1. BÖLÜM- BULGARİSTAN

-Bugünlerde insanlara, kurumlara, kuruluşlara Ey diye hitap etmek moda oldu! Modacılarımız bu işleri iyi bilirler! Ben de modaya uyayım! Ey Bulgarlar! Ey Bulgaristan insanları! Ne kadar garip değil mi? Hayat ne kadar zalim değil mi? Sizlerle birlikte çıktık Orta Asya’dan, Ergenekon’dan! Sizlerle birlikte Orta Asya bozkırlarında çok at sürdük, çok cirit attık, çok kımız içtik! Sonra siz Ruslaştınız! Çarlık, papalık, Hıristiyan kültürleri içinde asimile edildiniz, eridiniz! Halbuki kanlarınızda Oğuz, Altay, Peçenek Türklerinin genleri akıyor! Sonra Türkleri ve Müslümanları baş düşman, can düşmanı ilan ettiniz, insana yakışmayan eziyetler yaptınız! Türk olduğunuzu hala anlamadınız mı? Has Türklersiniz siz! Öz Türklersiniz siz! Katıksız Türklersiniz siz! Şimdi, tıpkı Türklüğünüzden iğrendiğiniz günlerdeki gibi  Ruslarla bir olmuşsunuz ve onların söyledikleri yalanlara ortak olup palavra soy kırım yalanları çorbasında sizin de tuzunuz eksik olmasın diye siz de salak salak konuşuyorsunuz! Türk’sünüz be siz! Tarihiniz Türk, unuttuğunuz kültürünüz Türk, siz devşirildiniz , Mankurtlaştırıldınız ve şimdi kendinizi Rus milletinden, Slav milletinden fala sanıyorsunuz! Türk’sünüz siz Türk! Türk oğlu Türk’sünüz! Yetkim yok ki Rusya ve diğer Ermenilere soy kırım yapıldı diyen yalancı zekasızların ülkelerinden tüm büyükelçilerimi ve temsilciliklerimi çekeyim! Onlarla tüm ekonomik, ithalat, ihracat, askeri anlaşmalarımı yırtıp atayım! Onların kuracakları nükleer santraller kurma anlaşmalarını çöpe atayım! Yetkim yok ki, sizi sarsayım, titreteyim ve kendinize getireyim. Evet Türkler soy kırım yapıyorlar, bu fiil doğru ama hedef ve adres yanlış! Türkler sadece kendilerine ,sadece Türklere soy kırım yapmaya çalışıyorlar!

Adam daha da konuşacaktı ama Kosto’nun yumruğu suratında patladı. Kosto adamı sabahtan beri dövüyordu ama adam sadece Onların Türk olduğunu dalga geçerek söylüyordu. Kosto silahını çıkardı ve tetiğine parmağını dayayarak sabahtan beri sorduğu soruyu belki bininci defa tekrar sordu

-Söyle lan sefil! Razgrat’ta ne arıyorsun? İmam ile neler konuştun? Bu  tuhaf harita nedir?

57 yaşındaki adam kan dolmuş ağzını sırıtarak tükürdü ve bir kahkaha patlattı ve bağırdı

-Ulan Kosto ibnesi! Çam yarması gibi pezevenksin! Gücün kuvvetin yerinde, genç adamsın, ellerin bağlı değil, elinde silah, yanında senin gibi dört tane genç irisi! Böyle tavuklar, ördekler, penguenler bile beni döver! Sen beni bir çöz de, ben sana nasıl vurulduğunu göstereyim!

Kosto suratı kandan kıpkırmızı olan adama birkaç tane daha patlattı. Adam bayıldı, sonra kafasından aşağı bir kova su daha döktüler! Adam tekrar ayıldı. Sonra hepsi dışarı çıktı. Adam ahır gibi bir yerde ellerinden ve ayaklarından zincirle bağlanmıştı. Adam kendi kendine mırıldanmaya başladı

-Deniz üstü köpürür hey canım aman Allah/kayığa binsem götürür hey canım rina nay

Adam sürekli bu şarkıyı mırıldandı. Yarım saat sonra işkence ahırına bir kadın girdi.40 yaşlarında afeti beşer bir kadındı. Dekolte bluz, mini etek, parfüm, pembe ruj, vişne oje, kıvırcık saçlar, boy, endam, ne ararsan vardı kadında. Kadın sanki sorgulama sanatının başka bir dalında uzmandı. Kadın gülümsedi ve adamın dudaklarına bir bardak uzattı. İçinde serin ayran vardı

-Beyefendi oldukça dayanaklısınız, yaşınıza göre umulmadık ölçüde direniyorsunuz ama lütfen artık canınızı düşünün, bize her şeyi anlatın!

(Devam edecek)