Dün sabah kızımı okula gönderdikten sonra bir süre pencereden caddeyi, insanları, sabahı seyrettim. Güzel, güneşli bir gündü. Kapının önünden gazetelerimi aldım. Ve Aman Allahım!

Gazetelerden birinde sırtında bıçak, kanlar içinde, çıplak, bağırsakları dışarı fırlamış bir kadın cesedinin fotoğrafı var. Oldukça büyük bastıkları fotoğrafa attıkları manşet de çok çarpıcı: KADINA ŞİDDETTE SON NOKTA!

Tebrikler!!!

Hakikaten son noktayı koymuşlar!!

***

Bahçeşehir Üniversitesi iletişim Fakültesi Dekanı prof. Haluk Gürgen’i aradım bir hışım. Ben aradığımda henüz gazeteyi görmemişti. “Şimdi bu fotoğrafı böyle basmak şiddete meyilli adamı caydıracak mı yoksa mağdur olan kadını daha da mı ürkütecek? Bu bir sonuç mudur? Yoksa yeni sonuçlara neden olacak başka bir başlangıç mıdır?”
“Çok haklısınız, aynı fikirdeyim” dedi.

“Üstelik bu tür bir yayıncılık medyanın etik ilkelerine uygun değil. Geçmişte bir cinayet aleti olan kanlı testerenin fotoğrafını basmaktan kaçınmayan bir zihniyet bu! İntihar ile ilgili fotoğraf ve haberlerin yayımlamaktan kaçınıldığında intihar olaylarının azaldığı sonucuna varılmıştır. Bu tür yayınların iki zararlı sonucu var.

Birincisi; okur bu tür fotoğraflardan, haberlerden kaçar, ilişki kurmak istemez. Yani amaç ibret olması ise kendisiyle ilişkilendirmeyeceği için sonuca ulaşmayacaktır.

Bir diğeri sakıncası ise suç potansiyeli olan kişinin içindeki duyguları, şiddet arzusunu kışkırtır” diye devam etti...

***

Sabahın o erken saatinde o kadar öfkelendim ki Twitter’da söylenmeye başladım. Okuduğum tepkiler bu konuda yalnız olmadığımı düşündürüyordu: Örneğin gazeteci Şükran Pakkan “Gazetecilik bölümündeki dersimin bu iş nasıl yapılmaz başlığını Habertürk’ün manşetini göstererek bir dakikada noktalamaktan yanayım” yazdı.

Oyuncu Hamdi Alkan ise benim yorumuma “böylesi fotoğraflar, o yola girmiş erkeklere keyif veriyor ve mağdur kadınları daha da sessizleştiriyordur. Mesele, kadını ‘mayın eşeği’ olarak gören zihnin tedavi edilmesinden geçiyor. Eğitim ve sanatı iç içe katarak. Yıllarca. Oldu olacak bu fotoğrafları tişörte bastırıp promosyon olarak da dağıtır malum gazetemiz. Amaç, ibret ‘ya Türk! Şiddete karşıyız!?” diyerek karşılık verdi.

Müzisyen Işın Karaca: “Gazeteciliğe saygımız sonsuz da, Habertürk ibreti âlem olsun diye bu manşeti koyduysa ben şaşarım! Şaşarım! Bu vahşeti o kadına yaşatan hayvana ayrı, bunu sansürsüz yayınlayan kurumlara ayrı” şeklinde tepki gösteririken telefonla konuştuğum arkadaşım Elif Dağdeviren “Bu fotoğrafı böyle basmak, o cinaytei işlemekle eş bir vahşettir” dedi...

***

Tartışma internet ortamında iyice büyüdü. Söz konusu gazetenin internet sitesi fotoğrafı yayından çekti. Birkaç saat içinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin kendi internet sitesinden bir açıklama yaptı.

Şöyle diyordu:

Kadına yönelik şiddetin, ülkemizin baş edilmesi gereken çok önemli bir sorunu olduğunun bütün kesimlerce fark edilmiş olması olumlu bir gelişmedir. Ancak, bu konudaki duyarlılığı harekete geçirmek adına da olsa, kadına yönelik şiddeti işleyen haberlerde, şiddetin toplumun ruh sağlığını olumsuz etkileyecek biçimde sergilenmemesi için de azami özen gösterilmesi gerektiği açıktır. Bugün bir gazetede sürmanşette yer verilen fotoğrafın, şiddete karşı duyarlılık yaratmanın ötesinde, eşi tarafından öldürülen bir kadının ölü bedenini sergileyerek, hayatını kaybetmiş de olsa en başta bir kadının kişilik haklarını zedelediğini düşünüyorum. Fotoğrafın bu biçimde kullanılmasının, maalesef basınımızda zaman zaman gördüğümüz etik ihlaller açısından da önemli bir sorun oluşturduğunu düşünüyorum. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, toplumsal duyarlılığın yaratılması için en önemli destekçimiz olan medyanın, bu konuları dile getirirken daha duyarlı davranması gerektiğinin altını önemle çiziyorum. Yaşamını yitirenin çocuklarının durumunu göz önünde bulundurmadan, bu fotoğrafı sergileyen profesyonellik anlayışının, bugün hazırladıkları gazeteyi evlerine götürüp, çocuklarına gösterip gösteremeyecekleri konusunu da değerlendirmelerini diliyorum. Kadına yönelik şiddetle mücadele ile ilgili olarak hazırladığımız kanun tasarısında, medyanın kadına yönelik şiddet haberlerini veriş biçimi ile ilgili konuları da kapsayacağımızı bu vesileyle kamuoyu ile paylaşıyorum.

***

Açıkçası, kadına uygulanan şiddeti böyle ateşli bir şekilde tartışmamıza neden olanların günahı sadece bu sebeple hafifler diyenler de var öte yandan...

Tartışmayı samimiyetsiz bulanlar da...

Bu mantıkla düşünürsek, bu cinayetleri tartışmamıza neden olan katilleri de “en azından gündeme getirdiler” diyerek bir kademe temize çekmek gerek!!

Ayça Şen son sözü söyledi az once Twitter’da: “Bu gazetenin manşeti ibretlik değil, suç ortaklığıdır!”

***

Sen seni doğuran bir kadın olmasına rağmen elini bir başka kadına kaldırabilen günahkâr, sen başını öte yana çeviren, sen imdat çığlığına dönüp bakmayan, sen gelinin, kızının dövülmesine ses etmeyen, sen bu haberleri acımasızca, kışkırtıcı bir iştahla sergileyen, yazan, sen ilk tokada evet diyen, sen anasının dövülmesini izleyip aynısını karısına uygulayan... Değil yatacak, yanacak cehennem bile çok size...