kendileri müdahil olmazlar, sistemi kurup ardından çalışmasını beklerler. Çalışan bu sistemin ortaya çıkardığı parasal kazanç ve oluşan güç de yine onların havuzuna gitmeye programlanmıştır. 

Egemen güçler, Osmanlıyı yıkmak için kurdukları oyunda başarılı oldular ve yeni bir düzen kurdular. Bu yeni düzen birbiriyle çatışan, daha küçük parçalara bölünen ülkeleri ön görüyordu. Bu ülkeler arasında çözülmemiş sorunlar bırakılıyor ve ülkelerin biriken enerjileri bu sorunlarda harcanıyor, oluşan kaynakları da bu sorunlar kanalıyla egemen güçlere aktarılıyordu. Dünyanın birçok yerinde kurulan bu düzen, yüksek veya düşük oranda da olsa hala geçerliliğini koruyor. Özellikle Afrika, özellikle de Sahraaltı Afrika'sında kurulan çark tıkır tıkır dönüyor.

Biriken enerji ve kaynak İngiltere ve Fransa başta olmak üzere birtakım ülkelere kılçıksız şekilde aktarılıyor.  Egemen güçler bu oyunları bir günde kurmuyor, bu oyunları kurmak için gerekli alt yapıyı hazırlıyor bu alt yapı için de bazen on yıllar harcıyor. Ortadoğu için ortaya atılan birçok harita var, bunların hepsinden haberdarsınız. Tek tek bunları saymakla vaktinizi almak istemem. Bu haritaların uygulanması için gerekli alt yapının hazırlanması gerekiyordu, Saddam ve öncesi şu anki konumuz değil, işgal ve sonrasını ele alacak olursak; daha öncesi için kurulan şeyler düzlendi ve yeni bir oyun için alt yapı hazırlanmaya başlandı.

Bunun için Şii-Sünni çatışmaları körüklendi, Irak fiilen üçe böldürüldü, ortaya IŞİD gibi bir heyulanın çıkması sağlandı. IŞİD için gerekli zemin hazırlandıktan sonra IŞİD ortaya çıkarıldı. Asıl olan IŞİD'in hazırladığı zemin neyi ortaya çıkaracak sorusunun cevabını bulmak. 

İşte Fırat Kalkanı'nın bir operasyondan öte on yıllar sonra anılacak bir destan olmasının altında yatan gerçek de bu. Türkiye, üç yıla yakın bir süre IŞİD'i desteklemekle suçlandı, içeride ve dışarıda bu yalanı ve algıyı tesis ettirmek için varolan aygıtların (FETÖ vb.) hepsi devreye sokuldu. Bunlar üç yıl boyunca tahşid edildi durdu. Sonunda Türkiye öyle bir yerde yaptı ki hamlesini, bu tahşidatı yapanların hareket edecek, suçlayacak yahut karşı çıkacak ne alanları kaldı ne de mecalleri. 

Bu yüzden Türkiye, ordusuyla girdiği Suriye topraklarında, bastığı yeri titreterek ilerlemesini sürdürebiliyor ve egemen güçler buna sesini çıkaramıyor.

İşin asıl can alıcı noktası ise şu, oyunu kuranlar bunu yahut bu kadarını hesap edememiş olacaklar ki bugün de gördüğümüz üzere günlük hesap yapıp hareket edebiliyorlar ancak. Bu şu anlama geliyor, planlar tasarlandığı gibi yürümedi, Fırat Kalkanı planı bozdu, bozmaya devam ediyor ve başarıya ulaşırsa tamamen akim bırakacak. 

Bu şu anlama geliyor, on yılı aşkın bir süredir alt yapısı hazırlanan IŞİD üzerinden tesis edilmeye çalışılan plan bozuldu.

Bir yenisi için en az on yıla ihtiyaçları var. Gerektiğinde bir gecede tarihin gördüğü en büyük ihanetlerden birini bertaraf edebilen milletimiz, on yılda çok şey yapabilir.

Yeter ki fanilere değil Allah'a güvensin.