FETÖ’nün insanları nasıl bu derece mankurtlaştırdığını çok merak ediyorum. Dün bunun bir örneği ile karşılaştım. “Ankesörlü hat” operasyonundan TSK’dan atılmış Binbaşı Serkan Tezgel, yurtdışına kaçmış ve sosyal medyadan bir mektup yayınlamış. Türkiye ile ilgili bir çok yalanı art arda sıralamış, bunların önemi yok. Ama inandırıcı olsun diye eski bir asker olan babasının adını karıştırmış.

Babası Tamer Tezgel de sadece oğlunun yalanlarına açıklık getirmek için Twitter’da hesap açıp cevap vermiş. Yazdıklarını okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız:

Oğlum, 2009 yılından beri bir kez bile arayıp sormadığın babanı Eylül 2016’da arayarak görüşmek istediğini belirttin. O kısacık görüşmede evlendiğini, Harp Akademisi’nde okuduğunu, kurmay subay olduğunu, Amerika’da ordu namına okuduğunu, orada bir kızın olduğunu BURUK bir sevinçle dinledim. Bu görüşmemizde 15 Temmuz FETÖ kalkışmasında ne yaptığını sorduğumda, geminin tamirde olduğunu, izinde bulunduğunu, olay ile ilgili hiçbir şey bilmediğini, o şerefsiz hainler içinde asla olmadığını yemin ederek bana söylemiştin.

‘Tek kurşunla vururdum’

Ben de sana; o şerefsizlerin içinde olsaydın seni tek kurşunla vuracağımı söylediğimde bizden (başçavuş bir büyükbaba ve üç subay evlattan ibaret Tezgel ailesinden) hain çıkmayacağını söylemiştin. Yazının bazı bölümlerinde “Babam bana şunları söyledi” veya “Babam şöyle düşünüyor” diyerek girişler yapmışsın. Bunlardan biri “Babam emekli subay arkadaşlarıyla Sarıyer Orduevi’nde belirli toplantılar yaptı” diyorsun.

Bak oğlum, sana söylemediğim şeylerle beni zan altında bırakma. Ben iki yıldır toplasan 3 kez Sarıyer Orduevi’nde akşam yemeğine gitmişimdir. Bu da toplam iki saattir. Ayrıca MİT ve derin devletten bahsettiğimi yazmışsın. Ben ne MİT, ne bit, ne derin devlet bilirim. Ben 1984 yılında emekli olmuş bir kişiyim. Ayrıca sınıf arkadaşım eski Gen. Kur. Bşk. Hulusi Akar ve hiç tanımadığım, görüşmediğim Hakan Fidan'ın FETÖ’cü olduğunu sana söylediğimi yazmışsın. Bunları nereden uyduruyorsun? Darbeden önce Hulusi Akar’a darbeyi bildirdiğime dair mektup yazdığım yalanına cevap dahi vermek istemiyorum. Bir de, hayatımda hiç tanımadığım Cihan Yaycı denilen adamın FETÖ’cü olduğunu sana söylediğimi yazmışsın. Hiç bilmediğim elalemin adamına nasıl böyle iftira atabilirim? Son olarak da, bir iftiraya kurban gittiğini bana söylemiştin. Ben de sana; suçsuzsan, git Deniz Kuvvetleri hakimine savunmanı ver, ‘Onlar doğru karar verirler, aklanırsın’ demiştim. Ben bir baba olarak hâlâ senin suçsuz olduğuna inanıyorum. Onurlu bir şekilde savunmanı ver, kaçma ve aklan. Son bir sözüm, tweet’lerle kendini temize çıkaramazsın. Gel ifadeni ver, bir an önce aklan.

Baban...

Boşuna çabalamayın Tamer Bey, vatanını satan babasını satmaz mı?

(Posta'dan)