Küçük İşler Partisi...


Dostumuz Bülent Manav beyin bu sitedeki yazılarını takip edenler okumuştur. Bu başlıktaki yazısını bende bir çokları gibi çok beğendim. Belki de her gün başımıza gelen, sürekli düşündüğünmüz ve konuştuğumuz konuları daha farklı bir açıdan almış Bülent bey. Kurarsa böyle bir parti, benden bir oyu var.


Şaka bir yana, Bülent Beyi yakından tanırım. Dünyayı gezen ve baktıklarına keşfetmek için bakan  şair,yazar ve düşünce adamıdır kendisi. Milletçe hep üzerinden atladığımız, önemsemediğimiz bir konuyu farklı bir uslüple ifade etmiş.


Off, yine mi kriz! Dolar patladı. Borsa çöktü. Zamlar kapıda. Siyasette ise hakaretler ve tekmeler havada.


Milletçe umursamazlıklarımızın cezasını çekiyoruz birazda. Biraz benciliz. Kısa vadeli hesaplar yapıyoruz. Heryerde önce kendimizi  ve sadece o anki menfaatimizi düşünüyoruz. Ve bence en önemlisi mevcut durumu o kadar kabullenmişiz ki hiç tepkili değiliz. Hayat ne getiriyorsa o şekilde yaşıyoruz.


Biraz tepkili olmalıyız bence.


Bildiğinizi tekrar edeyim müsadenizle. 1945’te Avrupayı dümdüz eden kasırga bittiğinde manzara felakatti. Avrupalı, dünyada elli milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştu. Bildiğiniz tüm avrupa ülkeleri ve ayrıca Rusya, Japonya savaştan sonra bitik durumdalardı. Çalıştıracak insan kalmamıştı topraklarında.


Biz savaşa girmedik. Sadece biraz etkilendik. Birinci savaştan sonra uzak kalmayı tercih etmiştik.


Şimdi onlarla kıyaslarsak; ne durumdayız? Girmeyeyim sıkıcı rakamlara.


Demekki yanlış olan bir şeyler var. Yanlış yaptığımız bir şeyler var.


Hemen devleti suçlamayalım. Başımıza seçtiklerimizi biz seçtik. Bizim içimizden çıktılar. Bazılarına halk adamı dedik, devleti emanet ettik; neler ettiler neler...


Dış mihraklar mı? Onlar hep vardı.Dışarda tutuyorduk. İçimize almasaydık, kabullenmeseydik bize bir şey yapamazlardı. Şimdi kılcal damarlarımıza kadar girdiler. Genetik kodlarımızı oynadılar.


Politik bir yaklaşım değil benimkisi. Bu gün yaşananlar hep bizim suçumuz. Önce kendimize bakalım. “Acaba iyi bir yaşam hak ediyor muyuz?” diye soralım kendimize.


Hayatımızda yanlış yaptığımız, umursamadığımız, ıskaladığımız küçük gördüğümüz işler var mı acaba?


Hak ettiğimiz gibi idare ediliriz. Bunun istisnası yok.


İyi giden şeyler yok mu? Tabiki var. Ama henüz iyi yönlerimiz kötü yönlerimizi geçmedi. Bunları sürekli konuşacağız, düzeltme yollarını arayacağız ki toplum düzelsin.


Çocuklarımıza iyi örnek olarak başlayabiliriz düzelmeye.


Selam ve muhabbetler...