Amsterdam Türkevi, bu hafta sonu da önceden planlanmadıǧı halde yeni bir fikir alışverişi toplantısına ev sahipliği yaptı. Utrecht’den eski siyasetçi Dursun Kılıç, Rotterdam’dan youtube.com/life24 televizyon yapımcısı İbrahim Karaman başta olmak üzere Amsterdam Puro Kulübü üyeleri Türkevi’nin bu haftaki ziyaretçileri arasındaydı.

Türkler bir araya gelince ne konuşur? Hiç şüphesiz ve tereddütsüz siyaset! Ama bu defa Türkevi’nde konuşulan siyaset Hollanda siyasetiydi.

Zira, Hollanda’da bir kaç hafta sonra İl Genel Meclisi seçimleri yapılacak. Vatandaşlar, 12 ayrı İl Genel Meclisi üyelerinin seçimi için 20 Mart Çarşamba günü sandığa gidecekler. Kampanya; meydan mitingleri yerine daha çok küçük ölçekli toplantılar halinde yapılıyor, afişler ve el bildirileri dağıtılıyor. Radyo ve televizyon programları yanısıra sosyal medyadan da kampanya yürütülüyor.

Tecrübeli siyasetçi Dursun Kılıç’ın ‘20 Mart tarihinde yapılacak seçimler önemli mi?’ sorusuna cevabı açık ve net: “Elbette önemli, zira Temsilciler Meclisi’nin çıkardığı bazı yasalar Senato’dan geri dönebilir. Nitekim geçmişte Başbakan Rutte’nin Partisi Senato’da azınlıkta olduğu için, bazı yasaları yürürlüğe sokmakta zorlandı ve muhalefetin desteğine muhtaç olmuştu”.

Söz döndü dolaştı, Türklerin Hollanda siyasetindeki konumlarına geldi. Türkevi’nin 4 yıl önce organize ettiǧi, Amsterdam Tartışmalarının 37.si hatırlatıldı. Toplantıya farklı partilerin listelerinden aday olan Türk kökenli Groen Links, Güney Hollanda listebaşı adayı Huri Şahin, PvdA, Kuzey Hollanda adayı Adnan Tekin, CDA, Kuzey Hollanda adayı Şerafettin Babacan, D66, Güney Hollanda adayı Yasin Elmacı ve Multicultureel Plus, Kuzey Hollanda adayı Ekrem Karadeniz panelist olarak katılmışlardı.

Aradan dört yıl geçti. Hollanda siyasetinde değişikliler yaşandı. Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün başını çektikleri DENK Partisi kuruldu. Kuzu ve Öztürk milletvekili seçimlerinde büyük bir başarı kaydederek Temsilciler Meclisi’ne üç milletvekili soktular.

Türkevi’ndeki fikir alışverişinde ‘Türk kökenli siyasetçilerin ana akım partilerden ayrılmaları ve bazılarının DENK’e geçmeleri doğru mu?’ sorusu gündeme geldi. Uzun dönem PvdA’da Utrecht İl Genel Meclisi üyeliği yapan Dursun Kılıç tekrar söz aldı ve “İstisnalar hariç Türk kökenlilere geleneksel partilerde çalışma ortamı verilmiyor, yer yer kendi partilileri tarafından dışlanıyorlar, çare olarak parti üyeliğinden ayrılmaktan başka seçenek bırakılmıyor” dedi.

Diğer partilerde adları çıkmış isimlerin DENK’e faydalı olup olmayacağını dile getiren Cengiz Özkaynak’a ise İbrahim Karaman şu cevabı verdi: “DENK, kuruluşunun hemen ardından milletvekili seçimlerine girdi. Şimdi ise 12 bölgede seçime giriyor. Kısa zamanda her bölgede örgütlenmesi zaman alır. Bazı yerlerde tecrübeli Türk kökenli siyasetçilerin bazı bölgelerde ise yeni kuşak adayların gösterilmesi DENK’in kendisini öngörülenlerden daha iyi pozisyonlandırması olarak değerlendiriliyor”.

Bu akşam üzerinde durulan bir başka detay ise DENK Patisinin bir Türk Partisi olup olmadığıydı. Kamil Saygı, “Selçuk Öztürk’ün geçen hafta Almere’de yapılan toplantıda DENK’in üyeleri arasında Hollandalıların yüzde 20’ye yükseldiğini açıkladı” dedi. Ayrıca DENK’in İl Genel Meclisi seçimlerinde Gelderland Bölgesi listesinin ilk dört adayına da dikkat çekildi. Bunlardan birisi Hollandalı, diğeri genç, bir başkası ise başörtülü bir bayan.

Gelderland DENK adayı Rabia Karaman’ın seçim çağrısı şöyle: “Adalet ve kapsayıcı bir toplum kendiliğinden olmadı, olamaz. Bu zaman meselesidir. Bunun için ideal, değişim ve uzun soluklu mücadele gerekir. Kararlı ve sabırlı olmalıyız. Karşılıklı anlayış ve kabul, düşmek ve kalkmak bu mücadelenin bir parçasıdır. Sorumluluk almamız gerekir”.

Evet, önceden planlanmayan bir Türkevi sohbet toplantısında 20 Mart Çarşamba günü yapılacak seçimler konuşuldu. Sohbet daha çok DENK Partisi üzerinde yoǧunlaştı. Şüphesiz diǧer partilerde de Türk kökenli İl Genel Meclis üyeliklerine aday olan arkadaşlarımız var. Önemli olan, yaşadıǧımız ülke Hollanda’nın geleceǧi için 20 Mart seçimlerinde sandıǧa gitmek ve kendimize yakın gördüǧümüz bir partiye oyumuzu vermektir.