Sosyal devlet, sanayi devriminin bir ürünüdür.

Sanayi devrimi ile ortaya çıkan endüstri toplumunda sosyal sınıflar oluştu. Demokrasiden yana olanlar, bu sosyal sınıfların mücadelesini, uzlaştırılıp sosyal devleti kurdular.  

Böylece sosyal devlet, 19.yüzyılın sonlarında oluştu.  Avrupa ülkeleri ise İkinci Dünya Savaşandan sonra hem demokratik hem de sosyal devlete geçtiler.

SOSYAL DEVLET

Sosyal kelimesi, dostluk, arkadaşlık, yoldaşlık, cana yakınlık demektir.

Sosyal devlet, anadır, babadır, arkadaştır, dosttur, yoldaştır, partnerdir.  Çünkü bir anne, baba gibi vatandaşlarının her şeyinden sorumlu bir devlettir.

Sosyal devlet, kişiye ekonomik ve toplumsal hayatta aş ve iş vererek sahip çıkar. İşsize, dar gelirliye asgari ücret temelinde sosyal yardım yapar. Kimseyi kimseye muhtaç etmez.  

Sosyal devlet, sosyalist devlet değildir. Çünkü sosyal devlette karma ekonomi uygulanır. Oysa sosyalist devlette ise sadece devlet sektörü vardır.

Sosyal devlet işte sosyal yardımları elbette ki topladığı vergilerden karşılar. Buna bir örnek vermek gerekirse bugün Hollanda’da yıllık geliri 70 bin avro ve üzerinde olanlar yüzde 49,5 vergi öder. Şirketler de bu oran yüzde 52’dir. (1) Bu demek ki gelirlerin yarısı vergiye gidiyor. Peki, vergi almadan sosyal yardım yapmak mümkün müdür? Elbette ki hayır.

Hollanda demokratik sosyal bir devlettir. Örneğin bir işsiz, iş bulup çalışana kadar sosyal devletten, ayda 1503 avroluk sosyal yardım alır. Bunun yanında ev kirasına ve de sigorta primlerine de yardım edilir. Böylece herkes insan onuruna yakışacak şekilde yaşamını sürdürür. Yine aynı kişiler her yıl devletten tatil parası da alırlar ve tatillerini yaparlar.

Sosyal devlet, her soruna demokrasi sınırları içinde çözüm sunan devlettir.

DEMOKRATİK DEVLET

Demokratik devlet, demokrasiye uygun, demokrasiyi bütün kurum ve kuruluşları ile yaşatan devlettir.

Demokratik devlette, kuvvetler ayrılığı esastır. Yani yasama, yürütme ve yargı güçleri bağımsızdır. Hukukun üstünlüğü ve şeffaflık esastır.

Demokratik devlette üç ana politik akım vardır. Bunlar, 1) Liberal demokrat, 2) sosyal demokrat ve 3) muhafazakâr demokrat akım ve partilerdir.

Demokraside, siyasi partiler birbirlerinin rakibidirler. Onun için aralarında çok güzel bir diyalog, uzlaşma, görüşme ve birlikte çalışma kültürü vardır. Siyasetçiler sadece konular üzerinde görüş belirtirler. Kişiselliğe hiç dokunmazlar.

Son yıllarda İslam düşmanı ırkçı milliyetçiler ortaya çıktılar.  Bu akım elbette ki hem demokrasi hem de Müslümanlar için çok tehlikeli bir akımdır.

Avrupa’da ve dünyanın her yerinde bütün demokratlar, (liberal, sosyal ve muhafazakâr demokratlar) demokratik sosyal devleti korumaya ve yaşatmaya mecburdurlar.

Demokratik sosyal devleti yaşatmak ve korumak için de hem de ırkçılığın her türlüsüne hem de yükselen İslamofobi’ye karşı mücadele vermek durumundadırlar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere gösterdiği “Çağdaş Uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak” hedefini, ben demokratik sosyal devlet olarak anlıyorum.

Bekir Cebeci

(Eğitimci araştırmacı yazar)

(Eski Güney-Hollanda Eyalet Milletvekili)

Trabzon, 5 Nisan 2021

E-mail: [email protected]

Kaynakça:

  1. de Volkskrant gazetesi, 24 Mart 2021