Nedense aramızdaki bazı kişiler, bazı medya kuruluşları, bazı sendikalar ve bazı siyasi partiler bu vatandaşlık işine kafayı takmışlar, alnının teri ile yıllarca ülkemizde çalışıp vatandaş olmaya hak kazanmış kişilerin vatandaş olmalarına karşılar.

 

"İş, emek, çalışma, hak, hukuk, emek en yüce değerdir" gibi lafları ederler ama alın terleri ile çalışıp  vatandaşlık hakkı kazananların bu hakkı elde edene kadar harcadıkları emeği göz ardı edip, vatandaş olmalarına karşı çıkarlar.

 

Bu mantığı anlamak mümkün değildir.

 

Ekonomik yönden batağın da batağına saplanmış olan Rumlar bu işin çoktan suyunu çıkarmışlardı ve yıllar önce de Kıbrıs Rum vatandaşlığını satış bankosunun üstüne koymuşlardı. Parayı bastıran anında vatandaş oluyordu Rum tarafında.  Bu iş yıllarca böyle devam ederken, ağzını açıp sesini çıkarmayan aramızdaki Rum hayranı bazı kişiler, bazı medya kuruluşları, bazı sendikalar ve bazı siyasi partiler, KKTC'deki yasal vatandaşlık işlemleri gündeme geldikçe yaygarayı koparıyorlar. Fazla mesai yapan İç İşleri Bakanlığına da gidip niye çalıştıklarını sorgulamadan "vatandaşlıkları bir gecede yapmak için çalışıyorlar" diye suçlamaktan da hiç geri kalmıyorlar.

 

Hem de ne yaygara, ne saçma sapan sözler, ne provokatif yayınlar. Amaç bu ülkeye yıllarca alın terini akıtmış, hayatının bir bölümünü vermiş insanların vatandaş yapılmasını önlemek. Kafalarındaki fikirler de hastalıklı.

 

Onlarca yıl bu ülkede yaşamış, çoluk çocuğu ülkemizde doğmuş bu güzide insanlar asla vatandaş yapılmayacak. Kendilerine uyduruk bir geçici kimlik verilecek ve köle gibi addedilerek sadece çalışmalarına müsaade edilecek. Başka da hiç bir hakları olmayacak.

 

Aklıma yaklaşık iki bin yıl evvel Roma İmparatorluğunda uygulanmış olan vatandaşlık sistemi geliyor, insan haklarının tavan yaptığı bu 21. yüzyılda, vatandaşlık karşıtı bu çağdışı söylemleri okudukça ve duydukça.

 

Bu kişilere ve hastalıklı beyinlere göre aynen Roma’da olduğu gibi, adamıza çalışmaya gelen  köleler bizim her işimizi yapmalı ama asla vatandaşımız olmamalıdırlar.  Veya da hayatlarının emeklilik dönemlerini KKTC'de geçirmek isteyen İngiliz köleler de paralarını KKTC'de harcamalıdırlar ama asla vatandaşımız olmamalıdırlar. Çünkü biz ayrıcalıklı bir sınıfız. Bizden başka hiç kimsenin KKTC vatandaşı olmak gibi bir hakkı da bulunmamalıdır.

 

Ülkemizde yaşayan insanlarımızı sınıflara ayırmanın Yirmi birinci yüz yılın insan hakları ve demokrasi kavramına aykırı olduğu kesin. Hem de kesin kes kesin.

 

Anayasamızın madde 67(5)’i vatandaşlık hakkının nasıl kazanılacağının yasa ile yapılacağını emrederken, madde 8(1), imtiyazlı zümreler yaratılamayacağını söylemektedir.

Yürürlükteki mevcut yasalarımıza göre ülkemizde beş yıl ikametini dolduran, vergisini ödeyen ve herhangi bir suça karışmamış kişiler ayırıma tabi tutulmadan KKTC vatandaşı olabilmelidir. Bunun aksini yapmak özellikle de AB’de yaygın bir şekilde uygulamada olan insan haklarına ve vatandaşlık haklarına aykırıdır.

 

Ülkemize gelip asgari beş yıl çalışmış veya da çalışmadan ikamet etmiş, herhangi bir suça karışmamış kişilerin, uyrukları ne olursa olsun vatandaşlığa baş vuru yapmak hakkını kazanmaktan da öte, kısıtlamasız vatandaş yapılmaları gerekmektedir.  Çağımızın "İnsan Hakları Kuralları" ve AB'deki uygulamarı bunu gerektirmektedir.

 

Aramızdaki söz konusu kesimin hayranı olduğu Rum Yönetimi, vatandaşlık işinin suyunu çoktan çıkardı ve ekonomi kötüye gittikçe, vatandaşlıkları da alenen satmaya başladı.

 

Listenin başında daha evvel Ruslar vardı, şimdi liste başı Suriyeliler oldu. Rami Makluf dahil olmak üzere Beşşar Esad’ın akrabaları tümden bir gecede vatandaş yapıldı. Aralarında vatandaşlık almak için gerekli koşulları taşımayanlar da var ama AB üyesi olmalarına rağmen uyduruk ve batak bir devlet olduklarından AB’ye uyumlaştırdıklarını iddia ettikleri yasaları takmıyorlar.  

 

Rumlar mevcut yasalara uymaya da gerek duymuyorlar. Yasada, Güney Kıbrıs’ta 7 yıl ikamet eden bir kişinin -ister çalışma izni ve mührü olsun ister olmasın- vatandaş olabileceği amir hükümken, Rum Yönetimi bol tarafından 2 veya 3 yıl ikamet etmiş kişileri vatandaş yapmaya başladı.

   

Rumlar, bol keseden Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşlığını golifa gibi dağıtırken, bizim ülkemizdeki Grekofiller ve Grekogil gazeteler de, Bakanlar kurulumuz tarafından vatandaş yapılan 5-10 kişiyi sanki de suç işlemişler gibi afişe etmeye çalışmaktalar. 

 

Bu Grekofil kişiler, kurumlar, sendikalar, medya, siyasi partiler ve gazeteler niye son 42 yılda Rumların 300 binden fazla Rum olmayan kişiyi vatandaş yaptıklarını yazmazlar veya da dile getirmezler hiç anlamış değilim....