Maraş konusunda yıllardır sürdürülen “Maraş’ın Osmanlı Vakıf Malı olduğu” iddiası, nihayet sağlam bir zemine oturtuldu.

Konu bundan böyle yasal yollardan ele alınacak çünkü konuyla ilgili çok önemli bir gelişme var.

Son gelişmeye göre ya şimdiye kadar savunduğumuz şekilde Maraş’ımızı geri alıp, Osmanlı Mülkü olduğunu bir daha bozulamayacak şekilde tescil edeceğiz, ya da İngiliz Sömürge döneminde gerçekleştirilen “Belge Tahrifatı sonrası yapılan taşınmaz mal gasp”ının yasal yollardan yapıldığını ve Maraş’ın Rumlara ait olduğunu kabul edeceğiz. Bunun ortası olmayacak.

 

Kıbrıs Rum Yönetiminin veya Rum Mahkemelerinin artık bu gelişmeyi durdurabilme gibi bir olanağı ve şansı da bulunmuyor.

 

Kıbrıs Vakıflar İdaresi Osmanlı döneminde “Evkaf İdaresi” adı altında kurulmuş ve “Ahkam-ül Evkaf” kurallarına göre faaliyette bulunmuş, Kıbrıs Türkü'nün en eski, tarihî ve köklü bir kuruluşu. Bana göre de göz bebeğimiz, en kıymetli varlığımız.

Ada 1878’de İngilizlere kiralanırken Osmanlı İdaresi tarafından, kira anlaşması içinde, Kıbrıs Vakıflar İdaresine dokunulmayacağına ve kurallarının aynen uygulanacağına dair bir madde konulmuştu. Bunun devamı olarak da 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yer aldı Vakıflar İdaremiz. Uluslararası tanınmışlığı ve akreditasyonu bulunan İdare, 1997 yılından beri de Avrupa Vakıflar Birliği üyesi.

 

Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülmüş bir davanın karar bölümünde yer alması nedeni ile kurulduğundan, AİHM’ye daha başlangıçta akredite olmuş bir kuruluş. TMK’ya Mal Tazmin sorunlarına çözüm getirmek için Yasayla kurulmuş bir çeşit “Özel Mülk Mahkemesi” de diyebilirsiniz.   

TMK Kuruluş ve faaliyet Yasasının içinde yer alan bir madde, Kıbrıs Vakıflar İdaresinin Rumlar tarafından yapılan tazminat başvurularında müdahil olabilmesine olanak veriyor.

Tabii bu müdahil olabilme hakkı sadece Kıbrıs Vakıflar İdaresine özgü bir hak değil, mal sahibi olduğunu iddia eden herkese açık.

 

Taşınmaz Mal Komisyonuna sadece “Yasal Mülk Sahibi” başvurabilmekte. Yasa bunu emrediyor ancak bir başka özel veya tüzel kişi mal sahibi olduğunu iddia ediyorsa, bu da dikkate alınıyor.

 

Bu maddeden yola çıkan Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Mahkemeye başvurarak “Maraş’ta benim de mülklerim var” iddiasında bulundu ve Rumlar tarafından TMK’ya yapılan başvuruların arasında eskiden Vakıf malı olup ta İngiliz Sömürge döneminde bir şekilde el değiştirmiş taşınmazlar müdahil olmak için karar alınmasını talep etti.

 

Kıbrıs Vakıflar İdaresinin başvurusunu olumlu bulan mahkeme, TMK’ya tazminat veya iade için başvurulmuş sözde Rumlara ait mülkler üzerinde Kıbrıs Vakıflar İdaresinin hak iddiası varsa müdahil olabileceğine dair karar aldı.

 

Başta, kapalı bölge Maraş’taki eski taşınmaz malları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran ve başvurusu Taşınmaz Mal Komisyonu’nun iç hukuk organı olarak tanınmasıyla son bulan Kıbrıslı Rum Andreas Lordos’un ve diğer Rumların TMK’da görüşülecek olan taleplerine Vakıflar İdaresi müdahil olmak için başvurdu.

Sadece bunlar değil, gerek Maraş’taki gerekse de adanın diğer yerlerinde eskiden Türk Vakıf mülkü olduğu bulgusuna ulaşılan her mülk için Vakıflar İdaresi artık taraf olacak ve hak iddia edecek.

 

Kıbrıs’ın en zengin işadamların biri olan ve hayata atıldığı yıllarda limon satarak servetini yapmaya başladığını iddia eden -ama gerçekte sahtekarlıkla gasp edilmiş Osmanlı Vakıf Malları üzerine, Kıbrıslı Türklere payları verilmeyen Dünya Kalkınma Bankası kredilerini sıfır faiz ve 20 yıl vade ile yatırıma dönüştürerek zengin olan- Lordos olmak üzere diğer tüm Rumlar’ın Vakıflar İdaresinin Maraş’taki taşınmaz malları konusunda taraf olmasına karşı çıkacağı söyleniyor.  

 

Endişelerinin ve karşı çıkmalarının kökeninde, sahtekarlıkla İngiliz döneminde gasp ettikleri Osmanlı Vakıf Mallarının ellerinden yasal yollardan geri alınacağı, o dönemde yapılan sahtekarlığın ortaya çıkacağı, bu nedenle tüm ada genelinde geri almanın yaşanacağı ve en önemlisi de, tazminat almayı beklerken, neredeyse 60 yıllık kullanım tazminatını ödemek zorunda kalacakları korkusu yatıyor.

 

Ne Lordos’un ne de Kıbrıslı Rumların toplam serveti, 1913 yılından itibaren sahtekarlıkla gasp edilmiş Osmanlı Vakıf Mallarının kullanım tazminatını ödemeye yetmeyecek.

Korkuları ve karşı çıkmaları da bundan dolayı.  Şimdi Kıbrıs Türkleri olarak büyük bir sabırla adaletin yerine gelmesini bekleyeceğiz.