Leonardo da Vinci Müzesi ve Uluslararası Da Vinci Derneği tarafından 1973 yılından bu yana yürütülen araştırmanın sonucunda, Leonardo da Vinci'nin babası Ser Piero'nun soyundan geldiği belirtilen 35 kişi tespit edildi.

İtalyan ressam, mühendis ve matematikçi Da Vinci'nin cesedinin halen kayıp olması nedeniyle araştırmacılar DNA testine başvuramadı ve arşiv belgeleri üzerinden iz sürebildi. Kilise arşivleri ve tapu kayıtları incelendi.

BBC Türkçe'nin haberine göre araştırmanın sonucunu dün düzenlenen bir basın toplantısında açıklayan Leonardo da Vinci Müzesi Müdürü Alessandro Vezzosi ve Uluslararası Da Vinci Derneği Başkanı Agnese Sabato, İtalya'nın yanı sıra Fransa ve İspanya'da da detaylı bir belge taraması yaptıklarını söyledi. Da Vinci'nin aile ağacını çıkarabilmek için kilise arşivleri ve tapu kayıtları gibi belgelerden yararlanıldı.

Araştırmacılar, Da Vinci'nin çocuğu olmasa da, çok sayıda kardeşi olduğunu ve kardeşlerinin soyundan gelenlerin izinin sürülebildiğini belirtti. Ancak DNA testiyle doğrulama imkanı olmadığı için bulguların kesinliğine şüpheyle yaklaşanlar da bulunuyor. Da Vinci'nin soyundan gelen bu kişilerin arasında, Oscar'a aday da olan yönetmen ve sahne tasarımcısı Franco Zeffirelli'nin de bulunduğu açıklandı.

Gerçek adı Gianfranco Corsi olan yönetmenin ailesinin Da Vinci'nin soyundan geldiği söylentileri daha önce de vardı. Zeffirelli de 2007'de yaptığı bir açıklamada "Benim ailem olan Corsi'ler, Leonardo'nun soyundan geliyor" demişti.

Da Vinci'nin soyundan geldiği belirlenen bu 35 kişiden büyük kısmının, Rönesans sanatçısının da memleketi olan Toskana bölgesinde yaşadığı açıklandı. Leonardo gibi Vinci kasabasında doğan yakınlarından Giovanni Calosi de 'Annem Dina haklıymış' diyerek, ailesinde Da Vinci soyundan geldiklerinin konuşulduğunu ancak bugüne kadar bunu belgeleyemediklerini söyledi.

Giovanni Calosi ailesinde, Leonardo da Vinci'nin kullandığı bilinen 'ayna yazısı' tekniğiyle yazılmış mektupların da bulunduğunu ancak kıymetini bilmedikleri için bu belgelerin ya kaybolduğunu ya da satıldığını da anlattı. Calosi, "Annem, tersten yazılmış ve aynaya bakarak okunması gereken mektuplar ve belgelerden bahsederdi. Bizim nesillerdir efsane sandığımız şey meğer gerçekmiş. Maalesef bu belgelere önem vermedik, ya kayboldular ya da satıldılar" dedi.