Sadece biryerden bakış :

 

Ev:

-Lavabonun içinde çekirdek kabukları var. Kim attıysa temizleyin, yengenler gelecek, görmesinler. Ayıp, bayram üstü. Ortada birşey bırakmayın temiz tutun etrafı. Gelen giden oluyor. Yenilecek içilecek elbet ama biraz da….  Aleme rezil olmayalım. Toplayın şuraları.

-Tatlı için tabakları da hazır edin.Kenarda dursun bir köşede.Tatlıyı dolaba koymayın dedim kaç kere! Şekerleniyor. Balkonda tutun,  nasılsa kapalı balkon. Üzerine sofra bezi de ört kızım. Olmaz birşey. Balkon demişken bana bakın, hey, kime diyorum! Sakın amcanların yanında sigara içmeyin. Sigara içen herkes balkona.

-Ayrana gerek yok, çay daha çok içiliyor kızım. Çay var mı ? Demde ama poşet olmasın.

Ayakkabıları kapının önünden alın. Şekerliği de ayakkabılığın önünde bırakıyorsunuz çocuklar avuç avuç götürüyor. Şu çocuğun elini yıkayın yapış yapış yaptı her yeri.  Bozuk para hazırladınız değil mi?

 

Mahalle Kahvesi:

 

-Koç keseceğiz bu sene. Allah kabul etsin inşallah.

-Dört  kardeş beraber keseceklermiş. Adamcağız her sene kesermiş ama bu sene kesemediği için çocukları demiş dört kardeş bir olup keselim babamı mutlu edelim.

-Ne diyorsun yahu?  Koç’a dört kişi girilir mi? Büyük baş hayvana girilir. Ben öyle biliyorum..

-Sorun hocaya. Yıllardır keseriz.

-Paran yetmiyorsa kesmeyeceksin kardeşim taksitle koç olur mu? Millet bankadan kredi çekiyormuş. Bağış yapın bari bir yerlere!

-Olacak iş değil.

-Kime vekil gösterilirse onun adına kesilir efenim. Mühim değil. Parasını paylaşmak anlamında diyorsun sen orasını bilmem. Hocaya sormalı derim yine de.

-Hava güzel olacakmış tam bayram yaptık şimdi. Tatile giden çok bu sene. Bizimkiler bu sene de gelmez. Uzak yol ne de olsa. Trafik için uyarıyorlar zaten.

-Şu bayram reklamları yok mu illa ki harcatmaya götürüyor.

-Ben koçu önceden ayırtttım, tam bir hafta evvelinden. Beni tanırlar. Dedim ki ‘ En ağırından, en güzelinden bir koç’  70 kiloluk ayırmışlar maşallah!

-Deme yahu o kadarlık koç çok ağır ve pahalı gelmez mi ne yaptın? Emekli maaşınla olur mu ki?

-Hayrına mı olur böylesi?

-Geçen sene danaya girmiş komşular. Ama anlaştıkları gibi olmamış; aralarından biri  ödememiş parasını ya!

-Dağıtacaksınız fukaraya. Yoksa kim yiyecek o kadar eti? Makbul olan odur.

-Olmaz olsaydı böyle bayram diyorlar bazıları...

-Tövbe tövbe!

Bayram

 

-Çoluk çocuk, gelinler evde kalsın. Biz de o arada koçu keser geliriz.

-Akşamı bulur mu dönmemiz baba?

-Neden?

-Hanım soruyor kaç da geleceksin diye?

Baba içinden: ‘Daha evleneli ne kadar oldu da kadının eline dizginleri verdi bu oğlan. Kadın lafıyla hareket eder oldu’ der. Ama oğluna: ‘Aman oğlum geç kalmayız merak etmesin eşin. Tabi ne yapsın kadın evde yalnız kalmasın işimiz biter bitmez oradayız eyvallah’ der.

-Gelinler her daim perhizde. Et pişirecek kimse yok.

-Eski zaman bayramlarına girmeyelim Halim Amca!

‘Mutfakta et kokuları masa üstünde koç kelle. Muslukta asılı bağırsaklar. İşkembelikler yıkamada. Keser tezgahta. Komşulara dağıtılmak üzere hazırlanmış, gazete kağıdına sarılı etler. Ocaktan çıkan dumanla sarılmış, sisli mutfak içinde kaybolmuş önlüklü anne sesi ‘Et suyuna pilav ve kavurma!’

Nerede eski hanımlar. Zamane kadınları pek çıtı pıtı.Tırnaklarını bile kesemez oldular, bunun için bile berbere gider oldular. Kesmek deyince siz kesmiyormusunuz bu sene?

 

Bayram Ziyareti

- İki de bir de arayıp ne zaman geleceksiniz diye soruyorlar. Akşama kalmaz geliriz dedim. Sizin gideceğiniz yer varsa gidin dedim.

-Kasaptan etler gelecek ancak bekliyoruz işte.

-Yok sizi bekliyoruz dediler.

- Bizim etler çok kemikli geldi.

-Koca but hoopp kayınvalideye.

 

- Şükran’lara gittik bayramda. Ayol neydi öyle eli ayağına karışmış bir halde. Sanki baskına gittik. Ah annem olmasa gitmezdim de !

Bizi göndermek istercesine acele bir ikram savaşı verdi.

Kapıdan içeri adım attık. Oturmamızla, elimize tutuşturan ‘pilavüstü kavurma’... Paltolar çıkmadan ayran geldi. Amca namazdan gelseydi, bekleseydik.Yemek vakti değil ki şimdi diyemeden; kahveler de yapıldı. Ne gereği vardı demeden, Damat: ‘Çay da hazır demleniyor’ demez mi?

Aaaaa ne arada  nereye yetişiyoruz yabancı mıyız ki? Neyse ki bizim adamı uyardım.’ Kalkalım artık. Bunlarda bir hal var’

- Tam kalkıyoruz dedik ki, bir de baktık bizden evvel kapının önünde hazırda bekliyorlar, gidecek yerleri varmış meğerse beraber çıkalım demezler mi?

 

Bayram Bitti bitiyorken;

 

-Antalya’da çok yağmur yağıyormuş. Tatilciler ne halde kim bilir? Oh olsun walla!

-Sen onu bırak, dönüş trafiği nasıl olacak? Bir hafta aileme katlanmayayım tatil yapayım, kafa dinleyeyim diyenler için başka bir çile olmayacak mı?

-Bize mi düştü tasası canım. Biz evdeyiz wallahi! Haydi iyi bayramlar olsun...