Kraliçenin çok yaşadığını, bedeninin yanında belleğinin de eskimediğini düşünüp kaç Amerikan başkanı eskittiğini mi hesaplıyorsunuz? Nasıl bu kadar uzun ömürlü olabildiğini mi sorguluyorsunuz? Cevabı kendisiyle aynı adı taşıyan annesi Elizabeth Angela Marguerite Bowes-Lyon…ya da kısaca ana kraliçede…

Uzun yaşamın sırrı Ana Kraliçe de öldü sonunda…102 yaşında, 30 Mart tarihinde, bugün.

Hindistan’ın son imparatoriçesiydi, çünkü kocasına kral olmak yetmemişti, imparatordu aynı zamanda. Yani…‘king-emperor’. Allah’tan sadece 1947 yılına kadar.

Eğer kraliçenin neden bir İskoçya sevdası, ilgisi içinde olduğunu sorarsanız onu da annesine borçludur. Çünkü Anne Elizabeth’in ataları İskoç krallık hanedanına dayanır ve babası İskoç asilzadesidir.

Kız çocuğu olmasına rağmen iyi bir eğitim alır, ev derslerinin yanında sekiz yaşında Londra’da okula başladığında Sokrates’in öğrencisi Ksenefon’un Anabasis eserinden alıntı yaptığında öğretmenleri şaşkınlık geçirir. Ayrıca OCR sınavını 13 yaşında üstün başarı göstererek geçer ama yazık ki KIZdır.

Kral olmak için doğmamış bir kral oğlunun aşkını ve evlilik teklifini iki kere reddeder. Kendisi gerekçesini ‘bir daha asla istediğim gibi düşünememe, konuşamama ve hareket edememekten korkma’ olarak gösterir.

Hanedan bireyi olmak, göz önünde olmak, hata yapmak ve eleştirilmek en istemediği şeydi denir. İkincisinde de aynı şekilde reddetse de genç prens Albert’ın evlenme teklifini kabul eder sonunda. Kraliyet Ailesi’ne, kraliyet adetlerine kuşkusu kaybolmaz tabi ama evlenir. Düğün günü manastırdan girerken elindeki çiçek demetini ‘Meçhul Asker Anıtı’nın üzerine koyar, bu davranışı şaşkınlık yaratsa da o aslında savaşta kaybettiği kardeşlerini hatırlar. Öldüğünde de vasiyeti bu olur, cenaze arabasındaki çelengin yine aynı yere konulmasını isteyerek savaşta hayatını kaybedenleri anmak ister. Daha sonra bu adeti kızı Elizabeth de devam ettirir.

Evlendiklerinde ileride kraliçe olacağını bilmez tabi, çocuğunu doğurduğunda da onun ileride kraliçe olacağını bilemez ayı şekilde. Kayınbiraderi Edward aşka düşmeyeydi…sevdiği kadın ile evlenebilmek için tahttan feragat edene kadar.

Yaşadığı dönemde albenisi ile herkesi büyüler, kraliyet ailesinin ülke içinde ve dışındaki en popüler bireyidir. Krallığı halkın güzünde yeniden sağlamlaştırır. Hitler’in savaş döneminde ‘Avrupa’nın en tehlikeli kadını’ dediği kadındır. O da zaten ‘Almanlara güvenmeyiniz…hiç güvenmeyiniz…’ der. Savaşta yoğun Alman bombardımanı altındaki Londra’dan çocuklarını da alarak Kanada’ya gitme/kaçma fikrine hiç yanaşmaz, halkla beraber bombalanan yerlerde gezer, kendi evi de bombalanır.

Kekeme ve utangaç kocasının sorunları ile savaşmasında en önde giden kadın olur ama 26 yıllık evliliğine sığdırdığı bu kadar yoğun faaliyetten sonra kenara konulmayı da kaldıramaz.

51 yaşında dul kalır ve ömrünün tam tamına yarısını dul olarak yaşar, diğer 51 yılını. Taviz vermediği şey şapkaları, moda dergilerinden çıkmış kıyafet seçimi olur. Bu israfça yaşam tabi 1990’lı yıllarda ek hesabının 4 milyon Sterlin’e çıkmasına sebebiyet verir. Ama o yine de ‘tüylü şapkalarım ve onlarla uyumlu elbiselerim’ der.

İki çocuğuna da bir şey bırakır; kraliçe olan kızına uzun yaşama sırrını, köpek ve at sevgisini ve sabrı, küçük kızına ise güzelliği, zerafeti, savurganca giyim zevkini…

Tabi onun da otobiyografisi yazılır, eleştiriler yapılır.

Onu iyi tanımlayan ifade ‘…bir kayayı kıran dalga gibidir. Her ne kadar güzel ve çekici olsa da o aslında serttir ve azimlidir. Bir dalga bir kayaya çarptığında güneşte köpük ve damlacık oyunuyla yağmur yağar…ahenkle. Ama devamında altta katı kaya biraz aşınmış olur. İlkeli görev bilinci kendini gösterir…’ şeklindedir.

Ancak kraliyet uzmanlarının, biyografi yazarlarının hala daha anlamadıkları şey şudur; dış görüntüsüne bu kadar özen gösteren bir kadın kraliçeliği ve ana kraliçeliği döneminde nasıl da bu kadar ürkütücü dişlere sahip olabiliyor. Neredeyse kapkara. Zamanında koruyucu sağlık hizmetleri gelişmemişti ama ergen yaşında en iyi diş hekimlerinden tedavi ve tavsiye alabilirdi. O almamayı, sürekli şeker yemeyi tercih etti denir.

Öldüğünde İngiliz kraliyet ailesinin en çok yaşayan üyesi olur, cenaze arabası da bahçesindeki kamelya çiçeği ile bezenir, kraliyet cenazelerinde şimdiye karar iki kere olan bir tören ile uğurlanır. Kraliyet erkek bireyleri, yani kraliçenin 4 torunu cenaze arabasının dört yanında nöbet tutar.