Demokrasinin üç şartı

SAYIN Sabih Kanadoğlu’na bakılırsa, bugünkü Meclis yeni bir anayasa yapamaz. Yeni anayasayı ancak bir Kurucu Meclis yapabilir, hatta önceden halka yeni bir anayasa istiyor musunuz diye referandumla sormak da gerekirmiş!

Bu görüşleri ciddiye almak mümkün değildir.
Bizim 1924 Anayasamızı Kurucu Meclis değil, parlamento yaptı.
Fransa’yı içsavaşın eşiğinden döndürüp istikrara kavuşturan General De Gaulle’ün 1958 Anayasası da parlamento tarafından yapıldı. Parlamento De Gaulle’e tasarı hazırlama yetkisi verdi, De Gaulle de Fransa’nın en büyük hukukçularından Michel Debre’ye yarı başkanlık sistemine dayalı taslağı hazırlattı. Parlamento bunu kabul ederek referanduma sundu. Yüzde 85 “evet”le kabul edildi.
Kurucu Meclis modeline genellikle darbe, ihtilal, ağır kriz gibi dönemlerde başvuruluyor.

YÖNETEN DEMOKRASİ

TBMM yeni bir anayasa yapmak için tam yetkiye sahiptir. Kurucu Meclis falan gibi gereksiz formüller değil, anayasanın hukuki esasları üzerinde kafa yormalıyız.
Dün bu konuyu Prof. Erdoğan Teziç’le konuştum, TBMM’nin anayasa yapma yetkisine sahip olduğunu vurguladı. Fransa parlamentosunun 1958’de üç şartla De Gaulle’e anayasa tasarısı hazırlama yetkisi verdiğini anlattı: Bir, kuvvetler ayrılığı ilkesi korunacak... İki, yargı bağımsızlığı zedelenmeyecek... Üç, hürriyetler daraltılmayacak!
Jakobenizmin “kuvvetler birliği” ilkesiyle ve “ihtilal mahkemeleri”yle kurulan Fransız Cumhuriyeti acı tecrübeler içinde olgunlaşarak bu aşamaya gelmişti: Kuvvetler ayrılığı, bağımsız-tarafsız yargı ve özgürlükler; demokrasinin olmazsa olmaz üç şartıdır bunlar.
Büyük devlet adamı De Gaulle, “parlamenter kaos” içinde debelenen Fransa’ya, bu üç şartı koruyan bir yarı başkanlık sistemini getirerek ülkesini “yöneten demokrasi”ye kavuşturdu.

SİSTEM ARAYIŞI

Türkiye’de yelpaze dağınıklığından kaynaklanan parlamenter kaos yok, çok şükür. Ya ileride olursa?... Parlamenter sistemde siyasi krizleri önleyen mekanizmaları yeni anayasaya koymalıyız. Sistem değişikliği gibi ağır bir siyasi ameliyat gerekmez.
Başkanlık sistemini isteyenler de kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve özgürlükler konusunda titiz olmalıdır. AK Parti’nin anayasa taslağında “Başkan”a öylesine aşırı yetkiler veriliyor ki, fren ve denge mekanizmaları çok zayıflatılıyor; bunun kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı bakımından çok sakıncalı olacağı açıktır. AK Parti başkanlık sisteminde ısrar etse bile bu sakıncaları düzeltmelidir.

CHP’DEN AÇIKLAMA

CHP Grup Başkanvekili Sayın Akif Hamzaçebi, dünkü yazım üzerine telefonla arayarak şu açıklamayı yaptı:
“AKP’nin teklif ettiği ‘çözüm sürecini değerlendirme komisyonu’ anayasa ve içtüzüğe aykırıdır. Çünkü bu komisyon hükümetin yürüttüğü süreci desteklemek için düşünülüyor. Halbuki anayasa ve içtüzük sadece bilgi edinilmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulmasını gerektirir.
AKP’nin önerdiği komisyonun dengi, arkadaşımız Sezgin Tanrıkulu’nun önerdiği ‘toplumsal huzuru bozan olayları araştırma ve çözüm önerme’ komisyonudur; iktidar bunu kabul etmemiştir. İktidar kendi amacına uygun komisyon oluşturmak istiyor.
Bizim teklif ettiğimiz ‘toplumsal mutabakat komisyonu’, her partinin seçeceği akil insanlardan oluşan bir komisyon kurulmasını öngörmektedir. Bunun daha etkin ve güvenilir olacağı açıktır. İktidar bu önerimizi de kabul etmedi.”

(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)