Bayan KDV; Ama çoğu zaman da Demir Lady’…

Margaret Thatcher 100 yaşında.

O halde ne bıraktı bu Sir Winston Churchill’den sonra en kıymetli, dirayetli, seveni de sevmeyeni de dayanıklılık ve kararlılığını takdir ettiği Başbakan Barones Maggie Thatcher?

13 Ekim 1925’te başlayan bir yaşamı ve 20. yüzyılın ikinci yarısının en çok hayranlık duyulan, en çok nefret edilen, en çok putlaştırılan ve en çok karalanan figürü. Yüzyılın en uzun süre başbakanlık yapan politikacısının 100. yıl doğum günü kutlamaları yapılıyor, anılıyor ve akademik çevrelerin ve uzmanların hala daha aklını karıştırıyor.

Türkiye Ekonomisi derslerinin 1980’lü yıllar ve Özallı yıllar anlatılırken önce Thatcherism demek gerektiğini, onu anlamadan Türkiye'deki özelleştirme programını, çalışmaları ve kısaca ‘Evdeki Gümüşleri Satma’ çabasını anlamanın onunla başladığını biliriz.

Onun sayesinde kamu işletmelerinin Britanya Ekonomisi’indeki ağırlığı yüzde 15’den yüzde 2’ye indi.

Kamu işletmelerinin özelleştirmeden ülke 29 Milyar Sterlin kazandı. Belediye evlerine de kafayı takmıştır ve onların satışından da 18 Milyar Sterlin geldi ki ‘onurlu insanlar başlarını sokacak bir ev ve sofraya koyacakları yemek için çalışır’ dedi. Sosyal devletten geçinen, geçindikçe tembelleşen, sistemi sömüren ve hakkı olmadan faydalanan gruplar en fazla kafayı taktığı gruptu ve bu yüzden de sevmeyeni ve eleştireni de çoktu. Çünkü kamu kurumlarının toplam istihdama katkısı yüzde 30 oranında adı ve çalışanların bir çoğu işsiz kaldı, Türkiye'de olduğu gibi erken yaşta emekli edilmedi.

Onun sayesinde İngiltere ve Galler dünyada su ve kanalizasyon sisteminin özel sektörün elinde olan yegane ülkelerdir. Su temini o sebeple hala daha İngiltere’de İskoçya ve İrlanda ile karşılaştırılamayacak kadar pahalıdır ve fiyatları da sürekli bir artış eğilimindedir.

Demiryollarının özelleştirilmesine o kadar inandı ve kafayı taktı ki ‘başarıldığında Waterloo Savaşı gibi bir etkiye sahip olacaktır’ diyerek kamu işletmelerinin ülke için yarattığı yük ve tehdidi bir yüzyıl önce Avrupa'nın baş belası Napolion tehdidine benzetiyordu.

Bugün nostaljik-romantik kabul edilen bazı demiryolu hatlarının kapatılmasının sebebi de bu esasen; taşınan kişiden elde edilen gelir o kadar az ki bu kişilerin yaşam boyu ulaşım ihtiyaçları karşılanırsa o ilgili demiryolu hattının devlete olan yükünden daha az bir yük söz konusu olurdu dedi.

Katma Değer Vergisi sistemi de her ne kadar 1974 yılında uygulanmaya başlandı ise da Thatcher zamanında ağırlık kazandığı için vergi sisteminden söz ederken kendisi Bayan KDV olarak da anılır. Yüzde 15 seviyesine onun zamanında çıkarıldı.

Britanya’nın da bir Karabük Demir-Çelik’i olduğunu da belirtmeden geçmemeli; British Steel. 3 milyar Sterlinlik bir ciroya rağmen hala daha maliyeden 1 milyon Sterlinlik bir kaynağa ihtiyacı vardı ki başarısız hali ile Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi başardı.

1990'lı yıllarda da Tansu Çiller Karabük Demir Çelik’i 1 Lira sembolik bir fiyata sattı ki hurdası bile milyonlar ederdi diye sızlansak da maliyeye yükünü başka türlü hafifletemeyiz diye elden çıkarıldı.

Kuzey İrlanda’daki terör olaylarının yoğun olduğu dönemde de ağır eleştirildi Thatcher; IRA bombacısı Bobby Sands cezaevinde açlık grevine başladığında ‘Crime is crime’ diyerek hiç taviz vermedi. IRA daha sonra onun kaldığı oteli de bombaladı ama bu Thatcher’ın popülerliğini artırmadan başka bir işe yaramadı.

Popülerlik deyince Falkland Adaları’na yaptığı askeri harekat başarıya ulaşınca ve bu kadar uzakta bir vatan toprağı kurtarıldı diye az gayret göstermedi; hala 10 Ocak o adalarda 'Thatcher Day' olarak kutlanır ve resmi tatildir.

Görevden ayrıldıktan sonra hem Lordlar Kamarası daimi üyesi oldu, hem de barones oldu ve hem de en yüksek şövalyelik makamına çıkarıldı.

Bunlar olurken 1997 yılında çocuk fakirliği, zavallılığı, ihtiyaç sahibi hali ile İngiltere Avrupa’da rekor yapıp en yüksek olma rekorunu da kırdı.

Öldüğünde devlet ve askeri törenle uğurladı, Aziz Paulus Katedrali’nde yapılan türenin maliyeti 3.6 milyon Sterlin tuttu ve esas maliyet polis gücüne yapılan ödeme oldu. Külleri de kocasının yanına Chelsea Hastanesi bahçesine gömüldü.