Örgüt tarafından yayımlanan bir raporda dünya üzerinde yetmiş beş milyon gencin işsiz olduğuna dikkat çekildi.

Raporda Avrupa Birliği ülkelerindeki gençlerin artış gösteren istihdam sorunundan en ciddi darbe yiyenler arasında bulunduğu ifade edildi.

Çalışma Örgütü, gençler arasında işsizliğin yaygınlaşmasının uzun vadede doğuracağı olası sonuçlara dair uyarılarda bulundu.

Raporda, yükselmekte olan genç işsiz nüfusun siyasi sisteme tepkilerinin artış gösterebileceği ve bunun sonucunda tepki eylemlerinin aratabileceği bildirildi.

ILO genç yaştakiler arasındaki işsizliğin resmi istatistiklere yansıyan miktardan daha yüksek olabileceğine dikkat çekti.

Birçok işsiz gencin, eğitim sürecini uzatarak ya da yaşanmakta olan ekonomik krizin hafiflemesini beklerken işsizlik kaydı yaptırmadığının belirtildiği raporda gerçek işsiz genç sayısının çok daha yüksek olabileceğini belirtildi.

ILO'nun önceki tahminlerinde, küresel ekonominin olumlu işaretler gösterdiği ve gençler arasındaki işsizliğin 2010 ve 2011 yıllarında düşeceği öngörüsünde bulunmuştu.

Fakat örgütün Temmuz ayında yayımladığı raporunda, 15 ila 24 yaş arasındaki nüfusta işsizlik oranının dünya çapında rekor bir düzey olan yüzde 13'de seyrettiğini belirtmişti.

İNGİLTERE'DE REKOR DÜZEYDE İŞSİZLİK

Resmi verilere göre İngiltere'de işsizlik son 17 yılın en yüksek düzeyine ulaştı.

Milli İstatistik Kurumu bu yılın Haziran ve Ağustos ayları arasında işsizliğin 114 bin kişi artarak 2,57 milyon kişiye ulaştığını bildirdi.

Kuruma göre işsizlik oranı da %8,1'e ulaştı.

Gençler arasındaki istihdam tablosu daha da karanlık.

16-24 yaşları arasında işsizlik oranı %21,3.

Eylül ayında işsizlik parası alanların sayıs da 1,6 milyon kişiye çıkmış durumda.

65 yaş üstü ve yarı zamanlı çalışanların sayısında da rekor düzeyde azalmalar var.

İngiltere Çalışma Bakanı Chris Grayling, ülkesinin 'uluslararası mali krizin etkilerini hissetmeye başladığını söylüyor.

İNGİLTERE EKONOMİSİ NEREDEYSE DURMUŞ DURUMDA

Milli İstatistik Kurumu verilerine göre, ekonomi bu yılın ikinci çeyreğinde %0,1 büyüdü.

Söz konusu dönemde, hizmet sektöründeki büyüme %0,2 oldu.

Büyüme oranındaki bu revizyon İngiltere ekonomisinin geleceğine ilişkin kaygıları derinleştiriyor.

Hükümetin, ihracat ve özel teşebbüs yatırımlarını artırarak, ekonomiyi daha dengeli hale getirme beklentisinin yeterince hızlı biçimde gerçekleşmediği dile getirilen eleştirilerden biri.

Ana muhalefet İşçi Partisi de aralarında olamk üzere bazı kesimler, Maliye Bakanı George Osborne'un ülkede düşen talebi artırmak için kemer sıkma tedbirlerini gevşetmesi gerektiğini savunuyor.

Hükümet ise İngiltere'nin talebi artırmak için kısa vadeli tedbirler almasının ülkenin ekonomik kredibilitesini tehdit edeceği kanısında.

Büyüme hızındaki düşüş, İngiltere'de ekonomik krizin daha da derinleşeceğine işaret ediyor.

Yavaşlayan bir ekonomi, hükümetin vergi gelirlerinin azalacağı, işsizliğin de muhtemelen artacağı anlamına geliyor.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King bu yıl başlarında, İngiltere'de yaşam standartlarının 1920'lerden bu yana görülmemiş düzeyde uzun süreli bir daralma dönemine girdiğini söylemişti.

Mervyn King, geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamda da, ülkenin belki de tarih boyunca yaşanan en ciddi mali kriz ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Merkez Bankası Başkanı, "Bu en büyüğü değilse bile en azından 1930'lardan sonra karşı karşıya olduğumuz en ciddi mali kriz" dedi.

Merkez Bankası geçen hafta 75 milyar sterlinlik nicel gevşetme kararı almıştı.

Banka bundan önce, hükümet tahvili gibi varlıkları satın alarak piyasaya nakit akışını artırma, bu şekilde de bankaların birbirine borç vermesini teşvik etmek için ekonomiye 200 milyar sterlin tutarında para pompaladı.

Son kararla, 2009'da başvurulan nicel gevşetme siyasetine iki yıl aradan sonra geri dönüldü.

Maliye Bakanı George Osborne, geçmişte nicel gevşetme politikasını eleştirmesine karşın, şimdi bunun yapılacak en iyi şey olduğunu söyledi.

Osborne, krizin ağır olması nedeniyle King'in kararını onayladığını belirtti.

Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu üyeleri arasında ekonominin nasıl canlandırılacağı konusunda görüş ayrılığı vardı.

Nicel gevşetme, faizleri yükseleterek halen yüzde 4,5 düzeyinde olan enflasyonu kontrol altına alma ve hiç müdahalede bulunmama gibi seçenekler tartışılıyordu.

Merkez Bankası faiz oranlarını taban değer olan yüzde 0,5 oranında tutmaya devam ediyor.

 

BBC Türkçe Servisi