Birileri, milli davanın savunucusu, sağın en büyük partisi Ulusal Birlik Partisi’ne (UBP) en kritik dönemde ikinci bir kurultay vakası yaşatmak üzere kolları sıvamış durumda.

26 milletvekiliyle tek başına iktidara gelen, sonrasında transferlerle 29 milletvekiline ulaşan ancak başkanlık kavgasıyla ikiye bölünen parti, en gerekli olduğu şu anda yine kurultay derdine düştü.

Parti içi çekişmeler yüzünden ikinci parti durumuna düşen ve hatta üçüncü olmaktan kılpayı kurtulan parti yine orasından burasından çekiştirilmeye başlandı. Sadece iktidarı değil, cumhurbaşkanlığı makamını da altın tepside “sol”a sunan parti, Kıbrıs müzakereleri en kritik evresini yaşarken yine başkanlık kavgasına girişmek üzere.

Değerli gazeteci ağabeyimiz Ahmet Tolgay’ın sözleriyle, “Kıbrıs Türk halkının kaderi görüşme masasında pazarlıklara konu olurken, CTP AKEL ile birlikte özel görüşme masası komitesi oluştururken, UBP'de sonu belirsiz bir kurultay paranoyası içinde, genel başkanlık koltuğuna kimin oturacağı kavgaları yapılıyor... Bu parti kimler için, hangi siyasetler, hangi ideolojiler için vardır? Yüzleşilmesi gereken konulardır bunlar...”

Yeni koalisyon kurulmuş, icraat safhasına yeni geçilmiş, parti henüz kendine gelmeye başlamış hop yeniden kavga.

Elbette demokratik sistem içinde isteyen istediği makama - kıstaslar çerçevesinde- aday olabilir, kimileri genel başkanı beğenmeyebilir, kimileri en iyinin kendisi olduğunu düşünebilir, bunlar gayet doğaldır da, ortadaki realite bu partinin ruhunun bu türlü rekabet ortamlarından pek haz etmediğidir.

Her kurultayda bölünür bu parti… Eksilir, azalır, yıpranır.

Yazık ki CTP’nin bu konudaki “sindirmişlik” hali UBP’de yoktur. Örnek geçen CTP kurultayı. Ortada adı geçen birkaç aday olmasına rağmen parti çoğunluğuna uyarak seslerini kıstılar ve tartışmalarını da -birkaç münferit olayın dışında- dışarı yansıtmadılar. CTP’lilerin tümü Talat’ı mı istemişti? Ya da tümü Yorgancıoğlu’na karşımıydı? Elbette değildi ancak parti içi dengeleri gözeten bir hükümetle sıkıntıları asgariye indirdiler.

UBP’nin, geçen kurultay darbesini atlatamadan yeni bir kavga içine girmesi bu ülkeye yapılacak bir ihanettir. Adıyla müsemma misyonunu konuşturması gereken bir dönemde koltukla uğraşan bir UBP’yi tarih affetmez. Hüseyin Özgürgün kimilerine göre iyi bir başkan olmayabilir ama iyi bir başkanın olmaması, o partinin yok olmasından çok daha iyidir. UBP büyük partidir bize bir şey olmaz mı diyorsunuz; O zaman size Türkiye’den Doğru Yol Partisi’ni, ANAP’ı örnek vereyim. ANAP yok olacak bir partimiydi sizce? Ya Doğru Yol Partisi? Yapmayın… Bırakın başkanlık seçimiyle uğraşmayı, müzakerelere odaklanın. Bakın halk mülkiyet konusunda tedirginlik içinde, gidin o konularda neler yapabileceğinizi tartışın. Halkı bilgilendirin, referanduma hazırlayın. CTP-AKEL komisyon kurmuş, siz de bu tarafta komisyonlar kurun. Gerekirse akademisyenlerden, tarihçilerden destek alın. Ama ne olur şu aralar yeni bir savaşa girmeyin zira bu partinin bir zedeyi daha atlatacak mecali olmadığı gibi, ülke meselelerinin de bekleme lüksü yok.