Aydın beyler, münevver hanımlar...
Cihangir merdivenlerinden kayanlar...
Şehre Adalar'dan bakanlar...
New York'ta ikamet edip Soma'da madene inmiş gibi yazanlar...
Daha düne kadar "badem bıyıklılar" diye horladıkları paralellerle birlikte şimdi melanet cephesine kaydolmaya çalışanlar...
Lafım size...
Hesapta pek antikapitalistsiniz ya, oligarşinin medyası elinizden tutmasa...
Ve o medyanın size tuttuğu boy aynasında kendinizi kocaman görüp de etrafa dayılanmasanız...
Memleketin kültür gündemi üzerindeki faşizan baskınız sürüyor olmasa...
İçinde bir gün bile yaşamaya tahammül edemeyeceğiniz uzak sokakların çocuklarını kışkırtmaktan vazgeçip kendi köşenizde ister "direnerek", ister dinlenerek vaktinizi geçirseniz...
Sizin için iki çift laf olsun, etmezdim.
Doğrusu, artık buna değmezdi!
***

Görüyorum ki, yeni yıla da hezeyanlarla girdiniz.
"En geniş cephe"den, "belki silahlı bir direnişin vakti geldiğinden" bahseden ulusalcılar, solcular, liberaller bile var aranızda.
"10, 9, 8, 7" diye beklenen "devrimsel moment" için geriye saymaya başladığını iddia edenler var.
Nasıl oluyorsa artık, sapına kadar Marksist ve aynı anda Kemalist olanlarınız; mahalle bakkalından, eve gelen gündelikçiden fabrika işçisi uzak akrabadan nefret eden halkçılığınız tükenmedi gitti!
Yılın son günlerinde yazıp çizdikleriniz bana şunu düşündürttü: İçinizde biriktirdiğiniz nefret artık sizi de kemiriyor.
İşi "hani unutmayacaktık, neden unuttuk ha, neden?" diye birbirinize öfke kusmaya dökmüşsünüz.
Geceleri uykularınızı kaçırtan şeyi bir de gündüz hatırlatayım size...
Bütün bu kibirli sabuklamalarınızın sürmesi halkın yine de sükûnet içinde ve zarif bir gülümsemeyle sizi uzaktan izlemesindendir.
Bir torba kömüre, birkaç paket makarnaya satıldıklarını söylemekten bıkmadığınız o halkı alnından öpün!
Kürtlerin ve Alevilerin de yakasından düşün artık!
Böyle giderse, ilk onlar karşınıza çıkacaklar.
"Yetti be" diyecekler; "hak ve adalet mücadelemizde bu kadar gölge ettiğiniz yeter, kesin!"
O zaman oligarşinin medyası da anında satacak sizi.
Biliyorsunuz, değil mi?

(Sabah'tan)