Cihan harbinin yüzüncü yılı

Tarih 11 Kasım 1918… Saat 11.00…Yer Paris’in seksen kilometre kuzey doğusundaki Compiegne Ormanı… Eski dilde ‘Harb-i Umumi’, veya ‘Cihan Harbi’ denilen Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkes anlaşması burada bir tren vagonunda imzalanır. Vagon, ünlü Şark Ekspresi yani Orient Express’in 2419 nolu vagonudur.  Fransız ve İngiliz delegasyonları ile Almanya temsilcileri arasında imzalanan anlaşma ileFransa savaşın galibi olarak Birinci Dünya Savaşı’nı fiilen bitirir. Aslında savaşın galipleri de mağluplar kadar bitkindi. Herşeyin sorumlusu Almanya, Avusturya ve Osmanlı İmparatorluğu olarak görülüyordu. Yakında birinci dünya savaşının sona ermesinin 100. Yıldönümü… 

 

* * *

Vagonun hikayesi de ilginç… 1927’ye kadar Paris’te gururla sergilenen vagon daha sonra, ateşkesin imzalandığı Compiègne Ormanı’ndaki Clairiere de L’Armistice anıtına taşınır. Ancak 1940 yılı yazında her şey tersine döner. İkinci Dünya Savaşı’nda, Almanlar 14 Haziran 1940’da Paris’e girer, tarihi vagon sergilendiği yerden alınıp 1918’de ateşkesin imzalandığı yere getirilir.  22 Temmuz 1940 günü Adolf Hitler arkadaşlarıyla gelir ve vagona girip 1918’de Fransa adına ateşkesi imzalayan Fransız General Ferdinand Foch’un o gün oturduğu koltuğa oturur. Ardından vagonun bulunduğu anıt yıkılıp vagon Berlin’e götürülür. 1945 yılında savaşın son zamanlarında vagon eski Doğu Almanya’da Gotha yakınlarındaki Ohrdruf‘a taşınır, ancak Amerikan askerleri vagonu bulup imha eder. Savaştan sonra da vagonun birebir kopyası yapılıp Compiègne’de onarılan Ateşkes Anıtı’na tekrar konur. Vagona tekrar 2419D numarası verilir.

* * * 

11 Kasım 1918’de imzalanan Ateşkes Anlaşması aslında sabah erken saatlerde imzalanır, ancak cephelere duyurulabilmesi için saat 11:00’de yürürlüğe girmesi kararlaştırılır. Böylece savaş fiilen 1918’de 11. ayın 11. gününde saat 11.00’de sona ermiş olacaktır. Daha sonra yayınlanan asker günlüklerinin birinde şöyle yazar; Belçika’nın bir köyüne saat 11.15 civarında giren İngiliz birliğine yoğun bir makineli tüfekle ateş açılmış. İngiliz askerler şaşırmış. ‘Savaş bitti, ateşi kes’ diye bağırmışlar ama ateş devam etmiş… İngiliz askerler, karşı ateş açmışlar. Sipere yaklaşıp, Alman askerin cesedini bulduklarında, kolundaki saatin bir saat 45 dakika geri kaldığını görmüşler. Bu da korkunç savaşın bir başka yüzü…

* * *

1914 yılında Avrupa’da savaş romantik ve kahramanlık dolu masalımsı bir rüya olarak görülüyordu. Bando eşliğinde sokaklardan geçip cepheye giden pırıl pırıl uniformalı askerler halk tarafından coşkuyla alkışlanıyordu. Askerler savaşın Noel’de sona ereceğini düşünüyorlardı. Böyle duygularla başlayıp dört yıl sonra 11 Kasım 1918’de sona eren savaşta tüm ülkelerden savaşlara 65 milyondan fazla asker katıldı. 8,5 milyon asker ölürken, 21 milyon yaralandı. 8 milyona yakın asker kayıp ve esir düştü. Maddi tahribatın ise haddi hesabı yok…

