30 Eylül 2013 tarihinde Başbakan Sayın Erdoğan ‘Demokratikleşme Paketi’ni açıkladı. Pakette; okullarda okutulan ‘Andımız’ın kaldırılmasından, özel okullarda anadili eğitiminden, kamuda başörtüsü serbestliğine kadar çeşitli konular vardı.


‘Demokratikleşme Paket’in felsefesinin Hollandaca’da çok kullanılan ‘stap voor stap’ yani adım adım, sindire sindire reform felsefesine çok uygun düşmektedir ki bence de çok doğrudur. Çünkü yıllardır toplumda tabu olmuş konuları siz yavaş yavaş çözüp toplumu “Çağdaş uygarlık düzeyine” hatta onun da üstüne çıkarmayı hedefliyorsunuz.


Bu işler birden bire olamaz. Çünkü toplumun yenilik ve reformları kabullenmesi, içselleştirmesi gerekiyor. Aksi durumda yenilik ve reformlar kalıcı olamaz.


Kaldı ki toplumlar artık çokkültürlü, çokdilli, çok dinli, çok etnik yapılı olmaya başladı. Biraz empati yapabilsek sorun kendiliğinden çözülecek. Hollanda’da, İngiltere’de, Almanya’da da Türk çocukları var ve okula gidiyorlar. O ülkelerin okullarında her sabah; “Hollandalıyım, Almanım, ya da İngilizim,” diye ant söylense bunu bizim çocuklarımız da söylese ister misiniz? Bu soruyu kendimize soralım. Cevabını göre de hareket edelim derim. Unutmayalım ki bugün Avrupa’da 5 milyon vatandaşımız yaşamaktadır.


Biraz empati yapsak işleri daha kolay anlayabileceğiz, diye düşünüyorum.


Bana sorarsanız andımızdan daha çok anadilimize sahip çıkalım derim. Bu bağlamda Hollanda’daki STK’larımızın, 50 bin imza toplayarak Eğitim bakanlığı’nı mahkemeye vermeleri yürekten alkışlanacak bir durumdur. STK’larımızın, 30 Eylül 2013 günü anadili derslerinin tekrar okullarda verilmesi için mahkemesi vardı. Karar 13 Kasım günü açıklanacak. Umudumuz anadili eğitimine tekrar kavuşmamızdır.


Hollanda  Okullarında Andımız Yoktur


Hollanda’nın ilköğretim ve ortaöğretim okullarında andımız diye bir metin okunmaz. Tek tip elbise olan siyah önlük ve beyaz yakalık ve de başörtüsü sorunu da yoktur.


Hollanda’da ırkçı miliyetçiler başörtüsünü ve İslam’ı sorun yapıyorlar. Yoksa ne sosyal demokratların, ne liberal demokratların ne de muhafazakar demokratların böyle bir sorunu yoktur. Çünkü Hollanda’da aynen Amerika ve İngiltere’de olduğu gibi Anglo Sakson sekülerizmi yürürlüktedir. Anglo Sakson seküler anlayışı, Fransız laikliğinden daha esnek ve daha yumuşaktır.


Bunların yanında demokratik ülkelerde, veliler, okul açıp yönetebilmekte, devletin eğitim amaçlarının yanında kendi amaçlarını da koyabilmektedirler. Örneğin Hollanda’daki okulların üçte ikisi dini temelde veliler tarafından açılmış ve yönetilen okullardır.  Burada hedef; özgür, demokratik ve hümanist ve insanlar yetiştirmektir.


Ancak otoriter devlet anlayışının olduğu ülkelerde ise devlet, eğitimi tepeden tırnağa sistemli bir şekilde yönetmektedir. Hedef ise tek tip insan yetiştirmektir.  Velilerin eğitime katılımı yok denecek kadar azdır.


Türkiye işte bu bağlamda giderek aynen Avrupa’da olduğu gibi devlet eğitiminden demokratik eğitime geçme sürecini yaşamaktadır.


Sonuç olarak bizler, andımızdan daha çok anadilimize sahip çıkalım diye düşünüyorum. Dünyanın neresinde olursak olalım çocuklarımızın anadili eğitimine de önem ve öncelik verelim. Çocuklarımızı ve gençlerimizi çok dilli, çok diplomalı, terbiyeli, tahsilli, özgüveni yüksek ve çalışkan gençler olarak yetiştirelim.


Çünkü gençlik geleceğimizdir