Anastasiadis projesi yol kazasına uğrar mı?

Güney Kıbrıs’ta dün başkanlık seçimi için sandıklar kuruldu.
545 bin 491 kayıtlı seçmenden % 83,14’ü oy kullandı.
453 bin 498 seçmenden %97, 29’unun oyları geçerli sayıldı.
Sayımlar hızla sonuçlandı.
Sürpriz olmadı.

DİSİ’nin adayı Nikos Anastasiadis: 200 bin 571 oy (Yüzde 45,46), AKEL’in adayı Stavros Malas: 118 bin 725 oy (Yüzde 26,91), Bağımsız aday Yorgos Lillikas: 110 bin oy (Yüzde 24,93) oyun sahibi oldu.
Haftaya ikinci turda Anastasiadis ile Malas yarışacak.
Geçtiğimiz hafta yapılan kamuoyu yoklamaları Anastasiadis ile Malas’ın yarışacağı ikinci turda kesin favorinin Anastasiadis olduğunu gösteriyordu.
***
Aslında Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı olması batının en az dört yıllık projesi.
Batı derken öncelikle okyanus ötesini, ABD’yi işaret ediyorum.
Hiç kuşkusuz AB’nin demokrasi kültürü ne olursa olsun AB içindeki NATO’cular için de Hristofyas yerine Anastasiadis kesin tercih edilendi.
***
2008’de Hristofyas’ın başkan seçilmesinin neredeyse hemen sonrası ABD’nin Hristofyas karşıtı, kulis çalışmaları başlamıştı.
Yapılan çalışmalarda ABD’nin kilise ile birlikte hareket ettiği Hristofyas, çalışma arkadaşları ve AKEL tarafından açık bir şekilde gözlenmişti.
Aslında Hristyofyas, Rum toplumu içindeki, klasik muhafazakar unsurları bir kenara itip, dönemim KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la Kıbrıs sorununun çözümünde yürekli bir tavır içine girebilseydi batının yaklaşımı çok farklı olabilirdi.
Annan Planı referandumunda AKEL’in HAYIR demesine rağmen Hristofyas, AKEL’in geleneksel politikalarıyla barış güvercininin uyum içindeki iki kanadından biri olabilirdi.
Sözü fazla uzatmaya hiç gerek yok.
Hrtistofyas, dünya görüşüyle örtüşen bir siyaseti ileri götüremedi.
Hristofyas, içte Rum toplumunun muhafazakar politikalarının sınırlarını aşamamasına rağmen daha Meclis Başkanı olduğu dönemden ABD’nin gözü üzerinde bir siyasi liderdi.
KIBRIS gazetesindeki son dönemlerimizde bizi ziyaret edip birlikte kahvaltı yaptığımız dönemin ABD Büyükelçisi, “ABD için komünist bir lideri iktidarda kabullenmesi kolay değildir” demişti.
ABD, AKEL’in Kıbrıs adasında iktidar gücü taşımasını istemiyordu.
Bunu bilen Hristofyas, aleyhine kulis yapan ABD Büyükelçisi Urbancik’i makamına çağırıp, “ Aleyhime çalışıyorsun. Bu ABD yönetiminin politikası mıdır? Bunu Başkan Obama’ya mektup sormamı istiyor musun?” diyerek tavır koyduğunu çok iyi biliyorum.
***
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum Başkanı’nın Kıbrıs sorununun çözümüne hangi oranda katkı koyabileceği çok önemli mi?
Çok önemli olduğu görüşünde değilim.
Neden?
Batının Kıbrıs sorununun çözme konusunda ciddi anlamda istekli olduğu konusunda kuşkuluyum.
Onlar için önemli olan Kıbrıs sorununun sorun yaratmadan devamı.
Kıbrıs üzerinden bölgede sular ısınmadığı sürece Kıbrıs sorununa çözüm girişimleri hep laf ola kalacak.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum Cumhurbaşkanı’nın bölgede ve AB içinde nasıl tavır içinde olacağı Kıbrıs sorunundaki tavrından daha önemli kabul edilir.

***
Kıbrıs sorununun çözümüne önce Kıbrıslı Türklerin ardından da Kıbrıs Rum Toplumunda adanın bölünmüşlüğünden kaygı duyan AKEL ve öteki unsurların gereksinimi var.
Talat ve Hristofyas buluşması bu bağlamda tarihi bir fırsattı.
Anlaşabilmiş olsalardı, çözüm konusunda sahte tavır içinde olanların, samimi olmadıklarını teşhir edip tarih yazabilirlerdi.
Olmadı.
Hristofyas’ın Rumların, Talat da Kıbrıs Türk tarafının avukatı gibi davranınca, kişisel konumlarından öte adada sol kabul edilen siyasi düşüncenin sorgulanmasına neden oldular.
***
Önce Talat kaybetti.
Şimdi de Hristofyas dönemi sonlanıyor.
İkinci turda AKEL’in adayı Malas, Anastasiadis’i geride bırakabilir mi?
Çok zordan öte sanki de imkansız.
İlk turda 91 bin 993 kişi sandığa gitmedi.
Bu kez katılma oranı yükselebilir.
Malas’ın kazanan olabilmesi için Anastasiadis’in dışındaki tüm oylarının Malas’ta birleşmesi gerekir.
AKEL adayı için ittifak pazarlığı yapacak.
DİSİ kanadı yapmayacak mı?
Onlar da yapacak ve 24 Şubat Pazar günkü ikinci turun sonunda zafer kutlaması Anastasiadis’in olacak.

***
Anastasiadis’in seçildikten sonra ne yapar?
Annan Planı’na EVET diyen Anastasiadis ile Cumhurbaşkanı seçilecek Anastasiadis’in bir birinden çok farklı olacağından hiç kuşkum yok.

Günün sözü:

Politikacının söylediği değil, yaptığı değerlidir.

(Havadis gazetesinden alınmıştır)