“Acı” kimin tekelinde?

Ölümün siyaseti de olmaz reytingi de! Ve hiçbir acı hiç bir partinin ve ideolojinin de tekelinde olamaz. Zira acı bu ülkenin acısı.

Uludere’de yaşanan tam bir faciaydı. Kasıt olmadığına eminim bu facianın arkasında. Kasıt arayanların bunu kasıtlı yaptığına da eminim.

Çünkü ikinci demokratik açılım paketinin hazırlandığı bir dönemde yeni bir “Habur olsun” ister mi Hükümet.

Daha yeni özür dilemişken Dersim için, yeni bir özür kapısı açılsın ister mi?

Aynı zamanda dağdakileri ovaya indirmek için psikologlarla, sosyologlarla çalışan, mağaradaki çocukların sağ çıkması için komutanların 2 saat dil döktüğü bir ortamdan bahsediyoruz. 10-20 yıl öncesinin zihniyetinden değil.

Bu ülke hatalarını tamir etmek istiyor ama ısrarla birileri bu enkazın onarılmasını istemiyor. Fakat herşeye rağmen devlet durmamalı hatalarını tamire devam etmeli. Kırılan kalpleri ne olursa olsun onarma iradesini göstermeli.

Lakin  masum canlar gitti evet masum canlardı hepsi. İçlerinde 12 yaşında çocukların da öldüğü masum canlar.

Kimisi “Onlar da kaçakçılık yapmasaydı” dedi, kimisi “PKK bayrakları ile gömüldü terörist onlar” dedi, kimisi de “yanlış yerde yanlış zamanda oradalardı” dedi. Denildi de denildi.

Kaçakçılığın cezası ne zamandan beri ölümdür?

Hangi cansız beden, üzerine ne örtüleceğine karar verebilir?

“Yanlış yerde yanlış zamanda” denilerek hangi ölümün haklılığı savunulabilir ki?

Facianın nedenleri hakkında söylenecek belki bir sürü söz vardır. Ama 12 yaşındaki çocuğa “terörist” denmesi canımızı da yakar vicdanımızı da.

Bu faciada hepimiz gördük.

Birileri provokasyona çağırdı birileri sağduyuya.

Birileri “acı”yı bile tekeline almak istedi ve ölenlerin önce insan olduğunu unutup ısrarla vurguladı.

 Olayı politize ederek etnik bir zemine çekmeye çalıştı. Halbuki ortada ölen insanlar vardı insanlar. Ölene kimliği sorulmaz. Biz böyle gördük böyle öğrendik.

Ölümün siyaseti de olmaz reytingi de! Ve hiçbir acı hiç bir partinin ve ideolojinin de tekelinde olamaz. Zira aci bu ulkenin acisi.

 Hüseyin Çelik “Bu olayın araştırılması ve yanlış nerede aranması demokratik ve hukuk devletinin boynunun borcudur” derken Hükümet adına millete karşı bir taahhütte bulunmuştur.

Sorumluların bulunmasının borç kabul edilmesi bence çok önemlidir. Ve bulunacağına da inanıyorum.

Uludere faciası,  40 yıldır oynanan “kardeşi kardeşe kırdırma oyunu”nun belki de en zirve sahnesidir.

Unutmayalım ki “acı”yı tekeline almaya çalışanlara karşı birbirimizin acısını ne kadar sahiplenirsek bu oyun da o kadar boşa çıkacaktır.