Eski Aşka Yeni Bir Ümit, Yeni Bir Heyecan…

Ülkemizde hakkında en çok konuştuğumuz meselelerden birisi “Yerli Otomobil”.

Yıllardır konuştuk, konuştukça istedik, istedikçe de her yenilgide daha çok üzüldükistediğimiz gibi bir yerli araca sahip olamayışımıza…

Defalarca hayata geçirilmeye çalışan girişimlerin hüsranları özünde sanıldığı kadar ütopik olmayan bu meseleyi bizim için bir bilim kurgu filmi haline getirdi.

Ancak son yıllardaki yeni gelişme ve adımlarla bu gerçekleşememiş hayal tekrar gündemimizde.

Son dönemlerin ilk ciddi adımı ise TÜBİTAK bünyesinde atıldı ve Saab’dan hazır bir araç platformu satın alındı. Amaç bu platformu geliştirmek sureti ile hem araç üretimine dair tecrübe elde etmek hem de teknik ve AR-GE alt yapısına harcanacak birkaç yıllık zamanı kazanmaktı. Ancak tahmin edildiği üzere bu tam olarak istenilen çözümleri sunabilecek bir adım değildi çünkü sadece devlet kurumlarının girişiminin başarılı olması gelinen rekabetçi ortamda çok da mümkün olamamaktadır.

Dolayısı ile bu adım yeterli görünmeyince cumhurbaşkanımızın da YOK MU BİR BABAYİĞİT? çağrısı ile tarihte yerli arabaya bizi ilk defa bu denli yaklaştıran bir adım atıldı ve asıl olması gerektiği gibi sadece devlet eliyle bir girişimde bulunmak yerinedevlet kurumlarının önderliğinde ve açık desteğinin altındaözel sektör bir araya getirildi.

Bu anlamda yapılan samimi bir törenle ülkemizin önde gelen firmalarından 5 babayiğit bu hayali gerçekleştirmeye aday oldular.

Firmalar: Anadolu Grubu, BMC, Kıraça Holding, Turkcell ve Zorlu Holding

Konu ile ilgili yoruma başlamadan önce belirtmek istiyorum ki bu girişimin başarılı olması ve ülkemizin bu hayalinin gerçek olması en büyük temennilerimden birisi.

Ancak BayesTeorisi’nin de özünde öngördüğü ve olasılık ve tahmin hesaplamalarının belki de en değerli yöntemi olan tarihsel bakış açısı konuya yeni bir pencere kazandırmaktadır.

Özetle söyleyebilirim ki zaman, mekân, kişiler ve şartlar değişse de benzer hadiseler benzer sonuçlar doğururlar. Dolayısı ile geçmişte yapılan hatalardan ders almak geleceğe atılan adımların daha sağlam olmasını sağlar. Yani yerli otomobil ile ilgili olarak geçmişte yapılan hatalardan iyi dersler çıkarmak yeni dönemde tekrar hüsrana uğramamak için çok ama çok önemli.

Hem bunlardan bazılarına hem de önemli gördüğüm bazı noktalara özetle değinmek istiyorum.

  • Yerli otomobil temelde ismi gibi yerli pazarı hedeflerse ömrü kısa olacaktır. Zira artık dev otomobil firmaları yerel markalara yaşam şansı bırakmamaktadır. Eğer son 20-30 yıllık sürece bakılırsa küçük markaların nasıl büyük devlerce yutulduğunu görmek zor olmayacaktır. Dolayısı kesinlikle ama kesinlikle global bir marka için çalışılmalı bu anlamda dağıtım, pazarlama, markalama, ürün konumlandırma, tasarım geliştirme, ulaştırma vsvs bütün hususların global ölçekte değerlendirilmesi gerekir.

  • Bugün bu işe giriyor olmanın beklide en büyük avantajı geleneksel otomobil üretimi anlayışının neredeyse tamamen değiştiği bir döneme denk gelmiş olması. Nitekim klasik otomobil üreticileri ile rekabet hayli zor olacakken gelinen noktada elektrikli araba teknolojisinin yaygınlaşacak olması, sürücüsüz ve internete bağlı araç teknolojilerinin yeni gelişiyor olması gibi hususlar dünya için de yeni olduğundan yarışa biraz geç kalsak da yakalayamayacak bir noktada sayılmayız. Bu noktada Vestel ve Turkcell’in de bu firmalar arasında olması beni en çok ümitlendiren nokta.

  • Acele etmemek ve kusursuz araçlar ortaya koymak da önemli olan konulardan birisi. Çünkü geçmişin verdiği hassaslık ile normalde çok fazla göze batmayacak olan eksiklikler dikkati sanıldığından daha fazla çekebilirler. Nitekim bilindiği üzere elinde kalemi gözünü dört açmış bekleyen bir zümre var ki bunlar bir hata yapılsa da İşte gördünüz mü biz demiştik Türkiye yerli araba ya-pa-maz! içerikli yazılarımızı yazsak diye iştahla bekliyorlar. Dolayısı ile bu girişimin de Devrim Arabası hikayesine dönmemesi için gereken dikkatin kat ve kat fazlasını göstermek icap ediyor.

  • Daha ilk günden binlerce sayıda gelen sipariş aşırı öz güvene sebep olmamalı ve gerekirse verilen sürelerin birkaç yıl daha dışına çıkarak göğüs kabartan araçlar önümüze çıkarılmalıdır.Ancak bu süreçte insanları sabırsızlandıracak ve heyecanlandıracak reklam çalışmaları faydalı olacaktır. Bu konuda benim aklıma Kola Turka’nın piyasaya giriş dönemi geliyor. İstanbul’un ve Anadolu’nun birçok yerinde yaklaşık bir ay gelen ürün daha dükkâna girmeden tükenmişti. Çünkü bilindiği üzere yerliye duyulan özlem ve bağlılık ülkemizde oldukça yüksek seviyede. Dolayısı ile bu avantajı kaybetmeden ama sömürme yoluna da gitmeden stratejiler geliştirilmelidir.

  • Ek olarak son yıllarda ufak tefek değişikliklerle yeni modeller sunan araç firmaları ve artık gerçekten standart hale gelmesi gereken donanım ve özellikleri üst paketler başlığı altında satışa sunan markalar tüketicileri hayli sıkmış durumda. Bu konuda yapılan saha çalışmaları da ilgili memnuniyetsizlikleri gözler önüne seriyor. Dolayısı ile yeni geliştirilen bu yerli araçta bu tür basit kazanç yollarını kovalamak yerine birçok özelliğin maliyetlerin bir kısmının firma bir kısmının da tabii ki tüketici tarafından göğüslenmesi ile araçlara konulması gerekiyor.

  • Tabii ki konunun teknik, finansal ve yönetimsel bir sürü boyutu var ve bunların hepsini tek bir yazıda ve dönemde ele almak mümkün değil. Ancak benim şahsi görüşüm olumlu ya da olumsuz tüm eylem ve beklentilerin kamu ile paylaşılması gerektiğidir. Eğer ideal bir şeffaflık yakalanabilirse girişim çok daha zahmetsiz ve sağlam adımlarla başarıya kavuşmuş olacaktır.

Konuya ilerleyen yazılarımda devam edeceğim, sizlerden de yorumlarınızı ve fikirlerinizi iletmenizi rica ediyorum. Yakın zamanda ve yeni bilgiler geldikçe anket ve interaktif bazı çalışmalar ile sizlerle beraber bu konuya daha derinden değineceğiz…

Yorumlarınızı bu sayfanın altında bulunan bölümden veya sosyal medya aracılığı ile bana iletebilirsiniz. Twitter: @muratozturk3455