EUROVİZYON ÖZEL

Nisan ayı başında gece evinden dışarı çıkan ve ertesi gün Thames Nehri’nde cesedi bulunan Kuaför Sinan Altuntaş’ın ölümü gizemini korurken, acılı ailesi sır perdesinin aralanması için arkadaşlarından yardım istedi.

Edinilen bilgiye göre aslen Tokat doğumlu olan Sinan Altuntaş, 2 Nisan akşamı saat 19.00 sıralarında ev arkadaşına “Canım sıkılıyor. Sigara almak için dışarıya çıkıyorum” diyerek ayrılmış, kendisinden birkaç gün haber alınamayınca olay polise intikal etmişti. Polis tarafından 2 Nisan (2018) günü Thames Nehri’nde bulunan cesedin Sinan Altuntaş’a ait olduğu tesbit edilerek, cenazesi Türkiye’ye gönderilmişti.

İstanbul’da yaşayan acılı anne ve babası Ali ve Saniye Altuntaş, oğullarını toprağa verirken, ölümüyle ilgili bilinmezlikler nedeniyle Sinan’ı tanıyanlara yardım çağrısı yaptılar.

KIZ KARDEŞİNDEN YARDIM ÇAĞRISI

Kız kardeşi Mahberi Altuntaş Çakır, Eurovizyon Editörü Mustafa Köker’e gönderdiği mektupta, Sinan’ın İngiltere’ye gelişi ve ailesiyle ilişkileri hakkında ayrıntılı bilgiler verirken, olayın aydınlatılması için Lawrence & Associates Solicitors Hukuk firmasından Avukat Aynur Gökyıldız’a vekalet verildiğini kaydedildi.

Sinan’ın 12 yıl önce dil eğitimi için İngiltere’ye geldiğini ve daha sonra bu ülkede çalışmaya başladığını anlatan Mahberi Çakır, kardeşinin zaman zaman Türkiye’deki ailesini ziyaret ettiğini ve bu süre içinde hiç bir suça karışmadığını aktardı.

POLİSİN DOSYAYI KAPATMASINDAN ENDİŞE EDİYORUZ

Mahberi Çakır, mektubunda Sinan’ın intihar etmesini gerektirecek bir durum olmadığını belirterek, “Size bu maili yazıyorum çünkü, içinden çıkamadığımız bazı durumlar söz konusu. Polis’ in, Sinan’ a ait olan Cep Telefonu gibi bazı özel eşyalara el koyduğunu ve soruşturma başlattığını biliyoruz. Ancak, olayın nasıl gerçekleştiği gibi konularda bir bilgi alamadık. Görgü tanığı, kamera kaydı, bıraktığı bir mektup, telefon görüşmesi ya da buna benzer delil niteliğinde hiçbir unsur yoktur. Avukatımızın bu konuda talep dilekçeleri oldu ancak; yanıt alamıyoruz. Sinan için, basında da çıkan yazı, İntihar ettiği şüphesi olsa da, kendisinin bilinen bir sorununun olmaması, yaşam dolu olması, tüm ailesi ve arkadaşları tarafından çok sevilen bir genç olması, son zamanlarda yaptığımız telefon görüşmelerinde, Nisan ayında Türkiye ye gelme planı yapması, yine Türkiye de gayrı menkul almak istemesi; gibi durumlar, bu iddia ile çelişmektedir. Ayrıca, cenazeyi teslim alarak Türkiye’ ye getirmeyi sağladık. Cenaze ile birlikte tarafımıza gönderilen resmi yazılarda, ölüm gerekçesi, otopsi yapılmasına rağmen belirtilmemiş, tespiti yapılmamış. Suda boğulma, travma ya da başka türlü bir neden sunulamıyor. Arkadaşlarının çelişkili ifadeler de bulunması, net bilgi almayışımız gibi unsurlar da eklenince, şüphelerimiz iyiden iyiye artıyor” diyerek endişeli olduklarını kaydetti.

SİNAN YARDIMSEVER BİR GENÇTİ, NEDEN OLDU?

Sinan’ın beklenmeyen ölümü üzerine anne ve babasının derin üzüntü içinde olduklarına dikkat çeken acılı kızkardeş mektubunda, “Taziyeye gelen insanlara bile ölüm nedenini söyleyemez durumdayız. Bir aile için, anne ve baba için hayattaki en büyük acıyı yaşamaktayız. Sinan herkese yardım eden, iyi kalpli bir gençtir. Bu özellikleri acımızı daha da katlamaktadır” ifadelerine yer verdi.

TATMİN EDİCİ BİR BİLGİ ALAMADIK

Olayın üzerinden bir aya yakınsüre geçmesine rağmen, evrensel standartlara sahip olan bir ülkenin herhangi bir resmi kurumu, sivil toplum kuruluşu veya arkadaşlarından acılarını hafifletecek bilgi edinemediklerini ve polisten gelecek haberi beklediklerinin altını çizen Mahberi Altuntaş Çakır, cevapsız sorulara dikkat çekerek şöyle diyor:

“Sırlarla dolu ölümü ile ilgili yetkililerin bir an önce raporlarını, araştırmalarını tamamlamalarını, tam vekalet verdiğimiz avukatımıza bilgi aktarmalarını, işbirliği yapmalarını insanlık adına talep etmekteyiz.  Kafamızdaki soruları, endişelerimizi de eklemek istedim. O hayat dolu kardeşime ne oldu da böyle sonuçlandı? En son kimlerle görüştü? Kim gördü onu en son? En son kiminle konuştu? Ne anlatıyordu bilmediğimiz ne sorunu vardı? Kimlerle arkadaştı. Mayıs’ta geleceğini söyledi bize, biz onu bekliyorduk neden cenazesi geldi? Kimler neden oldu?”