* * *

Birinci Dünya Savaşı ile ilgili pek çok kitap, makale, yazı vesaire var… Bunlardan biri de yazar Erich Maria Remarque’ın 1929’da yazdığı ‘Batı Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok’ adlı eseridir. Tarihe meraklıların mutlaka okuması gereken roman aralarında Türkçe’nin de olduğu 50 dile çevrilmiş, 20 milyondan fazla satılmış. Daha sonra bu eserden uyarlanıp aynı isimle film çevrilmiş… ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ (Im Westen nichts Neues – Almanca), ( All Quiet on the Western Front - İngilizce,) veya (A l’Ouest, rien de nouveau - Fransızca) Erich Maria Remarque'nın yazdığı, savaşın korkunçluğunu anlatan bir romandır. 1923/24 yıllarında Türkiye’yi de ziyaret eden Alman yazar, savaşı 19 yaşındaki bir Alman gencin gözüyle anlatır. Yazar romanın girişinde ‘Bu kitap ne bir şikayet, ne bir itiraftır. Sadece savaşla yok edilmiş bir nesilden söz etmek istemektedir’ diyor. Tarihçi İlber Ortaylı da Osmanlıların Birinci Dünya Savaşı’ndaki insan kayıplarını her fırsatta ‘Doğu ve Batı kültürüne sahip bir nesil kayboldu’ diyerek ifade ediyor… 

* * *

Birinci Dünya Savaşı, Türkler’in en iyi bilmesi gereken bir dönemdir. Bu savaşta kendi imkanlarıyla en geniş ve uzak cephelerde çarpışanlar Osmanlı askerleriydi. Osmanlı orduları Makedonya, Galiçya, Romanya, Kafkasya, Kanal, Irak, Hicaz –Yemen, Mısır, Suriye-Filistin ve Çanakkale Cepheleri’nde İtilaf Devletleri’ne karşı savaştılar. Bu savaşı en yoğun yaşayan ve devlet, millet hayatında en önemli değişikliği yaşayanlar da Türklerdir.  Ortaylı’nın sözleriyle, ‘Hatırlamak ve itiraf etmek istemesek dahi hala bu uzun savaşın getirdiği kayıpların, değişikliklerin etkileri ile boğuşuyoruz. Biz bu uzun savaşa aslında 1912’de Balkanlar’da başladık ve 1922’de Mudanya’da tamamladık. Tarihimiz, talihimiz nedeniyle İkinci Dünya Savaşı’na katılmadık. Birinci Cihan Savaşı biz Türklerin en çok bilmemiz gereken bir dönemdir’ 

* * * 

Birinci Dünya Savaşı altı asırlık Osmanlı Devleti’nin tasfiyesiyle sonuçlanmıştı.  Osmanlı İmparatorluğu aslında Paris’te imzalanan ateşkes anlaşmasından 12 gün önce barış talep etmişti. Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında Limni adasında demirli Agamemnon zırhlısında  30 Ekim 1918 akşamı mütareke yani silah bırakışma anlaşması imzalandı. Zaten Osmanlı’nın müttefiklerinden Avusturya-Macaristan çoktan tükenmişti. Avusturya-Alman bloğuyla bağlantısı da Bulgaristan'ın savaştan çekilmesiyle de kopmuştu.

* * *

Mondros Limanı`ndaki zırhlıda Osmanlı İmparatorluğunu Bahriye Nazırı Rauf Orbay’ın başkanlığını yaptığı bir heyet temsil eder. İngiliz Amiral Calthorp`un Başkanı olduğu heyet ile imzalanan mütareke ileOsmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir. Bundan sonra Türk toplumu milli mücadeleyi seçecektir. Mondros Mütarekesi’nin mürekkebi soğumadan Sevr’in yolunu açan Anadolu’daki yabancı işgaller Kurtuluş Savaşı’nı doğurur. Yıkılan imparatorluğun enkazından Atatürk’ün önderliğinden yıllarca süren milli mücadele sonucu bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurulur.