Türkiye’nin bugünü ve geleceğiyle ilgili yazıları yazdığım günlerde değerli astrolog Öner Döşer’den bir telefon aldım. O bu konuda dünya çapında bilimsel olarak çalışan bir insandır, bu yüzden yıldızları onun okumasına hep değer veririm. Bana, yazdıklarımın yıldızların gösterdiğiyle de çakıştığını söyleyince kendisine rica ettim bu konuyu yazmasını. İşte zorunlu olarak kısalttığım o yazı:

“Bugünkü yazınızda kullandığınız pek çok kelime ve ifade, astrolojik sembolizmle ve Türkiye’nin yakın gelecekte karşılaşması muhtemel durumlarla örtüşüyor. Özellikle de önümüzdeki yakın süreçte Türkiye astroloji haritasında halkın karakteristik özelliklerini, mizacını, bütünlüğünü ve genel durumunu ifade eden ve yükselen burcunun da bulunduğu doğu ufkunda yerleşmiş olan Plüton’un önümüzdeki yakın süreçte transit Plüton’dan alacağı karşıt açıyı (uyumsuzluk ve karşı çıkma göstergesi) göz önüne alırsak. Astrolojide transitleri çok dikkate alınan Plüton, mitolojideki Hades ile bağdaştırılıyor.

Efsaneye göre Hades, karanlık yeraltı dünyasını yönetirdi. Cehennemlerin, karanlık âlemlerin ve ölüler diyarının tanrısıydı. Yunanlılara göre zenginlik tanrısıydı. Yeraltında gömülü bulunan altın ve diğer metaller onun gözetimi altındaydı. Plütokrasi kelimesi zenginlerce yönetilen hükümet ya da halk anlamına gelir.

DERİN GÜÇLER
Plüton (Hades) insanların ve tanrıların hiç sevmediği, sert, zalim, açgözlü, kullarının sayısını artırmak için delice çalışan bir tanrıdır. Ölülere hükmeder, yeraltı ülkesindeki sarayında karısıyla yaşar, şölenlere katılmaz. Buna karşın kendisi şölen düzenler. Hatta düzenlediği böyle bir şölende misafir ettiği bazı tanrıları entrikalı bir biçimde yok etmiştir.

Mitolojideki tanımlamalarına uygun olarak Plüton, entrikalı işleri ve kişileri, gizil güçleri, çıkarlar ve kazançlar doğrultusunda her şey mubahtır anlayışını, manipülasyonları temsil eder. Sizin yazınızda ifade ettiğiniz bazı kavramlar gibi “derin güçler” kavramı Plütoniktir.

Plüton her burçta uzun kaldığı için kuşakların toplumsal değişimlerini yönetir. Hem yapıcı hem de yıkıcıdır. Kişilerin alışkanlıklarını altüst eder. Kurulmuş kalıpların bir anda bozulup yine yapılandırılmasını temsil eder. İnsan toplulukları arasında değişimleri yönetir. Sıkıca kenetlenmiş grupları birbirinden ayırır. Bir akımı diğerine karşı kışkırtır ve sonuçta değişimi gerçekleştirir. Bilinçaltındaki düşünceleri yüzeye çıkarır, yeni felsefe görüşlerine öncülük eder.

Evrensel gelişim, değişim, dönüşüm, bitişler ve yeniden yapılandırmanın yöneticisidir. Büyük mücadelelerin, geri dönülemez yollara girmenin, bir şeyleri kökünden dönüştürme ve yeni şeklini verme amaçlı kararlılığın işaretçisidir. Politika, politik entrikalar da Plüton’a aittir. Plüton, iktidar hırsı ve güç arzusu verir.

DÜNYANIN DÜZEN KOYUCULARI
Bu kavramlar sizin yazınızdaki ‘Dünyanın düzen koyucuları’ ifadenizi karşılamaktadır. Kitlesel olayların ve girişimlerin altında da Plüton etkisi vardır ve küçük gibi gözüken, ama büyük çaplı etki yaratan grupları, güç çekişmelerini temsil eder. Plüton’un kitabında imkânsızı bile başarma takıntısı vardır; sonuca ulaşmak için acımasızca ısrarcılığın göstergesidir.

Güç elde etmek veya gücünü korumak için kitlesel yıkımları, toplu yok oluşları, geri dönülemez adımları bile göze alabilir. Sizin dediğiniz gibi ‘uzaktan düğmeye basabilir’. Kullandığınız ‘düzen koyucular’ ifadesi Plüton ile karşılanmaktadır.

Plüton prensibi, kendi ebadından oldukça küçük bir parçanın, bir bütünü etkilemesidir. Bu prensipten yola çıkarak, küçük gibi gözükse de aslında büyük etkiler yaratabilecek güçleri Plüton ile bağdaştırabiliriz. Kendini iyi gizleyen ve gücünü korumak ya da daha fazla güç elde etmek amacındaki böyle bir oluşumun gücünü hafife almak, daha sonra beklenmedik ağır bedeller ödetebilir.