ÖLÜME BİR TARİKAT MI SÜRÜKLEDİ?

Kardeşi Sinan Altuntaş’ın beklenmedik şekilde ölümü üzerine, Dünya Kardeşlik Birliği Mevlana Yüce Vakfı adlı bir guruba üye olduğu konusunda bilgi edindiklerini anlatan acılı kız kardeş, Sinan’ın ölümünün üzerindeki sır perdesinin kalkması için bu grubun ve üyelerinin de sessizliğe bürüdüklerini ise şu sözlerle dile getiriyor:

“Bu vakfın Türkiye de İstanbul’da ve Londra’da bir adresi olduğu söyleniyor. İstanbul’da 6000 üyeye sahip olduğunu söyleniyor. Londra’da kaç kişiler, kaçı Sinan'ımızı tanıyor. Kaçı yakın arkadaşıydı, neden o gruptan bir kişi bile acımızı paylaşmak istemiyor. Neyden korkuyorlar, Neden bir taziye mesajı bile iletmediler. Ne amaç güdüyor bu grup, Neyin peşindeler? Londra’da o gruptan daha önce 2 gencin ortadan yok olduğu bilgisine ulaştık. Neden masum evlatlarımız, kardeşlerimiz ölüyor. Yüreğinden sevgiden başka bir şey bulunmayan gençlerimiz yaşamaktan nasıl vazgeçiyor. ‘Bilgi Kitabı’ isimli bir kitapları olduğunu, kitabı yaymaya çalıştıklarını duyduk. Kitap ne anlatıyor? Neden gençlerimizi depresyona sürüklüyor. Kitabın yazarı kimdir?”

BANKA HESABI NEDENBOŞALTILDI?

Sinan ile en son 27 Mart tarihinde görüştüklerini, bu görüşmede kardeşinin Türkiye’ye dönüp Bodrum’a yerleşmek isteğini ilettiğini anlatan Mahberi Altuntaş Çakır, “Mayıs ayında gelerek anne ve babama ev yaptırmak için arsa alacağını söylemişti. Oysa ortadan kaybolmadan önce tüm banka hesabı boşaltılmıştı.” diyerek bir başka ayrıntının altını çiziyor.

Sinan Altuntaş’ın ölmeden iki gün önce tüm banka hesaplarının boşaltıldığını öğrendiklerine işaret eden Mahberi, “Ölmeden 2 gün önce tüm hesaplarını sıfırlamış. ‘Dünya Kardeşlik Birliği’ gurubundan 3-4 kişiye para transferi yapmış. Bu isimlerin bankalar tarafından açıklanmasını bekliyoruz. Bu kurum ile para ilişkisi nasıldı? Neden sürekli birilerine para transferi yapıyordu. Bu kuruma mensup insanlar kardeşimi hedef olarak alıp parası için mi beynini yıkadılar? Tüm parasını aldıktan sonra ölüme teşvik mi ettiler? Sen özel bir kişisin, seçilmiş kişisin sözleri ile büyük, uluslararası bir şebekenin içine çektiler ve en sonunda ölüme sürüklenen kardeşim yoruldu” vurgusu yapıyor.

ÖLÜME SÜRÜKLEYEN ‘BİLGİ KİTABI’ MI?

Mahberi Çakır, Sinan ile ilgili sağlıklı bilgiye ulaşamamalarının mensubu olduğu ‘Dünya Kardeşlik Birliği Mevlana Yüce Vakfı’nın neden olduğundan endişe duyduklarını ise şu ifadelerle anlatıyor:

“Onlarca arkadaşı ile konuştum, hepsi aynı şeyi söyledi. Evinde bulunan notları gördüm. Eylül 2017- Ocak 2018 aylarında geldiğinde bizzat bana ve anneme de bahsettiği Mevlana Kardeşlik Birliği isimli kuruluşun çıkardığı Bilgi Kitabı isimli bir kitap okumaya başlamış. Bize anlatımlarından ve arkadaşlarına anlatımlarından öncelikle masumane, pozitif, insanı içine çeken ve etkileyen bir şekilde başlıyormuş.

Tabii ki bizler tehlikeyi sezmedik. Kitabın etkisini, insanı depresyona sürüklediğini, yetersiz ve beceriksiz hissettirdiğini, karmaşıklaşan anlatım dilini anlayamayanları derin bir depresyona sürüklediğini, reenkarnasyonu yüzde 100 gerçek olarak kitabın içinde ele aldığını, kuruluşun başındaki Vedia Bülent Çorak’ın Mevlana’nın Reenkarne hali olduğunu içeren bu kitap yüzünden kardeşim ölüme inanmamaya başlamış, suda bir ölüm halinde yeniden doğacağına inanıyormuş. Yeniden doğmak için köprüye gitmiş ve kendini sulara bırakmış.”

LÜTFEN SUSMAYIN, YARDIM EDİN!

Mahberi Altuntaş Çakır, Sinan Altuntaş’ın gizemli ölümünün nedeni, banka hesaplarındaki parasının neden başkalarına transfer ettiği, ve Mevlana Kardeşlik Birliği adlı kuruluşla ilişkileri hakkında bilgisi olan arkadaşlarına susmak yerine olayla ilgili bilgilerini kendileri veya Avukat Aynur Gökyıldız ile paylaşmaları için çağrı yapıyor.