MHP ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oluşturduğu Cumhur ittifakının nasıl tarihi bir misyon üstlendiğini daha iyi anlayabilmek için, karşısında oluşan yıkım cephesini doğru analiz etmek gerekiyor.Tarihte eşi emsali görülmemiş bir şer ittifakı oluşmuştur. Birkaç belediyenin el değiştirmesi ile daha da cesaretlendiler, Cumhur ittifakını durdurmak ve yok etmek için her imkanı kullanıyor, şeytani planlar yapıyor ve sahaya sürüyorlar. Aynı havayı teneffüs etmeye tahammülü olmayanlar büyük bir işbirliği içindeler. Tek ortak tarafları yıkmak. Yıkacakları şey iktidar değil, ülkemizin varlığı, birliği ve bölünmez bütünlüğüdür. Zira, ağababaları, arkalarındaki malum güçler bu şartla kendilerine destek veriyor, imkan tanıyor ve bir araya gelmelerini sağlıyor.

CHP VE YANCILARINA ÇALIŞIYORLAR

  Daha da ayrıntıya girelim. MHP’nin destek ve yardımı ile terörle mücadelede tarihin en büyük operasyonları yapılıyor ve terör örgütleri bitme noktasına getirildi. FETÖ ve PKK darbe üstüne darbe yediler ve kıpırdayacak halleri kalmadı. Tek ümitleri, CHP ve yancılarının ele geçirecekleri belediyeler ve alacakları siyasi sonuç üzerinden ülkenin yeni bir kriz ortamına sürüklenmesi kalmıştır. Onun için de bütün güçleri ile sahadalar. S-400’lerle birlikte milli güvenliğimizi pekiştirmemiz, yerli silahlarla Ordumuzun ve gücümüzün zirvesine ulaşmamızdan rahatsız olan başta ABD olmak üzere, AB ülkelerinden Yunanistan’a, Suriye’den arkadan dolanmaya çalışan Arap ülkelerine varıncaya kadar alayı birden CHP ve yancılarına çalışıyorlar. Terörü ancak bu yolla yeniden azdırıp, belirsizliği arttıracaklarını ve Türkiye’yi kontrol altına alabileceklerini hesaplıyorlar.

İÇİŞLERİ BAKANININ TESPİTİ

  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, devletin istihbarat kurumlarının başında olan, her türlü bilgiye sahip birisi olarak çok önemli şeyler söylüyor, çok önemli açıklamalar yapıyor. Son açıklamasında, bugün yaşananları gezi olaylarına benzetirken, şu önemli tespiti yaptı: "Deutsche Welle ve BBC Türkçe, sabahtan akşama kadar Cumhuriyet Halk Partisi adayının maharetlerini, bizim de kötülüklerimizi anlatıyor. FETÖ'nün bütün sosyal medyacıları Amerika'dan, Avrupa'dan, her yerden tezyinat üretiyorlar. Bir eksik vardı o da tamamlandı. Taksim Meydanı'nda Koç, otelini tahsis etmişti, şimdi de uçağını tahsis etti. Film tamamlandı. Tekrar Gezi olaylarının olduğu noktaya döndük."

  Hadi çıksın birisi, Türkiye ile meselesi olan terör örgütlerinden, en ilgisiz ülkeye varıncaya kadar neden hepsinin birden CHP ve yancıları için bu kadar çırpındıklarının, bizim yazdıklarımız dışında bir sebebin olduğunu anlatsın da görelim. Hadi bundan vazgeçtik, siz bugüne kadar terör örgütü ve başa ülkelerden Türkiye’ye yönelik açıklamalara, kaba, saygısız ve küstah tehditlere CHP ve kirli ortaklarından her hangi birinin ses çıkardığını, itiraz ettiğini, hatta rahatsızlık emaresi gösterdiğini duyup-gördünüz mü? Tam tersine gayet memnunlar, daha da acı olanı bu tehdit ve kabalıkları hükümete ve Cumhur ittifakına karşı kullanmaya çabalıyorlar.

YAPAMAYACAKLARI ŞEY YOK

 Hani deniyor ya, 31 Mart seçimleri öncesinde sık gündeme gelen beka meselesi, neden artık konuşulmuyor. Şimdi can alıcı soruyu soruyorum: Bütün bu yaşananlar, bütün bu açık ve aleni ihanetler beka sorunu değilse nedir? CHP ve yancılarının varlığı bizzat beka sorunudur, hem de çok ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıyayız. Yeri gelmişken bir cümle daha ekleyelim. Bu kadar açık ve aleni bir tehdidin bizzat kendisi olanların, sonuç almak için yapamayacakları hiçbir şey yoktur. Sadece bu kadarı bile 31 Mart seçimlerinde İstanbul seçimlerinden şüphelenmek için fazlasıyla yeterlidir.Kaldı ki, şaibe, yolsuzluk, oy hırsızlığı tekrar sayılan sandıklarla birlikte belgelenmiştir ve YSK’da buna dayalı olarak seçimi yenileme kararı almıştır.

UĞUR DÜNDAR İMTİNA ETTİ

  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, bir siyasi yarış olmaktan çıkmıştır. Başka hesaplar yapılıyor. Gerçek yüzlerinin anlaşılmaması için büyük bir çaba içindeler. Uğur Dündar’ın Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun katılacağı Televizyon programını yönetmekten imtina etmesi, bunun son örneğidir. Uğur Dündar, Sayın Binali Yıldırım’ın sağlayacağı başarının altında ezilmekten, en azından buna sebep olmakla suçlanmaktan korkmuş ve çekilmiş veya çekilmesi istenmiştir. Yaptığı açıklamanın başka bir izahı ve anlamı yoktur. Hiç kıvırmaya, milletin aklıyla alay etmeye uğraşmayın. Böyle programın gündeme gelmesi bile, CHP’nin ve adayının kimyasını bozmuştur. Onlar tam tersini hayal ediyor, Sayın Yıldırım’ın program davetini kabul etmeyeceğini ve böylece mağduru oynayıp, meydan okumayı daha ileri götürebileceklerini zannediyorlardı. İş ciddiye binince, yetersizliklerinin, çapsızlıklarının, yanlış ve yalanlarının ortaya çıkmasından korktular.Ekrem İmamoğlu gibi, son derece birikimsiz, tecrübesiz, acemi ve çabuk öfkelenip bir anda darmadağın olduğu kısa zamanda ortaya çıkan biri, Binali Yıldırım gibi bir siyaset ve icraat ustası karşısında ne diyecek, neyi savunacak, nasıl başarı olacak? Bir başarı şansı bulunmadığı gibi, bütün cilaları dökülecek ve gerçek yüzü de, niyeti de, çapı da ortaya çıkacak. Bizim gördüğümüzü, CHP ve yancıları da görüyor ve biliyor. Şimdi, programın yapılmaması, yapılsa da başka tartışmalarla içinin boşaltılıp, amacından saptırılması için uğraşıyorlar.

(turkgun.com)