Bu yıl, uzun bir yaz tatil yapma şansı yakaladım. Bunu fırsat bilerek, tatilin bir bölümünde doğrum yer ve mekanla ilişkilerim de yoğunlaştı. Bu çerçevede, ilk önce bir grup dostla torosların eteğinde bir akşam yemeğinde buluştuk. İkinci kez İzmir'den Sadık Yemni ve Rotterdam'dan Metin Yazarel'in de olduğu bir dağ pilavı muhabbetimiz oldu. Son olarak çiftçi kardeşimiz Sebahattin Ipıl'ın yetiştirdiği bostan tarlaları merasimi yaşadık. Bütün bu faaliyetler değerli ağabeyimiz ve bir Akören kara sevdalısı Mustafa Gök tarafından organize edildi. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Zira bizi uzun yıllar sonra yeniden toprakla buluşturdu. Tabiiki, Çumra’da Hüseyin Şafakcı’nın mekanında yufka, domates, yeşil büber ve kavun’la öğle yemeği ve devamında değerli dostum Doç. Dr. Birol Mercan’ın Aladağ’daki bahçesinde çay sefasını da burada ifade etmeden geçemeyeceğim.

Bütün bu faaliyetler, insanın toprakla buluşması ya da toprağa duyulan hasret sanki. Düşününce, toprak insan ilişkilerinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu görüyoruz. Her ne kadar, son bir kaç yüzyılda sanayi toplumundan bilgi topluma geçilse de, insan topraktan bir türlü vaz geçemiyor. Toprak, insanı sürekli kendine çekiyor...

İzmir’den Sadık Yemni, Ankara’dan da Metin Yazarel’in Konya’ya gelmeleriyle Akören’de bir çocukluk anısı yaşamak istedik. Mustafa Gök dostumuzun köydeki evlerinin bahçesinde yakılan ateşte, dağ pilavı pişirildi. Pilav yufka üzerine döküldü. Sadık bey her ne kadar bağdaş kurmada ve ayran içmede zorlansa da, yer sofrasının tadını çıkardık. Gece yer yataklarında ya iki ya da üç saat uyuduk. Sabah erkenden, gün doğmadan kendimizi çocukluk yıllarımızda talaş topladığımız Toros dağlarında bulduk. Aynı gün öğleden sonra girişimci dostumuz Faruk Soydemir’i ziyaret ederek baş sağlığı diledik. Devamında, kadim dostumuz Ahmet Elden ve Dr. Seyit Karaca ile birlikte düğün pilavına gittik. Pilav (Konya milletvekili) Babaoğlu ve İnan ailelerinin düğün töreniydi. Başbakan ve kabine üyleri de düğün törenindeydi. Çocukluk arkadaşım ve İzmir milletvekili Hüseyin Kocabıyık da vardı. Düğünden sonra Meram’da sohbet ettik. Kocabıyık küresel gelişmelere dikkat çekti. Tarım toplumundan sanayi toplumuna ve hızlı bir şekilde de bilgi toplumuna geçişi anlattı. Tarım toplumunun tekrar insanlık gündeminde olduğunu belitti. Ve biz, bu yoğun günden bir kaç gün sonra Akören’in bostan tarlalarında kavun ve karpuz topladık...

Toprakla buluşmamız üzerinde durursak. Özellikle Akören'deki odun ateşinde pişirilen dağ pilavı ve bostan tarlaları etkinliği sosyal medya ve WhatsApp grubunda yankı buldu. Başta Amsterdam olmak üzere Londra, Frankfurt, Köln, Ankara, Tiran, İstanbul, Budapeşte, Prizren, Kazablanka gibi merkezlerdeki değerli dostlarımız reaksiyonlarını çok hızlı bir şekilde ilettiler. Kimileri Hollanda'da birlikte olan ve dostların torosların eteğinde bir köyde buluşmamıza sevinirken, kimi dostlarımız da ocak başında ve bostan tarlasında olmak istediklerini yazmışlar. KanalAvrupa'dan Muhsin Ceylan 'Nisbet ediyon bizi krizlere sokmak için değil mi?' yazarken, Adana milletvekilimiz Talip Küçükcan 'adaletsizler!' ifadesiyle dağ pilavı sofrasına özlemini anlatmış. İzmir vekilimiz Hüseyin Kocabıyık da 'o .... ülkede hala nasıl yaşıyorsun. Şu cenneti bırakıp orada yaşanır mı?' sorusunu sormuş. Baş redaktörümüz Mustafa Köker de 'kavun gönder reis' derken, Amsterdam'dan Veli Tongel de duygu dolu şu cümleleri kurmuş: 'Ölürüm Türkiye. Veyis'ciğim bunu en çok sen hakettin. Ülkemizin önemini gençliğinden beri vurguladın. Birliğin beraberliğin ortak inancın ve ortak kültürün. Ama kıskandım şimdi bre...' Kazablanka’dan müstakbel Kongo Fahri Konsolosu değerli dosdum İlyas Keskin de ‘vicdansızsınız’ ifadesini göndermiş. Diğer taraftan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü kadim dostumuz Mahir Ünal beyin de dağ pilavı etkinliğine beni neden davet etmediniz diye serzenişte bulunduğunu öğrenmiş durumdayım. İnşallah gelecek sefer Mahir bey başta olmak üzere tüm dostlarımızı davet edeceğiz. Borcumuz olsun...



Evet. Uzun yıllar sonra, insanın doğduğu toprak ve mekanla tekrar yoğun ilişki kurması bambaşka bir duygu. İzmir milletvekilimiz Hüseyin Kocabıyık'ın öngördüğü yeniden tarım toplumuna dönüş ne zaman gerçekleşir bilemiyorum. Ancak insan toprak ilişkisi en geniş anlamıyla mutlaka devam etmeli. Zira toprak adeta bize, ‘siz de benden bir parça var, bu gerçeği asla unutma’ diye sesleniyor. Bu sese, bu çağırışa kulak vermek gerekir.