Veli Küçük sonunda döküldü.

Savcılar, Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'in, Ergenekon'un üst yönetimiyle alt kadroları arasında köprü personel olduğunu iddia ediyordu.
Hatırlarsanız GATA'da tedavi gören Ergenekon'un kilit ismi E.Tuğg. Levent Ersöz'ün 'Her şeyi anlatacağım. Konuşursam ışığı göremezler' tehdidinden sonra vücuduna 'et yiyen bakteri' enjekte edildiği belirtilmişti.

Ersöz, yoğun bakımda ölümden döndü.

Ersöz'ün kanında, 'et yiyen bakteri'nin teşhisini önleyen ve kalp krizine neden olan "Cafergot" adlı ilaç kalıntıları bulunmuştu.
GATA'daki bazı doktorlar, Ersöz'ü ortadan kaldırmak için kanına mikrop enjekte edildiği yönünde Ergenekon savcılarına ihbarda bulunmuştu.
Bir mektupta, T... adlı paşanın Ersöz'ün tedavisinde etkin olduğu belirtiliyordu.

Kimdi bu T... adlı Paşa?

Başka bir mektupta ise Ersöz'e M.S'nin önerisiyle kalp krizine neden olan 'Cafergot' adlı ilacın verildiği iddia edilmişti.
Savcılar bu sis perdesini aralayamadılar.

Ersöz hâlâ içini dökmedi.

Belli ki kendisine verilen ölümcül mesajın etkisinde.
Karanlıkları büyük ölçüde aydınlatacak bilgilere sahip olan Teoman Koman ve Mehmet Ağar hâlâ konuşmadılar.
Genelkurmay başkanlarından Hilmi Özkök'ün de bazı bilgileri ketmettiği gibi.
Yine çok önemli bilgilerin kaynağı olan MİT'çi Kâşif Kozinoğlu mahkemede ifade veremeden kuşkulu bir kalp kriziyle hayata veda etti.

Veli Küçük'ün kritik hamlesi

Anlayacağınız çok şey bilip de konuşma ihtimali olanlar bir bir sahneden çekiliyor.
Veli Küçük de çok şey bilenlerden biri.

Çok ani bir hamlede bulundu.

Küçük, MİT'in Ergenekon şemasına işaret ediyor ve şemadaki üstü kapalı isimleri belirterek imada bulunuyor:
"Şemada emekli orgeneraller İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Teoman Koman ve Rasim Betir ile emekli Tümg. Osman Özbek, örgüt hiyerarşisine göre benim üzerimde yer alıyor."

Küçük, altında bulunan kişilerin ise açık şemaya göre Bekir Coşkun, Enis Berberoğlu, Ertuğrul Özkök, Rahmi Koç, Hayyam Gariboğlu, Kamuran Çörtük, Şevket Sabancı, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Tunca Toskay ve Deniz Baykal'ın da aralarında bulunduğu 23 kişi olduğunu söylüyor.
Şema doğruysa, bu 28 kişinin tanık olarak ifadeye çağrılmasını talep ediyor.

Burada MİT'in şemayla ilgili açıklamasını da göz ardı etmemek gerekiyor.

Ergenekon şemasındaki isimler, Tuncay Güney'in 2001'de gözaltındaki mülakatından ve 2002'de MİT'e ulaştırılan 6 diskten çıkartılmıştı.
Veli Küçük, savcılara göre köprü personelse onun üstü ve astları olduğu kesindir.

Fakat işin tuhaf tarafı, Veli Küçük'ün üstlerim ve astlarım dediği bu isimler hakkında "onlar da benim kadar suçlu" tavrıyla suç duyurusunda bulunmayıp, tanık olarak dinlenmelerini istemesi.

Zira suç örgütünde üstler ve astlar aynı derecede terör örgütü sorumluluğu içindedir.
Peki, o halde neden "onlar da bu suça dahil" demiyor da tanık olarak bilgisine başvurulsun diyor?

İki ihtimal var

1- Veli Küçük, şimdilik kritik bir hamleyle "yanarsak hep beraber yanarız" sinyali verip alan kazanmak ve elini güçlendirmek istiyor.
Ama onlara suç isnat etmeyip de "tanık olarak dinlensin" demesi iddiasını destekleyecek materyalleri olmadığını da gösteriyor gibi.
2- MİT tarafından hazırlanmayan şemanın hukuki kıymetini azaltmak istiyor. Böylece "köprü personel" iddiasını ekarte etme peşinde.
Bu noktada Aydınlık gazetesinin Veli Küçük'e paralel şekilde "1 numara İsmail Hakkı Karadayı" bilgisini vermesi de ilginç.
Sonuçta Veli Küçük samimi görünmese de en önemli manipülatif hamlesini yaptı.
Mahkeme açısından şemanın hukuki kıymeti ve belirleyiciliği varsa, kuşkusuz bu isimlerin bilgisine başvurmak gerekiyor.
Veli Küçük, en azından "üstleri" konusunda ciddiyse, güvenliğine dikkat etmeli.
Sonuçta Veli Küçük'ün halen tespit edilemeyen üstleri olduğunu savcılar da kabul ediyor.

(Bugün)