Türkiye bir süreden beri Kıbrıs diye bir problemi yokmuş gibi davranıyor!

Orada, Türkiye'nin hemen burnunun dibinde. Akdeniz'de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye bir devletçiğimiz var fakat orada yaşayan Kıbrıs Türk halkı diyebileceğimiz bir toplumdan söz edebilmemiz her geçen gün mümkünatını yitiriyor.

Sadece hükümet değil, millet olarak da Kıbrıs'a olan ilgimiz giderek azalıyor.

Sahi bu hükümette Kıbrıs ile kim ilgileniyor?

Yoksa hükümet her yıl bilmem kaç milyon dolar parayı Kıbrıs'a pompalayıp onun dışında ülkedeki sosyal durumla hiç ilgilenmiyor mu?

Bu kanaate kapılmama eski cumhurbaşkanlarından Mehmet Ali Talat'ın bazı gazetecilere yaptığı "Cenaze namazı kıldıracak bir Kıbrıslı Türk imam bulamıyoruz" sözleri yol açtı.

Talat'ın bu sözleri ile KKTC hakkında gidip gelenlerden duyduğumuz "Milli ve dini duyguları gittikçe aşınan bir toplum oluyorlar" tespiti birleşince şunu sormanın zamanı gelmiş oluyor:

Yoksa KKTC Türkiye için önemini yitirdi mi?

Hakikaten bu hükümette Kıbrıs konuları ile ilgilenen kim veya hangi kuruluş?

KKTC'de cenaze namazı kıldıracak Kıbrıslı bir Türk imam bulunamıyorsa ve Kıbrıs halkının dini-milli duygularının gittikçe aşınıyor olması acaba hiç mi kimsenin burnunun direğini sızlatmıyor?

Milli duygular aşınmış

KKTC ve KKTC halkı ne zamandan beri Türkiye'nin ilgi alanından çıktı?

Son günlerde bir grup gazeteci Ada'ya gitti, onların yazdıkları haber ve yazılardan Türkiye'nin güneyinde Türkiye için son derece önemli olan bir halk ve devletçik olduğunu yeniden hatırladık.

Ama ne hatırlama!

Anlatılanlara bakılırsa KKTC bitmiş.

KKTC halkı bitmiş.

Dini-milli duygular aşınmış.

Ülkede bir karamsarlık, bir bezginlik, yüzde 95 de memnuniyetsizlik oluşmuş.

Kıbrıslı Türkler'in çocukları güneydeki okullara ya da Rumlar tarafından açılan okullara gidiyorlarmış.

Nasıl oluştuysa KKTC'de ciddi bir din karşıtlığı oluşmuş. Türkiye'den giden ailelerin kapı kapı dolaşıp çocukları Kur'an öğrenmeye Türkiye'ye göndermeye çalışmaları rahatsızlık kaynağıymış.

Temmuz sonunda açılacak bir ilahiyat koleji Kıbrıslı Türkler tarafından "kimyaları ile oynandığı" gerekçesi ile kabul görmüyormuş.

Demek ki KKTC'de ciddi bir İslam karşıtlığı oluşmuş fakat bu konular ne hükümetimizin ne de halkımızın ilgi alanına giriyor.

Belki haberi olması gerekenlerin haberi vardır fakat Türkiye için gittikçe devleşen bir maliyet olan KKTC halkının bu duruma gelmesi içler acısı bir durum.

Milli Şef dönemi gibi

Bakın KKTC'nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ne diyor:

"Cenaze namazı kıldıracak Kıbrıslı Türk bir imam yok. Bu bir sorundur. Takıntılarımıza boğulduk ve yapamadık. Kıbrıs'a Türkiye'den gelenler de asimile oluyor zaten. Doku bozuluyor. Çözüm olmazsa Kıbrıs Türkü eriyecek. Ankara Kıbrıs sorununa ilgisiz. Burada çok ciddi bir vesayet rejimi oluştu. Şu an Türkiye ile ilişkiler en kötü dönemini yaşıyor. Sivil topluma, halka inince de Türkiye'ye karşı tarihte hiç olmadığı kadar eleştiri var.

Ergenekon varsa onun kaynağı buradadır. Türkiye'de dava yürütülecek ve bunun burada devamı olmayacak. Bunu anlamıyorum. Kıbrıs'ı Ergenekon anlayışı yönetti ve bu anlayış Türkiye'den gelen telkini emir telakki ediyordu. Burada gazeteler, partiler bombalandı, gazeteciler öldürüldü. Ergenekon'un dibini ararsak 1950'lerde kuruluş yeri burasıdır. Ergenekon konusunda varsa bir ciddiyet Kıbrıs'a uzanmazsa eksik kalacağını düşünüyorum."

Tabii bu açıklamalar KKTC'nin iflasının, çöküşünün kilometre taşlarıdır.

Kıbrıs, çevresinde çıkacağı varsayılan doğalgazın paylaşımı bir tarafa KKTC halkını kaybetmişiz de haberimiz yok.

Bir gazeteci arkadaşın ifadesi durumun vahametini çok iyi anlatıyor:

"Güney Kıbrıs kapıları bir açsa kuzeyde Türkiye'den gidenler de dahil olmak üzere kimse kalmaz."

Madem Kıbrıs ve Kıbrıs Türk'üne ilgisiz kalınacaktı rahmetli Erbakan meşhur Kıbrıs çıkarması emrini niye verdi acaba diye sormanın belki de tam zamanı.

Türkiye'de Kürtler'in başına gelen Kıbrıs'ta Türkler'in başına geliyor galiba...

(Bugün)