Almanya oldukça talihsiz bir durumda!


Doğru dürüst bir AB vizyonu olmayan ve Almanya'da hangi kökenden ve dinden olursa olsun "tüm Almanyalıların" şansölyesi olamayan Angela Merkel'in ve Dış İşleri alanında hiç bir becerisi olmayan bakanı Guido Westerwelle'nin başını çektikleri koalisyon hükümeti hem içeride hem de dışarıda Almanya'ya en sönük dönemini yaşatmakta.


Dünya genelinde "varlığı ile yokluğu" belli olmayan ve AB özelinde kriz menecerliğini beceremeyen Almanya'nın artık yeni bir yönetime ihtiyacı var.


İç politikada da özellikle müslümanlara yönelik "gafların" sayısı sürekli artmakta. Federal Hükümet tarafından sürdürülen bir afiş kampanyası sözde "terörizme karşı" yapıldığı iddia edilse de pratikte "müslümanlara karşı önyargıları arttımaktan" başka bir işe yaramadı. "Genç türbanlı müslüman kadın"  fotoğrafının altına "kayıp" yazılarak güya müslüman ailelerin çocuklarını "radikal gruplara kaptırmamalarını" amaçlayan "aptalca ve tehlikeli" bir kampanya ile toplum içinde "tanımadığı müslümanlardan korkan bazı sıradan vatandaşların" daha da fazla "müslümanları antipatik bulmasına" neden oldu. Bir çok sivil toplum örgütü ve binlerce Almanyalı müslüman tepki göstermesine rağmen CDU'li şansölye ve CDU'li iç işleri bakanı tüm bu haklı protestoları duymazdan geldiler. Hem müslümanlar hem de Almanya'da "adil bir toplu yaşamdan yana olanlar" bu hükümete artık notunu verdi ve bu hükümeti istemiyor.


AB genelinde bir çok ülkenin üyelik sürecini desteklediği Türkiye'nin Almanya'da en "kemikleşmiş" karşıtlarının başında da Angela Merkel gelmekte. Avrupa'nın geleceğine yönelik vizyonu olmayan Angela Merkel hala geçmiş yüzyılların "tutucu hristiyan avrupasına" sımsıkı sarılmış bir vaziyette Türkiye'nin AB üyeliğini engellemeye çalışmakta.


AB'de Türkiye karşıtları bu açıdan Angela Merkel'i çok sevmekteler!


KKTC'nin Angela Merkel ile de deneyimleri pek iç açıcı değil. Bir kez Kıbrıs'a gelen ve Kuzey'e geçmeyi red eden Merkel Güney Lefkoşa'dan "işgal topraklarına" bir göz atmış ve Kıbrıslı Türkleri rencide eden bir demeci de patlatmayı ihmal etmemişti.


İşte tüm bu nedenler bile 2013 yılında Almanya'nın Merkel'in Şansölyeliği'nden kurtulmasına sevinmemiz için yeterli.


2013 sonbaharında Almanya'da Genel Seçim var.


Almanya Sosyaldemokrat Partisi (SPD) uzun tartışmaların sonunda 2013 yılında Merkel'e karşı çıkaracağı adayını belirledi.


SPD Başkanı Sigmar Gabriel'in, eski Dış İşleri Bakanı ve günümüzde SPD Federal Meclis Grubu Başkanı Franz Steinmeier'in ve NRW Eyaleti eski Başbakanı ve eski Federal Maliye Bakanı Peer Steinbrück'ün arasında belirlenmesi gereken 2013 sonbaharında yapılacak Almanya Genel Seçimi'nde SPD'nin Şansölye adayı diğer iki adayın geri çekilmesi nedeniyle Peer Steinbrück oldu.


Kamuoyu yoklamalarına göre Alman halkının yüzde 63'ü Steinbrück'ün Şansölye olacağına inanmakta.


SPD'li bir Şansölye'nin Almanya'da iktidara gelmesi hem tamamen donmuş durumdaki AB-Türkiye ilişkisinin, hem zor günler geçiren Almanya-Türkiye arasındaki ilişkinin, hem de gerek Almanya'da yaşamakta olan müslümanlar ve Türkler için koşulların iyileştirilmesinin mümkün olmasını sağlayacağından Almanya'da yaşamakta olan Türkiye kökenli insanlar açısından sevindirici bir gelişme olacaktır.

Aynı şekilde Türkiye ve KKTC için de geçmişte Gerhard Schröder döneminde olduğu gibi iyi ilişkiler anlamına gelmektedir.


Almanya'da Aşağı Ren Vestfalya Eyaleti Çevre Bakanlığı Müsteşarı, Ekonomi, Aşağı Ren Vestfalya Eyaleti Çevre, Teknoloji ve Ulaşım Bakanı, Aşağı Ren Vestfalya Eyaleti Maliye Bakanı, Aşağı Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı ve Federal Maliye Bakanı olarak devletin bir çok kademesinde görev yapan ve sorumluluk taşıyan Peer Steinbrück  2005 ve 2009 yılları arasında SPD Başkan yardımcılığı da yaptı.


Eyalet Başbakanı iken tam bir Türk dostu olduğunu yaşadığımız SPD Şansölye adayının seçimi kazanması bizler için oldukça olumlu bir gelişme olacaktır.



Elimizden geleni yapmalıyız!