Bir sahtekârın profili

15 Temmuz sonrası en çok FETÖ’cülerin, “darbe değil tiyatro” lafları, CHP’nin “kontrollü darbe” raporu tartışılıyordu. Bu görüşe yakın olanlar yeni yalanlarla iddiayı güçlendirmeye çalışıyorlardı.

CNN Türk kanalında konuyu tartışırken milletvekili Aytun Çıray, “İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın o gece uçakla Gürcistan’a kaçmaya çalıştığını” söyledi. Ben de bunun yalan olduğunu, Efkan Ala’nın o gece THY’nin tarifeli Anadolu Jet uçağı ile Erzurum’dan Ankara’ya geldiğini, uçuş rotası ve bilet koçanının da bunu gösterdiğini söyledim. Zaten yolcu dolu tarifeli uçak ile kaçma girişiminin saçmalığı ortadaydı.



Bunun Erol Mütercimler’in ortaya attığı bir yalan olduğunu söyledim. Erol Mütercimler, benim için ne dediği, ne yazdığı ve ne yaptığı hiç önemli olmayan biriydi. Ama yalanları gerçeği ve toplumu zehirliyordu.

1)TEHDİT VE TARİKAT KANALINDAN YALAN

Ertesi gün Mütercimler beni cep telefonumdan aradı, hayatımda ilk ve tek konuşmam odur. “Sen beni nasıl düzeltirsin, sana mı kaldı?” deyince gerekli cevabı verdim. Yetinmedi, “Bundan sonra seni mahvedeceğim, bak görürsün seni insan içine çıkamaz hale getireceğim, seninle uğraşacağım” diye tehdit edip kapattı.

Dediğini yaptı, devamlı programa katıldığı Kadiri tarikatından Haydar Baş grubunun Meltem TV kanalına çıkıp, hakkımda bir sürü yalanı art arda sıralayıp durdu.

Ben de başka platformlarda cevabını verdim ama sonunda Allah’a havale etmekten başka yol kalmamıştı.

Sonunda içindeki kötülük ayağına dolandı. İmam hatiplerden mezun olanlara “sahtekâr ve cinsi sapık” deyince gerçek yüzünü herkes gördü.

Ben onun bu yüzünü iki yıl öncesinden yazdığım yazılarla anlatmaya çalıştım.

2)ERGENEKON YALANINI ORTAYA ATTI

5 Aralık 2018 tarihinde Posta gazetesindeki köşemde, “Gladyo’nun parçası FETÖ” başlığı altında şunları yazmıştım:

“İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan Ergenekon davasında savcılık mütalaasında ‘Ergenekon isimli bir terör örgütü gerçekte hiç olmamıştır’ denirken, FETÖ’nün Ergenekon komplosunun temellerini 1990’lı yılların ikinci yarısında attığı, 2007’de operasyona çevirdiği anlatıldı.

Peki FETÖ, Ergenekon komplosunu neden ve nasıl yaptı?

Tarih 3 Kasım 1996: Susurluk’ta meydana gelen bir kaza ile siyaset, mafya bürokrasi bağlamında büyük bir ‘derin devlet’ tartışması başladı. Bu tüm Avrupa’da NATO uzantılı Gladyo yapılanmasının tasfiyesi tartışmalarına neden oldu. Başbakanlık, MİT ve TBMM konuyla ilgili araştırma raporları hazırladı.

Tarih 17 Aralık 1996: MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Cumhurbaşkanı Demirel’e Susurluk Raporu’nu sundu. Raporda, Fetullah Gülen’in siyasetçiler, derin devlet tetikçileri ile ilişkisi anlatılırken ‘doğrulanan iddialar’ kısmında, ‘Fetullah hocacıların CIA’nın bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu iddiaları Maliye, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda çözülebilecektir’ deniliyordu.

Gladyo’nun parçası FETÖ açısından her şey berbat olmak üzereydi...”

3)MÜTERCİMLER FETÖ KANALI STV’DE

Tarih 5 Ocak 1997: Devreye bir anda, 1995 yılında emekli olan, ardından Avustralya’ya gidip dönüşte FETÖ’nün STV kanalında bir programda çalışmaya başlayan emekli Binbaşı Erol Mütercimler girdi. Aydınlık dergisine verdiği mülakatta “Ergenekon” isimli örgütten söz etti. 7 Ocak 1997’de Can Dündar’ın “40 dakika” programında bu örgütü 1991’de öldürülmüş emekli Orgeneral Memduh Ünlütürk’ten ve 1992’da öldürülmüş Oramiral Kemal Kayacan’dan duyduğunu söyledi. Mütercimler’in iki tanığı vardı, ikisi de 6 yıl önce öldürülmüştü. Nedense “kulak tanığı” olduğu “Ergenekon” örgütünün varlığını 6 yıl sonra açıklıyordu.

