1975 yılından sonra Carter’ın dış politika danışmanlığını yapan Zbigniew Brzezinski, önümüzdeki çarşamba günü Washington’da Düşünce Kuruluşu Brooking Institute’de her yıl tekrarlanan Uluslararası Sakıp Sabancı Konferansı’nda konuşma yapacak.
Rahmetli Ecevit iktidardan ayrılışını Brzezinski’nin talimatı ile TÜSİAD’ın yayınladığı paralı ilanlara bağladığından, Brzezinski adı Türkiye’de siyasi tartışmalarda uzun süre gündemde kalmıştı.

Her şey Ecevit’in 7 Şubat 1994 akşamı TRT1’deki “Ateş Hattı Programı”nda Reha Muhtar ile yaptığı söyleşide bir kuşkusunu dile getirmesi ile başladı... On beş yıl önce iktidardan ayrılışını TÜSİAD’ın gazetelerde yayımlattığı dört ilana bağlayan Ecevit, yepyeni bir tartışma başlattı.

Türkiye’den Rusya’yı gözetlemek için Amerikan casus uçaklarının havalanmasına müsaade etmediğinden Amerikalıların kendine kızdığını anlattı. Dönemin güçlü adamı Brzezinski’nin Washington’da TÜSİAD yöneticilerine gazete ilanları yoluyla Ecevit’i düşürme talimatı verdiği şeklinde “duyumlar aldığını” söyledi.

TÜSİAD temsilcileri Brzezinski ile Washington’da 29 Nisan 1977 tarihinde bir araya gelmişti. TÜSİAD ilanları 13 Mayıs 1979 tarihinde, 2 yıl sonra yayımlanmaya başlandı.

Ambargo konuşuldu

Ben 1994’lerde Sabah gazetesinde köşe yazısı yazıyordum. Brzezinski ile yapılan toplantıya katılan biri olarak Ecevit’in kuşkularının yanlışlığını bir yazı ile hatırlatmak istedim. Ecevit bana uzun bir cevap yazısı göndererek iddiasını yeniledi. (Bütün bu yazışmalar “Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu” isimli kitabın 276 sayfasında veriliyor.)

Aradan uzun süre geçti. Olan biteni kısaca özetleyeyim.

1974 yılında Kıbrıs’a askeri müdahaleden sonra Yunanlıların baskısıyla ABD Kongresi Türkiye için “ambargo” kararı aldı. Resmi girişimler sonuç vermeyince, iş çevreleri yoluyla Kongre’yle diyaloga girilmesi hükümetçe uygun görüldü. Bir TÜSİAD heyeti 1975 Eylül ayında 5 gün Washington’da ABD Başkanı Ford ve 62 Temsilciler Meclisi üyesiyle görüştü. Gazetelerde ilanlar yayımlattı. 1977 yılına gelindi. Ambargo devam ediyordu. Ecevit TBMM’deki odasında okul arkadaşı, TÜSİAD’ın o zamanki başkanı Feyyaz Berker’e TÜSİAD’ın Washington’a bir gezi daha yapmasının yararlı olacağını söyledi. O toplantıda ben de vardım. ABD gezisi, kimlerle temas edileceği, ABD gazetelerinde yayımlanacak ilanların metinleri Sayın Ecevit’e gösterildi. Onayı alındı. Ecevit emir verdi. Maliye Bakanlığı TÜSİAD’ın heyete katılacak her üyesine beşer bin dolar ticari döviz tahsis etti. Çünkü o zaman Merkez Bankası’nda döviz yoktu.
Feyyaz Berker başkanlığında, Necati Akçağlılar, Selahattin Beyazıt, Fuat Bezmen, Fred Burla, Nejat Eczacıbaşı, Muzaffer Gazioğlu, Jak Kamhi, Asım Kocabıyık, Şahap Kocatopçu, Rahmi Koç, Melih Özakat’tan oluşan heyet 24-29 Nisan 1977 tarihlerinde Washington’da 65 kongre üyesiyle konuştu. Kıbrıs nedeniyle Türkiye’ye konulan ambargonun haksızlığını anlatmak için Pentagon’da General R. Bauman, Kıbrıs sorunu özel görevlileri Clark Clifford ve M. Nimetz ile görüşüldü.

29 Nisan 1977 tarihinde Beyaz Saray’da Oval Odada Başkan Yardımcısı Mondale, Güvenlik Kurulu Başkan Yardımcısı Brzezinski ile buluşuldu. Bu toplantıda Washington’daki Büyükelçimiz de vardı. Bu toplantıyı ben de izledim. Kıbrıs sorunu dışında, toplantıda başka hiçbir konuya değinilmedi. TÜSİAD heyetine katılanlar Türkiye’ye dönüşte çalışmaları yazılı ve sözlü olarak Ecevit’e duyurdular. Bu ve benzer girişimler sonucu Kongre ambargoyu kaldırdı.

 

İlanlarda ekonomiden söz edildi

 Ecevit’in Brzezinski’nin talimatı ile yayımlandığı şüphesini taşıdığı TÜSİAD’ın paralı gazete ilanlarının ilki 13 Mayıs 1979 tarihinde (görüşmeden 2 yıl sonra) yayımlandı.
Bu ilanlarda partilerin politikacıların isimleri geçmiyordu, ilanlar sadece “ekonomik konularda kamuoyunu bilgilendirmeyi hedef almıştı.”
Yayımlanan dört ilanın özetleri şöyle idi:
1) Gerçek çıkış yolu
“Dünyanın bugünkü ekonomik gidişinde bunalım geçiren tek ülke Türkiye değildir. Ama bunalım karşısında kendine yardım etmeyen tek ülke de Türkiye olmamalıdır.”
2) Ulus bekliyor
“Yokluğu paylaşmak değil, bolluğu yaratmak istiyoruz. Ve bunun önündeki sorunların hürriyet ve demokrasinin nimetleri içinde çözümlenmesinden vazgeçemeyiz.”
3) Yokluğu paylaşmak mı? Bolluğu sağlamak mı?
“Engel, kısa vadeli politik kaygılarla ekonomiye yanlış yönde müdahale eden aşırı yasakçı ve aşırı devletçi zihniyettir. Sorunlarımıza ancak hür, demokratik, parlamenter rejim içinde ve Anayasamız çerçevesinde çözüm bulunacağına inanıyoruz.”
4) Refahın ve hürriyetlerin düşmanı: Enflasyon
“Enflasyon yenilemeyecek bir düşman değildir. Parasal bir olaydır. Para ise, nihayet suni bir araçtır. Gerçek olan üretimdir. Türkiye, doğal kaynaklarıyla, büyük işgücü ve sanayi potansiyeliyle, enflasyonu yenecek bütün imkânlara sahiptir. Yeter ki, doğru, cesur ve kararlı ekonomi politikaları uygulanabilsin.”
(Aradan otuz üç yıl geçti. Kamuoyu, ilanların içeriğini unuttu. İlanlar temel iktisat bilgileri veren ilanlardı. Keşke bugün tekrar yayımlanabilse... Bugün de güncelliğini koruyor.)

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)