Yazınızda ‘Bize karşı harekete geçirilen gücün büyüklüğü’ gibi bir ifade kullanmıştınız. Türkiye astroloji haritasının açık düşmanlıklar ve güç çekişmelerini ifade eden alanından (astrolojik 7. ev) geçiş yapmakta olan Plüton, bize karşı harekete geçirilen güçleri ifade edebilir. Şimdilerde etkin sürecine giren bu geçiş, 2013 ve 2014 yıllarında Türkiye astroloji haritasının Plüton derecesine karşıt açıya gelmesiyle en etkin sürecine ulaşacak.

Bu dönemde muhtemelen ülkemiz güç çekişmelerine, güçlü düşmanlarla açıkça yüzleşmeye, sıcak temaslara açık hale gelecek. Yazınızda belirttiğiniz gibi ‘Türkiye’nin düzen koyucularla uyumlu adım atmayabileceği’ ve bu durumda düzen koyucuların Türkiye’ye karşı etkin güç gösterisinde bulunmaları ihtimali de transit Plüton’un Türkiye astrolojik haritasındaki Plüton ile karşıt açıya geleceği 2013-2014 yıllarını işaret etmekte...

2008 yılında Plüton’un Oğlak burcuna geçişine atfen yazdığım ‘Dünya Dengeleri 2016’da Değişiyor’ başlıklı makalemde ve 2009 yılında yayınlanan ‘Dönüşüm Zamanı’ adlı kitabımda oluşmakta olan yeni dünya düzenine işaret etmiş ‘Dünya haritası yeniden çiziliyor!’ ifadesini kullanmıştım. Oğlak burcu kurulu düzenleri, kuralları, hiyerarşiyi temsil ederken, bu burçtan geçiş yapmakta olan Plüton ise mevcut sistemin yıkılmasını, dönüşümünü ve yeniden düzenlenmesini ifade eder.

Ağustos ayı ve bu yılın sonbahar ayları boyunca transit Uranüs ve Plüton, Türkiye astrolojik haritasının Mars derecesini tetikliyor olacaklar. Bu durum güvenlik güçleri ve genel olarak ülkenin güvenliğiyle ilgili konularda önemli stresler yaşanabileceğine işaret ediyor.

Transit Plüton’un astrolojik haritamızın dış kaynaklı baskıları, güç uygulamalarını, provokasyonları, açık düşmanlıkları ve rekabeti temsil eden 7. evinin girişinden haritamızın Mars derecesine sert açısı, dış kaynaklı provoke edici etkilerin ve askeri alanda hareketliliğin göstergesi...

DRAMATİK GELİŞMELER
Mars haritamızın iç koşulları temsil eden 4. evinde yerleşimde olduğundan, iç gerginlikler riski de hayli fazla. 4. ev bir ülke haritasında iç koşulları, ülkenin sınırlarını, topraklarını ve bunlarla ilgili gelişmeleri gösterir. Hava koşulları ve doğal afetlerle ilgili temalar da bu evden bakılır.

Haritamızın bu alanında Mars’ın yerleşmesi doğal afetler, yangınlar gibi kayıp getiren durumları da göstermektedir ve 15 Ağustos civarında astroloji haritamızdaki Mars’ın Venüs-Uranüs-Plüton gezegenleri tarafından tetikleniyor olması bu temalara da dikkat çekmektedir.

Önümüzdeki dönemde önemli otorite figürlerine yönelik sert eleştiri ve saldırılar, karşı çıkış, isyankâr protesto ve eylemler de görülebilir. Yaptığım araştırmalarda, astrolojik haritaları Mars derecesine gergin açılar alan ülkelerde cinayet ve terör olaylarının yanı sıra, patlak veren büyük askeri krizler ve savaş ortamına sürükleyen olaylar, lider ve yönetici figürlerine yönelik suikastlar yaşanmış olduğunu gördüm. Ama tüm bunlar yaşanmak zorunda değil.

En azından büyük ölçekte yaşanmayabilir; akıllıca konuşmalar ve kararlar sayesinde minimize edilebilir. Bunların hangi ölçekte yaşanacağı, yöneticilerin ve toplumun ne kadar bilinçli ve sağduyulu davranacağına bağlı...

Özetlersek, önümüzdeki en yakın süreçte 15 Ağustos ve 23 Ağustos tarihleri civarı oldukça önemli gözükmektedir. Etkin güneş merkezli gezegen dizilimlerinin oluşacağı 23 Ağustos sonrasındaki tarihlerde dünyevi olaylar hızlı bir şekilde ivme kazanabilir. Özellikle de Ortadoğu’da önemli gelişmeler yaşanabilir.

Suriye’yle ilgili konuların, Türkiye’nin bölgeye yönelik önemli kararlarının bu tarih civarından itibaren ivme kazanacağını düşünüyorum. 15 Ağustos’ta 24 derece Terazi burcunda birleşecek Mars-Satürn ikilisi Suriye astroloji haritasındaki Mars derecesinin tam karşısına düşüyor. Bu yerleşim, Suriye’de artık sona gelindiğinin, sert ve dramatik gelişmelerin işaretçisi...”


(Haber Türk Gazetesinden alınmıştır)