Futbola ilgim yok ama turizm ile yakından hatta çok yakından alakalıdır. Çünkü maç için gelenler ayrıca başka şeyler gezerler, neşelidirler, para harcarlar, seyahat acenteleri yana yana rehber arar ve ben de spor müsabakalarının turizm esnafının iş hacmini artırdığı bu dönemlerde para kazanmaktan hep memnun oldum.

Ayrıca, holigan ve tehlikeli İngilizler bir tarafa genellikle eğlenceli maç severlerin neşeli, medeni ve sevecen davranışlarıyla karşılaştım.

Dolayısıyla UEFA Avrupa Şampiyonlar Kupası süreci ve neticesi salgınla beraber alt üst olan turizm sektörü için de kıymetlidir. Ayrıca maçın sunucusu ‘It is us!’ deyince…bu ifadenin altında nasıl bir başarı hikayesi yatıyor bakmak istedim.

Kaç şampiyonluk oynadı İngiltere?

İngiltere kazanınca teknik direktör Southgate’in şövalyelik ünvanı ile şereflendirileceği düşünülüyordu. Çünkü bu başarı 1966 yılından beri, yani Soğuk Savaş döneminden beri oynadığı ilk final maçıdır. Ancak o zaman oynanan maç Dünya Kupası maçıydı. Yani aslında 1872 yılında kurulan ve dünyanın en eski futbol milli takımı ünvanına sahip İngiltere 1966 yılından beri oynanan bu kupayı hiç kazanamamıştır. Hiç final maçı da oynamamıştır, en iyi derecesi üçüncülüktür ve bu bakımdan Türkiye’nin derecesinden daha iyi değildir. İcat ettikleri ve dünyaya yaydıkları sporda hiç Avrupa şampiyonu olamadılar.

Dünya Kupası’nı da sadece bir kere kazandılar, o da 1966 yılında, uzatma dakikalarında Batı Almanya’ya karşı. Hatırlayanı bile kalmamıştır.

Bilgimi bir de futbolda konuşturayım dedim ancak umarım hata yapmam… Kaybeden takımını onu destekleyen Britanya Türkleri’nin üzüntülerini paylaşırım.

Yani İngiltere daha hiç Şampiyonlar Kupası’nı almamışken ‘it is us/Biz buyuz’ lafı, Almanya kaybedince ağlayan o kız çocuğu ile alay etme hali ve Danimarkalı kalecinin gözüne tutlan lazer sonrası verilebilecek olası bir şövalyelik…

Hemen Büyük Atatürk’ün ‘Ben sporcunun çevik, zeki ve ahlaklısını severim’ lafı akla geliyor haliyle.

Ancak yine de bir çocuğun yarasının sarılmasının ne demek olduğunu anlamamız için ne kadar da kıymetli bir olay oldu Almanya-İngiltere maçı sonrası ağlayan çocuk, onun devamındaki teselli çabası…

Zedelenen bir kalbin tamirinde, iyilik yapmanın, hayır işi yapmanın ne olduğu daha nasıl gösterilebilir?

Türkiye’de sık sık acılara dalarak haberdar olduğumuz ve sosyal medyadan sadece birkaç günlüğüne lanet ve küfür yağdırmak dışında bir daha hiç hatırlamadığımız taciz haberleri? Kendi çocuğumuza sıkı sıkıya sarılarak bu kötülüğün kendilerinden uzak olması için dua ettiğimiz anlar.

Bir olayı kutsamak veya uyanan infialin, zararın veya kötülüğün etkilerini azaltmak ve kişilerin/çocukların hayatlarına el atmak için kısa zamanda toplanan para. Miktarında daha kıymetli olan süresi ve harekete geçirdiği duyarlı insan sayısı. Charity dediğimiz, konuşma dilinde Türkçe’ye çevirmekte zorlandığımız, çoğunlukla da çevirmediğimiz şey tam da bu işte.

İngiltere kaybetti ama İngilizlerin Alman kızı teselli etmek için başlattığı yardım kampanyası hafızalarda yer etti.

Yine de tebrikler İtalya….