Bugün bizim sokakta büyük temizlik var.

Caddeler boydan boya  yıkanıp temizleniyor, ardından yol çizgileri yenilenecek. 

Mis gibi asfalt kokusu yayılırken ben zevkle onları seyrediyorum.

Fazla dalmış olmalıyım ki bir anda aklıma 14 yaşım geliyor.

Ne çok zaman geçmiş...

Çocukluğumun sokaklarını düşünüyorum.

O kadar uzun saatler sokakta oynardık ki, birimizin annesi balkona çıkıp seslenecek olsa diğer anneler de peşpeşe seslenmeye başlardı.

O zamanlar bütün annelerin gizli bir dayanışması var diye düşünürdüm.

Yoksa hepsi nasıl aynı anda yokluğumuzun farkına varacak?

İsmini duyan hızla eve koşar ve balkonun altından 

-“ Anneeee n’olurrr biraz daha” derdi ama nafile…

Eve girince genelde konuşma; 

-“ Çağırmasam eve geleceğin yok” la başlar sonra klasik azar cümleleriyle devam ederdi.

Hatırladıklarımın yanında birde sokak işleri vardı.

Bir dönem amcamın ayağının kırılmasıyla bakkala, fırına çok gider olmuştum.

O zamanlar ailelerimizin tek korkusu, karşıdan karşıya geçtiğimiz küçük caddelerdi.

Bir sefer hiç unutmam; ekmek almaya gittiğimde, koca bir körüklü otobüs çarptı.

Bütün esnaf birşey oldu mu diye telaşla başıma toplandığında, sanki iyi olduğumu ispatlarcasına, korkudan, mahalleye öyle bir koşar adım kaçışım vardı ki gören maratonda sanır.  

Bizin çocukluğumuzda sokaklar güvenliydi.

Polisler, bizleri korumak için vardı.

Komşularımız birbirini severdi.

Kiminin başı kapalı kiminin açıktı.

Ama kimse siyasi düşünce, mezhep ve din ayrılıklarıyla birbirine düşman olmazdı.

Bir tek ufak tefek dedikodular vardı.

Ama onlarda kimseyi fazla incitmezdi.

Her şey bir yana hiç bir komşunun çocuğu ekmek almaya gittiğinde polis tarafında öldürülmezdi.

Hele hiç kimse, 14 yaşında bir çocuğun, hayatını kaybedişini siyasi malzeme yapacak kadar vicdansız değildi.

Ama bakın şimdinin Türkiye’sine;

-14 yaşında bir çocuğa poşulu terörist dediler.

-Tam seçim öncesi ortalık karışsın diye, babası özellikle hastane yatağındaki fişini çekip öldürdü dediler.

-Mezarının üstüne bilyalar koyarak bir mesaj vermeye çalıştı dediler.

-Meydanlarda, acılı bir anneyi yuhalayacak kadar işi ileriye götürdüler. 

Ne oldu sana Türkiye?

Ne zaman bu kadar vicdan yoksunu oldun?

Akıl tutulmasına mı uğradın?

Çok mu zordu bir anne ve babanın acısını paylaşıp Berkin’e rahmet dilemek?

Şimdi kaç anne ağlıyor kaç ev yanıyor biliyormusun?

Burak’ın da annesi ağlıyor, Berkin’in de…

Daha nicelerin…

Tek cümlem var sizlere; 

Siyaseteniz de, hırslarınız da, 

öfkeniz de, seçiminiz de yerin dibine batsın. 

Sadece huzur ver ülkeme...