Ülke terör ve deprem gündemi ile boğuşurken bile dindarlar, solcu aydınların saha çalışmalarında yine “denek” haline geldi... 

Solcu aydınlar, yıllardır sosyolojik bir kadavra olarak gördükleri dindarları ameliyat masasına yatırmaktan vazgeçmiyor. 

Ülke terör ve deprem gündemi ile boğuşurken bile dindarlar, bu aydınların saha çalışmalarında yine “denek” haline geldi. 

Nur Camiasından Cemal Uşşak’ın “dindarların Kürt sorununa bakışını” değerlendirdiği röportajı epey konuşuldu. İyi niyetli bir şekilde verilen bu röportaj, bir özeleştiri, bir iç muhasebe anlamına geliyordu. 

Ama mal bulmuş Mağribi gibi sözde solcu aydınlar bu röportajı yeni bir analiz sürecinin başlatılması olarak gördü. Ne de olsa dindarlar her zaman analize tabi tutulması gereken bir kesimdi(!) 

Dindarların inşaatlarından, başörtülerine, ciplerinden, nargile kafelerde oturmasına, dizilerde neden boy göstermediklerine ve dindar erkeklerin ikinci eş almasına kadar analiz üstüne analiz attıran medya ve solcu yazarcıklar, bu fırsatı da kaçırmadı elbet(!) 

Hele Radikal gazetesinin dine olan ilgisi gözlerimi yaşartıyor(!) Radikal Gazetesi’nin eki olan Radikal 2’de de epeyce okumuştuk zamanında dindarlara akıl veren nasihatleri(!) 

Yanlış anlaşılmasın kimse onlara dinsiz demiyor ya da namaz kılın Hacca gidin demiyor ve bunları yapmadıkları için kimse onları sorgulamıyor. 

Sadece içinde yaşadıkları kendi toplumlarına tepeden bakmamalarını, vicdanlı ve yerli bir duruş sergilemelerini bekleniyor. 

Ama din bilgileri “bu sene de Hac kurbana denk geldi” ya da “Kuran’daki hadise göre” den ileri gidemeyen solcu aydınlar, din üzerine hiç çekinmeden nasıl aforizmalar attırır aklım almıyor. Ve hangi referanslarla dindarların zihni üzerinde kesip biçecek kadar kendilerini sosyal mühendis sanıyor? 

Ve aydın dediğin meseleye vakıf olmalıdır ki adı “aydın” olsun. 

Milyonlara acı çektiren “faşist” bir yasağa karşı (hani faşizm en büyük düşmanları ya) yıllarca sadece ve yine tepeden bakarak “bir demokratik hak olarak başörtüsü özgür olmalıdır, bu yasak humanizme sığmıyor” cümlelerinden başka hanki aksiyoner tavrı takındı bu sözde solcu aydınlar bilen varsa söylesin. 

Vicdanlı ama az sayıdaki gerçek solcuların ve solcu aydınların bu yazının muhatabı olmadıklarını belirtmek isterim.

Başörtüsü yasağının zirve yaptığı 90’lı yılların sonunda Beyazıt’taki, Çapa ve Cerrapaşa’daki eylemlerde, başörtülerinden sürüklenen kızları hatırlıyorum. Ve onlar, karda kışta tekmelenip cop yerken yanlarında onlarla birlikte oturma eylemi yapan Hasan Celal Güzel vb siyasetçiler vardı. 

Sonra kalkıp “yahu bu dindarlar da niye hep sağ politikalara yakın duruyor?” diye sormazlar mı, gülmemek elde değil. 

Ayrıca bütün dindar camiayı sadece bir “cemaat” ten ibaret sanan bu solcu aydınlar, bu ülkenin gelenekleri, inançları vesair moral değerleri ile barışmadıkça, bu yabancılaşmaya son vermedikçe, kusura bakmasınlar söyledikleri hiçbir söz ciddiye alınmayacaktır…