CHP yine şaşırtmadı

Batı cephesinde yeni bir şey yok. CHP, yine bildiğimiz ‘statüko bekçisi’ bir parti. Bu donuk ve akmaz-kokmaz niteliğini, Terörsüz Türkiye Komisyonu’na verdiği raporla, bir kez daha kanıtladı.

Peki ne diyor CHP, sade suya tirit raporunda? Terörsüz Türkiye hedefinin kıyısından köşesinden dolanan, fakat esası pas geçen bir kurnazlığı ifade ediyor.

Buyurun, 53 sayfanın sadece birkaçının ‘ana konuya’ ayrıldığı CHP raporundan konu başlıkları:

Lozan Antlaşması:

“Raporumuzda umut hakkına dönük bir atıf söz konusu değil ve bizim raporumuzda özellikle teröre bulaşmamış veya terör örgütü üyesi olmakla birlikte suç işlememiş terör örgütü üyelerinin Türkiye'ye dönüşü ile ilgili de bir öneri yok.”

Nasıl? Fevkalade somut ve umut (!) verici sözler, değil mi? Yani, ortada kuyu var yandan geç… Ya da, “Beni böyle ciddi işlere bulaştırmayın…” pısırıklığı…

AYM ve AHİM kararları:

Komisyon; TBMM Başkanlığını, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaya davet etmeli, diyor CHP raporu.

İyi de, AİHM kararlarına uyarsanız, İmralı Sakini’ni hemen salıvermeniz gerekir.

Atatürk milliyetçiliği:

CHP raporu; “Atatürk milliyetçiliği, yurttaşlık bağıyla cumhuriyetimize bağlı olan herkesin eşitliğini savunmaktır. Türk milleti bu anlayışla tanımlanmaktadır.” buyuruyor.

Bir milletin milliyetçiliği olur, ama bir kişinin milliyetçiliği olmaz. Yani Stalin veya Franko milliyetçiliği olmayacağı gibi, ‘Atatürk milliyetçiliği’ diye bir kavram da olmaz. Atatürk de bir ‘Türk Milliyetçisi’dir. Ha, mevzunun tam adını koymak yerine, kenarından dolaşmaksa mesele, yanına bir de ‘İmamoğlu milliyetçiliği’ ekleyin. Belki ‘konu-komşu’ sevinir.

AK Parti ve MHP de, ülkeyle vatandaşlık bağı olan herkesi ‘Türk Milleti’ tanımının içinde sayıyor.

Kin ve düşmanlığa tahrik:

CHP; “Şiddet içermeyen hiçbir fiil terör suçu sayılmaz.” diyor. Ayrıca, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu için, ‘somut saldırıya sebep olma’ ölçütü getirilmeliymiş. Yani, her türlü bölücü veya ideolojik terör örgüt kurmak ve propaganda yapmak serbest. Yeter ki, yapılan tahrikler birer ‘Gezi’ olmasın.

Kayyım:

CHP, belediyelere kayyım atanmasına son verilmesini istiyor. Peki, ‘seçilmiş’ belediye başkanı, yönettiği şehri soyup soğana çevirmek için bir suç örgütü kuruyorsa… O belediyeye kayyım atanmayıp da ne yapılmalı? ‘Bırakın soysunlar, bırakın talan etsinler’ mi demeliyiz? (Kusura bakmayınız Adam Smith, liberal teorinizi birazcık değiştirmemiz gerekti.)

Yer, sokak, cadde adları:

CHP raporunda, geçmişte adları değiştirilen coğrafi yerlerin eski adının yenileriyle birlikte kullanılabilmesini istemiş.

Sayın CHP ileri gidenleri!.. Bu mevzuyu hiç açmasanız… Şimdi milletin aklına, ‘Dersim’ 1935’te niye ‘Tunceli’ oldu gibi zor sorular gelir.

Dersim yüzsüzlüğü:

CHP, Dersim olaylarının tüm boyutlarıyla araştırılması için Dersim arşivlerinin devletin ilgili tüm kurumlarından alınıp, TBMM’de toplanarak halka ve araştırmacılara açılmasını istemiş.

İyi de, Dersim olayları dediğiniz, 1937-1938’de yaşanan Alevî Türkmen-Kürt Ayaklanması olup, CHP yönetimince kanlı şekilde bastırılmıştır. CHP, bu tartışmanın altından kalkabilir mi?

LGBT ve İstanbul Sözleşmesi:

Bakınız, bu madde tam da CHP’ye yakışıyor. Yani sonu ‘eşcinsel evliliklere’ kadar uzanacak bir ‘açılım’ isteniyor.

Lakin raporda, ‘sığınmacılar, Alevîler, gayrimüslimler ve LGBTİ+’lara karşı nefret suçu işlendiği’ iddia ediliyor.

O halde soralım; geride kalan Cumhurbaşkanlığı ve Yerel Seçimlerde, Suriyeli ve Afgan sığınmacıları memleketten kovmayı hangi partiler önermişti? Zafer Partisi’ni geçiniz…

İmamoğlu dayatması:

Aslında CHP raporunun ana fikri, rüşvet ve yolsuzluktan tutuklanan Ekrem İmamoğlu ve etrafındaki CHP ağını, yargının elinden kurtaracak bir düzenleme talebinden ibaret. Gerisi boş laf.

Peki, bunca belge, rapor, gizli-açık tanıklar, çoğu CHP’li 76 itirafçı, HTS kayıtları, video ve ses kayıtları ortadayken, ‘İmamoğlu Suç Örgütü’ dosyası nasıl kapatılacak? Terörsüz Türkiye çabalarına destek vermesine karşılık, diyet mi ödenecek?

Gezi dayatması:

CHP Raporuna, 2013’teki Gezi kalkışması yüzünden tutuklanan ve ceza alanların salıverilmesi talebi de iliştirilmiş. Yani FETÖ ve arkasındaki emperyalist odakların tezgâhladığı Gezi isyanı cezasız kalsın istiyor, CHP.

MASAK rahatsızlığı:

İmamoğlu Suç Örgütü tarafından işlendiği iddia olunan parasal suçların en önemli tespit dayanaklarından biri olan MASAK raporlarından duyulan hazımsızlık da girmiş CHP raporuna. MASAK’ın yapısının gözden geçirilmesi istenmiş.

Cemevi Başkanlığı kapatılsın(mış):

CHP raporunda ‘zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi uygulamasının farklı inançlara göre düzenlenmesi’ talebinin yanısıra, Cemevlerine ibadethane statüsünün tanınması ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kapatılması talep edilmiş.

İyi de, sözkonusu Başkanlığın kurulması, aynı zamanda Cemevlerine ‘ibadethane’ statüsü verilmesi değil midir?

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kapatılırsa, yerine ne konulacak? Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir şube filan olabilir mi?

Mecburen laf uzadı. Kısası nedir? derseniz…

‘Jakoben ideolojisi’ ile ‘DEM Partisi ittifakı’ arasında sıkışıp kalan CHP, Terörsüz Türkiye sürecinde topu yine taca atıyor; mevzunun kenarından teğet geçerek, Batılı ve Batıcı taleplerine ilaveten, hırsızlık ve yolsuzluğun suç olmaktan çıkarılması isteğini araya sıkıştırıyor.

Gerisi boş laf…