Hani derler ya;

“İnsanlar plan yaparken Allah yukarıdan gülümsermiş.”

ya da 

“Allah istemezse yaprak bile düşmezmiş”

Hangisini beğenirseniz onu bir köşeye not edin, bu sözler bir gün dergâhınız olabilir.

İster kadercilik de ister hazıra konmak…

Yaptığın ciddi planlar ( kime göre?) bir kaç defa elinde kalınca önce öfkeleniyorsun,

sonra hafif bir travma geçiriyor gibi oluyorsun, 

en sonunda  sen de kafanı kaldırıp yukarı gülümsüyorsun.

1 Nisan günüydü, aynen tarihe uygun, şaka gibi bir gündü…

Üç kişi bindiğimiz uçaktan ikimiz apar topar indirildik.

Oysa emniyet kemerimizi bile bağlamıştık.....

Uçağın kalkmasına beş-on dakika kala bir kaç görevli,

heyecanlı ve endişeli bir şekilde yanımıza gelip kızımın pasaport süresinin dolmasına 3 aylık bir süre kaldığını ve bu şartlarda uçarsak Türkiye sınırından direk geri gönderileceğimizi söylediler.

Ben o an; 

Küçük Emrah repliğindeki gibi:

- Ama amca bizim TC Kimlik kartlarımız var!!!

diyebilseydim bir ihtimal sorunsuz bir şekilde yolculuğumuza devam edebilecektik.

Ama olmadı, diyemedim…

Hani ‘basiretim bağlandı’ derler ya işte aynen öyle oldu.

Neyse...

Biz, kızımla beraber sessiz sedasız uçaktan inip, gerisin geriye yürümeye başladık.

Yolculuğa beraber başladığımız üçüncü kişi yani annem,

tıklım tıklım dolu olan uçakta bizden boşalan iki koltuğa ayaklarını bir güzel uzatıp,

İzmir’e doğru yola çıktı.

Tarihin 1 Nisan olmasından dolayı, bu yolculuk tamamlanana kadar bizi havaalanında karşılayacak olan,

ablamı ve yeğenimi bizim uçakta olmayışımıza  bir türlü inandıramadık.

Tabii bu hikaye uçak İzmir’e doğru havalandığında müşteri hizmetlerinde devam etti.

Sorunların, bağırış çığırış veya kavga ile halledilemeyeceğine inanan biri olarak

uçaktaki sakinliğim aynı şekilde müşteri hizmetlerinde de devam etti.

Bizi uçaktan indiren görevliye “Bizim TC Kimlik Kartımız var” diye söylememiş olmamız bizim hatamız,

ama pasaport kontrolünde sorunsuz bir şekilde bizi uçağa bindirip daha sonra indirmelerinin

onların hatası olduğu konusunda uzlaşmaya vardık.

Konu, herkesin tahmin edeceği gibi havaalanı şirketi ile haftalar süren karşılıklı pazarlık ve mektuplarla devam etti.

Bizim  üç kişi olarak planladığımız yolculuk maceramız da  bu şekilde başlamadan sona ermiş oldu…

Sen aklının yettiği ölçüde bütün hazırlıklarını yapıyorsun...

kusursuz bir şekilde bavulları hazırlıyorsun... 

ve günlerce plan yapıyorsun…

Bir şey olmayacaksa olmuyor arkadaş!

Planların sonrası bütün şaşkınlığınla ortada kalakalıyorsun. 

Tabii bu durumu dikkatsizliğe, şaşkınlığa bağlamak oldukça gerçekçi olurdu!

Ama bunun için acele etmeyin ve gelecek haftaki yazımı bekleyin…

“Allah istemezse yaprak bile düşmez “ sözüne benim inandığım kadar sizde inanacaksınız.

(Çok değer verdiğiniz birini görmek için, çok az tanıdığınız biriyle  uzun bir yola çıkıyorsunuz

ve O’nun orada olduğundan son derece eminsiniz,

bütün planlar-programlar yapılmış.

Ve sadece O’nu görmek için yola çıkıyorsunuz. 

Ya peki sonra ……?)