Almanya, kaliteli yaşamın peşinde…

Yazının başlığı Fransız romancı, deneme yazarı Marcel Proust’un ünlü eseri “Kayıp Zamanın İzinde”’yi (À la recherche du temps perdu) hatırlatıyor. Taklit değil ama önemi açısından Proust’un bu eserinden ödünç aldım. Çünkü Alman Şansölye Angela Merkel, gelecek yıldan itibaren kaliteli yaşamın peşine düşecek… 20. Yüzyıl’ın en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilen Kayıp Zamanın İzinde’yi yazan Proust “Yaşamın anlamı, en acil sorundur” diyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel de “Kaliteli Yaşam”ı en acil olmasa bile toplumsal açıdan geleceğin sorunlarından biri olarak görüyor…

 

* * *

 

1933’te Nobel fizik ödülü verilen Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödenger’in 1944’de yazdığı “Yaşam nedir? (What is Life ? ) adlı eseri 20. Yüzyıl’ın bilim klasiklerinden sayılır. Eser Türkçe’ye de çevrilmiş. Ay’daki bir dev kratere adı verilen kuantum fizikçisi Schrödinger, yaşamın gizlerini çözmeye çalışmış. Ancak yaşamın temelini sadece fizik kurallarıyla çözüp hayatı anlamlandırmanın yetersiz olduğu da tartışma götürmez bir gerçektir.

 

* * *

 

Sözlük anlamı, doğum ile ölüm arasındaki zaman olsa bile “Yaşam nedir ? “ çok felsefi bir sorudur…  Bu soru bilimsel, felsefi veya dini pek çok sayıda araştırmanın temeli olmuştur hep… Antik Yunan’dan beri filozoflar bu konuyla ilgilenmişler, binlerce kitap, makale, tez yazılmış bu konuda…

Yaşamı tarif ederken yaşamak, yaşamın anlamı, kaliteli yaşam gibi kavramlar iç içedir.  İşte Şansölye Merkel’in aradığı şey “kaliteli yaşam” veya “yaşam kalitesi” sorusuna cevap… Artık bir ülkenin kalkınma hızı veya gayrısafi milli hasılasının artması otomatikman o ülkede halkın yaşam kalitesinin yükseldiği anlamına gelmediği savunuluyor…

 

* * *

 

“Yaşam kalitesi” kavramını siyasete Alman Şansölyesi Sosyal Demokrat Willy Brandt getirmiş. Dönemin Şansölyesi Willy Brandt , 18 Ocak 1973’te mecliste okuduğu hükümet programında bu kavramı ilk kez kullanmış… 57 sayfalık programın 31. sayfasında “Yaşam Kalitesi/Yaşam Standartı” diye bir bölüm ayırmış…

 

* * *

 

Şansölye Brandt şöyle diyor; “Şimdi sizlere temel bazı uyarılar yapacağım. İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik büyüme ve refah artışı halkın yaşam standardını önemli ölçüde artırmıştır. Yaşam kalitesi kavramı yaşam standardından başka bir şeydir. Yaşam kalitesi, tüketim ve gelir artışından daha farklı olarak yaşamın zenginleşmesidir. Bu da toplumsal yeni bir anlayış doğmasını sağlar.”

 

* * *

 

Şansölye Brandt’ın bu sözleri sarf etmesinin üzerinden 31 yıl geçmiş… Hıristiyan Demokrat Parti’nin Başkanı olan Şansölye Merkel, doğu Almanya’da yaşamış olmasının verdiği tecrübeyle de olsa gerek şimdi sosyal demokrat bir siyasetçinin izinden gidiyor… Bu yıl Ocak ayında Berlin yakınlarındaki Barok stili ünlü Meseberg Sarayı’nda yapılan kabine toplantısında bu konuyu açmış ve bakanlarına “İyi Yaşam/Almanya’da Yaşam Kalitesi” adıyla bir çalışma yapılmasını istemiş.

 

* * *

 

Şansölye Merkel, 3 Aralık Çarşamba günü başbakanlıkta işveren, işçi, sivil toplum örgütlerinden temsilcilerle toplantı yapıp bu konuyla ilgili görüşlerini sordu. Bu gelecek yıl Ocak ayından itibaren çeşitli kentlerde yapılacak “Vatandaş Toplantıları”nın gündemi olacak. 2011 ve 2012 yıllarında yaptığı vatandaş toplantılarında “Nasıl bir gelecek istiyoruz” sorusuna cevap arayan Şansölye Merkel, “Bu kez, yaşam kalitesini konuşacağız” diyor. Aile, toplumsal hizmet, İş ve Aile için ayrılan zaman dengesi, komşuluk, yaşlılık, zor durumda kalırsam kaç kişi yardıma koşacak gibi para, mal, mülk dışında yaşamın bir başka yüzünün sorularına cevap aranacak…

 

* * *

 

Hep derler ya “Kalite uzaktan, eksiklikler yakından fark edilir.” Şansölye Merkel de eksiklikleri yakından fark etmeyi planlıyor. Yaşamın kalitesini artıran, yaşamı daha nitelikli kılan şeyler nelerdir ? Bu cevabı çok kolay gibi görünen şey temelde bir anlayış sorunudur. Yaşam kalitesi, çok yönlü bir kavram…  Kişiden kişiye değişmesi, insanların nasıl yaşamak istemesi ekonomik, sosyal, kültürel olduğu kadar sosyal, psikolojik faktörlerden de etkilenmesi dolayısıyla tanımı zor bir kavram… Buna ilaveten günümüzde reklam ve pazarlama ekonomisinin yönlendiği "yaşam kalitenizi arttırın" sloganıyla lüks tüketimdeki artışın yaşam kalitesini artırdığı anlamına geldiği yolundaki bir yanılgı da oldukça yaygın…

 

* * *

 

Romalı filozof Lucius Annaeus Seneca yaşam için “Yaşam bir oyundur, önemli olan ne kadar sürdüğü değil, oyundaki performansınız” derken, ABDli sanatçı Liza Minelli 1972 yılında Oscar Ödülü kazandığı ünlü müzikal filmde “Hayat bir kabaredir” diyordu. Aman edebiyatının ve klasizmin en büyük yazarı Johann Wolfgang von Goethe ise yaşam için şöyle bir şiir yazmış;

Kendine iyi bir yaşam mı kurmak istiyorsun?/Geçmişi hiç dert etmeyeceksin, /Kendini hep yeni doğmuş sayacaksın,/Hergün ne istediğini sana söyleyecektir/ Kendi işinden zevk alacaksın,/Başkalarının yaptığına değer vereceksin./En küçük şey senin canını sıkmaya kalktığında,/Sen hep günü gün edeceksin,/En önemlisi, kimseden nefret etmeyeceksin/

Ve yarını Tanrıya bırakacaksın