Bilinmeyen Tanrılara Adanmış Tapınaklar

Antik Yunan’da, özellikle Atina’daki Akropolis’te bulunan küçük bir tapınak, üzerinde şu ifadeyle tanımlanırdı: “Agnōstō Theō” — Bilinmeyen Tanrı’ya.

Bu tapınak, insanların henüz adını bilmedikleri, doğasını anlayamadıkları fakat varlığını sezgisel olarak hissettikleri bir güce adanmıştı. Bugün, kişisel gelişim literatüründe “bilinmeyen tanrı” kavramı, bilinçaltımızda etkisini sürdüren, henüz adını koyamadığımız duygusal ve davranışsal dinamikler için güçlü bir metafor olarak kullanılmakta.

Davranışlarımızın yalnızca %5 ila %10’u bilinçli kararlarla şekillenirken, geriye kalan büyük çoğunluk bilinçdışı süreçlerin kontrolündedir. Bunu ilk ortaya koyanlardan biri, psikanalizin kurucusu Sigmund Freud olmuştur. Freud’a göre insan zihni, bir buzdağına benzer:

“Görünen kısım küçük; asıl hacim suyun altında.”

Bu teori günümüzde nörobilimsel verilerle de desteklenmektedir. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, bireylerin otomatikleşmiş kararlarının %90’ının öğrenilmiş bilişsel kalıplar ve geçmiş deneyimlerin etkisiyle verildiğini ortaya koymuştur. Peki Bu Ne Anlama Geliyor?

Demek ki bazı kararlarımız, davranışlarımız ya da tepkilerimiz; aslında bugünle değil, geçmişte içselleştirdiğimiz ancak anlamlandıramadığımız süreçlerle ilintili olabilir. İşte bu alanlara biz

· Bilinmeyen Tanrılar,

· İçsel Otomatik Pilotlar

· Adını Koyamadığımız İç Güçler diyoruz.

Ve her birinin zihinsel bir tapınağı var: Çocuklukta şekillenmiş inançlar, kültürel kodlar, travmatik deneyimler ya da bastırılmış arzular.

Carl Gustav Jung, insanın “gölge” yönünü tanımlarken, bilinçaltının bastırılmış içeriklerini ele alır. Gölge, kişinin kabul etmekte zorlandığı düşüncelerini, dürtülerini ve özelliklerini içerir.

“Kendini aydınlatmak isteyen kişi, önce kendi karanlığını görmelidir.” – Jung

Birey kendi içindeki bu gölgeyi tanımadıkça, onu dış dünyada farklı şekillerde deneyimler. Örneğin; öfkesini bastıran bir birey, dış dünyada saldırgan kişilere aşırı tepki verir.
İşte bu yansıtma mekanizması, bilinmeyen tanrılara hizmet etmektir — farkında olmadan.

Bilinçaltı dinamiklerinin karşımıza çıktığı yerler:

· Kariyer tercihleri: Aileden görülen takdir modeli ya da çocuklukta duyulan bir övgü, meslek seçimini etkileyebilir.

· İlişki kalıpları: Bağlanma stilleri, genellikle erken dönem bakım deneyimlerinden etkilenir.

· Risk alma eğilimleri: Travmatik deneyimler, aşırı temkinli ya da aşırı cesur davranışları tetikleyebilir.
Mükemmeliyetçilik / Erteleme: Altta yatan yetersizlik inançlarıyla bağlantılı olabilir.

Bilinçaltı yalnız bireylere değil, kurumlara da sirayet eder. Özellikle şirket kültürlerinde:

  • Sürekli aynı tarz liderlerin seçilmesi,
  • Değişim süreçlerine karşı pasif direnç,
  • İletişim kazalarının kronikleşmesi…

Bu davranışlar da kolektif bilinçaltının ürünüdür. Organizasyonel gelişim projelerinde kullanılan “organizasyonel psikodinamik” yaklaşım da bu nedenle önemlidir. “Görünmeyeni görünür kılmak, dönüşümün ilk adımıdır.” Görünmeyeni tanımak için yapabileceklerimizi 5 adımda toparlayabiliriz:

  1. Duygusal tetikleyicileri not alabiliriz: ani tepkiler, aslında eski dosyaların açıldığını gösterir.
  2. Tekrarlayan kalıpları inceleyebiliriz: sürekli aynı tür sorunları yaşıyorsak, orada tanımsız bir iç dinamik olabilir.
  3. Yansıtma mekanizmasına dikkat edebiliriz: başkası hakkında düşündüğümüz her şey, kendimizle ilgili bir ipucu olabilir.
  4. Danışmanlık veya koçluk sürecine katılabiliriz: profesyonel bir rehberlik, gölgeleri aydınlatmada kritik rol oynar.
  5. Psikolojik farkındalık egzersizleri yapabiliriz: mindfulness, duygu günlüğü, hayal çalışmaları bu süreçte yardımcıdır.

Belki de hepimizin içinde, adını koyamadığımız ve davranışlarımızı yöneten bilinçaltı tanrılar var. Ve onlara duyduğumuz sadakat, bazen gelişimimize engel oluyor.
Ancak onları tanıdığımızda, bu içsel tanrılar birer düşman olmaktan çıkıp, rehbere dönüşebilir.

“Kendimizi tanımadan yönettiğimiz her şey, bir gün bizi yönetmeye başlar.” – Daniel Goleman

O yüzden, kendimize dair içsel tapınakları ziyaret etmek, oradaki tanrıları dinlemek ve gerektiğinde yeni ritüeller başlatmak gerek. Çünkü gelişim; sadece ileri gitmek değil, içeriye de bakabilmektir.

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

@indusefsun

#bilinçaltı #psikodinamik #kişiselgelişim #farkındalık #özfarkındalık #kendinitanımak #gölgeçalışması #jung #freud #danielgoleman #mindfulness #psikoloji #davranışbilimleri #kurumkültürü #organizasyonelgelişim #koçluk #dönüşüm #içselgüç #gelişim