CHP Kemalizmle Dersim arasında sıkıştı. Politika geliştiremediği için durgunluk görüntüsü veriyor.

CHP kendi tarihine bağlanarak Türkiye’nin geleceği için sosyal demokrat bir proje vaat edebilir mi?! Sosyal demokrat bir parti gibi davranırsa, kendi tarihindeki bu tür olaylar için ne diyecek?!

CHP’nin sıkıştığı çıkmaz budur.

Bir taraftan partide Haluk Koç, Nur Serter gibi Kemalist kanat bastırıyor... Öbür taraftan Dersim konusundaki “zayıf” tavrından dolayı eleştiriler yükseliyor, Alevi Enstitüsü’nün eski Başkanı ‘Ecevitçi’ Cengiz Güleç gibi..

Bu sıkışma partide liderlik heveslerine yol açıyor. Şovlarıyla tanınan Muharrem İnce’ye gazeteciler sormuş, o da “Genel Başkan’ın vekili olduğum sürece aklımdan böyle şeyler geçmez ama gün ola harman ola” deyivermiş.

CHP’de iç kavga bitmez!

Kılıçdaroğlu’nun liderliği

SHP-CHP’nin otuz yılına bakın, lider olarak kimler geldi, kimler geçti, parti bir türlü şahlanamadı. Demek ki, CHP’nin “lider”den daha “esaslı” bir sorunu olmalı: Vizyonsuzluk...

Muharrem İnce “AKP cami yıkma şampiyonudur” gibi sözlerle muhalefet yapacakmış! Komik bile değil! İnsanın böyle büyük hevesleri olur da siyaset sosyolojisi, seçmen davranışları araştırması falan okumaz mı?!

Şu anda CHP’yi toparlayabilecek isim Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Türkiye’nin fay hatlarını biliyor, yeni şeyler söylemek gerektiğini biliyor...

Kılıçdaroğlu’nun Dersimli Alevi olması Türkiye için bir kazançtır. CHP’yi sıkıştığı bu ikilemden çıkarmak bakımından CHP için de bir şanstır. CHP bugüne kadar kapalı kaldığı kesimlere bu özgüvenle daha kolay açılabilir.

Lider olarak Erdoğan

Türkiye 1990’lı yılları koalisyonlar elinde kaybetti. Siyaset biliminin bir gerçeğidir: koalisyonlar “esaslı kararlar” alamaz. 2000’lerin başında hem siyasi ortamın uygunluğu hem Tayyip Erdoğan’ın karizması ve enerjisiyle sağ toparlandı, istikrar sağlandı. On yılda ülkenin ekonomide ve dış politikada elde ettiği kazançlar ortadadır...

Başbakan Erdoğan’a insani duygularımın yanında bu siyasi gerekçelerle de Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Bunu belirttikten sonra bir konuya da dikkat çekmek istiyorum: CHP ile ilişkilerin bu kadar gergin olması ülke için iyi değildir; iktidarın alternatifi de değildir. Kılıçdaroğlu’na Dersim ve Alevi kimliği üzerinden yüklenmek de yanlıştır.

Anayasa yapımı için AK Parti ile CHP arasındaki gerilimleri belli bir ölçü içinde tutmak, anayasa yapımı için de gereklidir.

Daha önemlisi, peki, Dersimliler CHP’ye oy vermesin... O zaman kime oy verirler? AKP’ye mi, asla!

Dersim’de CHP’nin silinmesi ve buranın ‘BDP coğrafyası’na katılması kime yarar?! Bu konuya iktidarın özellikle dikkatini çekmek isterim.

Kitle partileri

Tarih, sosyoloji, siyaset bilimi gibi disiplinlerin bize öğrettiği şudur: Etnik, itikadî, kültürel, bölgesel bölünmeler ancak büyük kitle partilerinin bunları kucaklamasıyla yumuşatılabilir.

AKP’nin bütün bölgelerden ve Kürt vatandaşlarımızdan oy alması Türkiye’nin sosyolojik bütünlüğünün bir teminatıdır.

Aynı şekilde CHP’nin Dersim’den, Alevilerden ve Sünni Türklerden oy alması da Türkiye’nin sosyolojik bütünlüğünün bir teminatıdır. Hatta CHP keşke Kürtlerden ve dindar Sünnilerden de oy alabilse... İşte CHP’nin bu vizyonla açılımlar yapması gerekmektedir.

Birkaç demeçle, zikzaklı tavırlarla olmaz bu. Ecevit’in “ortanın solu” hareketi gibi ‘felsefi’ bir açılım gerekir. CHP’de bunu yapabilecek beyinler bu defa Parti Meclisi’ne girdi. Niye susuyorlar anlamak mümkün değil.

CHP’nin farklı kitlelere seslenen sosyal demokrat bir partiye dönüşmesi, hem kendisinin serpilmesi hem Türkiye’nin siyasi entegrasyonu için şarttır.