4)DERİN DEVLET TEMİZLİĞİNDE HEDEF ŞAŞIRTTI

O yıllarda tüm dünyada NATO’ya bağlı derin devlet yapılanması olan Gladyo benzeri şebekelerin çökertilmesi rüzgârı esiyordu. Susurluk ile başlayan tartışma Türkiye’de FETÖ’cülerin de içinde bulunduğu NATO’cu Gladyo yapılanmasına uzanıyordu. Ama STV programcısı, komplo teorisi uzmanı Mütercimler, ustalıkla dikkatleri dağıtıp “Ergenekon” diye bir yapı uydurdu. Böylece MİT’in raporunda da adı geçen FETÖ’nün de içinde olduğu NATO’cu Gladyo yapılanmasının temizlenmesi engellenmiş oldu.

5)PERİNÇEK’E GÜLEN’LE FOTOĞRAF İÇİN 5 MİLYON DOLAR TEKLİFİ

Erol Mütercimler, FETÖ’nün STV kanalında çalışırken bu kez FETÖ elebaşı Gülen ile Doğu Perinçek’in görüştürülmesine aracılık için kolları sıvadı. Bunun için Aydınlık gazetesinden önce yazar Rafet Ballı’yı aradı. 28 Ekim 2018’de Ballı o görüşmeyi köşesinde şöyle anlattı:

“Yılını tam hatırlamıyorum. 28 Şubat sürecinin etkili olduğu dönem. 1998 olabilir.

Bir eski CHP Gençlik Kolları Başkanı, bir gazeteci ve ben yemekteyiz.

Cep telefonum çaldı. Arayan Mütercimler.

Konu: ‘Doğu Bey’le Fetullah Gülen’i buluşturalım...’

Etkisini ve ciddiyeti artırmak için: Cemaat’ten etkin bir isimle birlikte olduğunu da ekledi.

Tam hatırlamıyorum, ‘Latif’ ya da ‘Harun’ olabilir...”

6)PERİNÇEK: PARA TEKLİFİNİ YAPAN MÜTERCİMLER’Dİ

Evet, o görüşme gerçekleşti ama Perinçek, FETÖ elebaşı ile görüşme ve fotoğraf verme teklifini geri çevirdi. Perinçek, 8 Aralık 2014’te Perinçek, Habertürk kanalında buluşmayı şöyle anlattı:

“Latif Erdoğan ve arkadaşları ziyaret ettiler. Gülen ile aynı fotoğraf karesine girmem istendi. Kabul etmedim. Ertesi gün Samanyolu TV’den emekli bir subay aradı. ‘5 milyon liradan başlar görüşmeniz, kahve içmeniz’ dedi.”

Bir gün sonra da o subayın adını Ulusal Kanal’da açıkladı: Erol Mütercimler...

7)2006’DA FETÖ’CÜ  TÜRK SOLU’NA ERGENEKON’U ANLATTI

5 Şubat 2006 Rahip Santaro cinayeti, 17 Mayıs 2006 Danıştay saldırısı sonrası Mütercimler, bu kez “Ergenekon”u 26 Mayıs 2006’da FETÖ’cü Türk Solu dergisine anlattı. Artık operasyonun zemini hazırdı. FETÖ sonunda 19 Ocak 2007 Hrant Dink suikastı, 18 Nisan 2007 Zirve katliamı ve ardından 12 Haziran 2007’de başlayan “Ergenekon” komplosu ile amacına ulaştı. Evet, Erol Mütercimler de bu kapsamda gözaltına alındı, “Ergenekon” adını hiç duymayanlar bile tutuklanırken, Mütercimler, nedense mahkemeye bile çıkmadan FETÖ’cü Zekeriya Öz tarafından serbest bırakıldı.

8)SÖZLERİ YALAN,  TANIKLARI ÖLÜ

Aradan yıllar geçti, insanlar acılar çekti, bazıları hayatını kaybetti. Ama mahkeme, “Ergenekon” diye bir örgütün olmadığına hükmetti. Nitekim Yargıtay 9 yıllık yargılamanın sonunda 2016’da Ergenekon’un varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamadığını açıkladı.

Şimdi soru şu: 81 ildeki Emniyet istihbarat şube müdürünün 74’ü, 7 bin istihbaratçının 6 bin 500’ü, TSK’daki generallerin yarısı, kurmay subayların yüzde 74’ü FETÖ’cüydü. Askeri hâkim ve savcıların neredeyse tamamı, Genelkurmay istihbaratı FETÖ’nün elindeydi. MİT’te yüzlerce personel FETÖ’cü çıktı. 2007’den beri  “Ergenekon örgütü”nün peşine düşen, en sonunda ‘kozmik oda’da bile arama yapan FETÖ, neden bununla ilgili tek bir kayda ulaşamadı?

Cevabı vereyim: Çünkü böyle bir örgüt yoktu da ondan.

Peki Erol Mütercimler 1997’de ortaya attığı “Ergenekon” yalanını kime dayandırmıştı? Terör örgütü DHKP-C tarafından 1991’de öldürülmüş emekli Orgeneral Memduh Ünlütürk ve 1992’da öldürülen Oramiral Kemal Kayacan’a.

Aynı Mütercimler, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, “Gürcistan’a kaçıyordu” dediği eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’dan özür dilerken, bu iddiasını kime dayandırmıştı? Adını vermediği iki AKP’li milletvekiline...

Yani yalanlarının tanıkları ya ölmüş ya da adı olmayan kişiler.

Peki bu yalanlarından utanır mı? Sahtekârlar utanmaz.

(hurruyet.com.tr'den)